İsmail Müftüoğlu "Oy verme derde deva olmalı" başlıklı bir yazı kaleme aldı.
İşte yazının tamamı....
Verir zavallı memleket, verir ne varsa: mâlini
Vücûdunu, hayâtını, ümidini, hayâlini
Bütün ferâğ-ı hâlini, olanca şevk-ı bâlini.
Hemen yutun düşünmeyin harâmını, helâlini…
Seçim günü yaklaştıkça, partilerde gayretler ziyadeleşti. Hiç olmayacak, siyasi etik açısından da hoş karşılanmayan bel altı vuruşları nefretle kınıyoruz ve bu konuşmaları yapanları da asla onaylamıyoruz. Yukarıdaki dörtlükte belirtildiği gibi, iktidar sahipleri devletin bütün gücünü kullanarak pirim yapmaya çalışıyor. Milletimiz 23 seneden beri iktidarın meriyete bir türlü koyamadığı vaatlerini de yakinen biliyor. Biz de yalancının mumu yatsıya kadar yanar diyoruz. Zira gün ışığı zuhur edince, yani ‘Adil Düzen’ gelince, muma yani ampule ihtiyaç kalmaz.
Ülkemizde bunca yıl seçimler yapıldı. Geçmiş seçimlerde, hazineden partilere resmen verilen paralar hariç, devlet kasasına el atıldığı hiç görülmemiştir. Mevcut iktidarın ise bu kaynağa el atmadığı güne rastlamak mümkün değildir. Seçimlerde sandığa gidecek olanlar, bu savurganlıkları unutmamalı, oylarını da buna göre kullanmalıdır. Böylece vatandaşlık görevini bihakkın yerine getirmelidir.
Fakir fukaranın hakkı olan bu paralar, muktedirlerin elinde, her fırsatta, adaletsizlik içinde, sebil derecesinde yandaşlarına dağıtılmaktadır. Ondan sonra bunlar haktan, doğruluktan, Müslümanlıktan bahsediyor. Böylece puanlarını artırmak için davul zurna çalarak halay çekiyor, bir nevi de vatandaşla alay ediyor.
Muhalefete gelince, maalesef parti politikaları Arap saçına dönmüş, çıkmazlar içinde tepinip, duruyor. İktidarın bunca açığına rağmen, ona elense yaparak kündeye bir türlü getiremiyor. Onun için de iktidar Kırkpınar baş güreşçisi gibi peşrev çekerek nara atıyor. Bu hal ve görüntüler, muhalefete olan güveni maalesef azaltıyor. Zaten muhalefet kendi içinde bile birliktelik sağlayamıyor, bir nevi acemi güreşçi gibi her seçimde nakavt oluyor. Ayrıca projeleri de olmadığı için, iktidarın hızını kesemiyor, sıkıştıramıyor, yani politik beceriksizliklerinin cezasını çekiyor.
Siyaset, her yerde meydan okumalarla yapılmaz. Ama birileri sadece konuşuyor, diğerleri de seyrediyor. Birileri vaatlerini sıralıyor, diğerleri de genel başkanlarını diskalifiye için her türlü tuzağı kurdu ve kurmaya devam ediyor. Sonrasında partileri naehil insanların elinde kalıyor. Ondan sonra da yaramaz çocuklar gibi bağırıp, çığırıyor, bunu da başarı addediyor.
Partilerde iç çekişmeler olabilir ama seçimlerde disiplin içinde alana çıkmak gerekir. Aykırılık olmadan, birlikte hedefe koşulmalıdır. Bu konuda en dağınık görünen parti de maalesef ana muhalefet partisidir. Diğer muhalefet partilerinden biri olan Saadet Partisi ise farkını ortaya koyuyor. Çünkü projelerini konuşturuyor, geçmişteki başarılarını dillendirmek, yeni adımlarını dermeyan etmek için canla başla, yekvücut çalışıyor, geçmişteki şeref levhalarını millete gösteriyor. Millet de artık bunu net olarak görmelidir.
Hemen belirtelim ki seçimler sadece oy kullanmaktan ibaret değildir. Oyunu kullandığın parti çok önemlidir. Takip edilen yol, ‘Adil Düzen’ yolu mu, yoksa paramparça olan ve tamir edilmesi son derece zor olan yol mu? Bunu düşünerek oy kullanılmalıdır. Aksi hal siyasi perişanlığımızı devam ettirecektir. Zira materyalist, liberal, solcu partiler derde deva olamadı, olamıyor da. Öyle ise tek çare ‘Adil Düzen’i savunan ve Milli Görüşün tek partisi olan Saadet Partisidir. Milli Görüşçü olduğunu iddia eden diğerleri defoludur, çünkü bunlar babalarının nasihatlerini dinlemeyen çakma Milli Görüşçülerdir.
Rahman ve Rahim,
Kadir ve Muktedir,
Gaffar ve Settar olan Allah’a emanet olunuz.
“Ya Rabbi bu haftayı bize hayırlı ve bereketli kıl. Hayırlara yakın, şerlere uzak eyle.”
Selam doğru yola uyanlara olsun. (Taha/47). Cağaloğlu – 12.02.2024