Ülkemizin iç ve dış siyaseti kabak tadı vermiş durumdadır. Muhalefetin kısmı azamisi çaresizlik içinde, didinip durmaktadır. Yani milletin önünü açabilecek söylemleri kalmamış gibi, statikleşmiştir. Oysa iktidarı sıkıştırarak, aksiyona geçmesi, bunu yaparken de eski tas-eski hamam politikadan uzaklaşması gerekir.
Yeni hamlelerle, yeni sloganlarla milleti umutlandırmak gerekir. Aksi halde iktidar yine Üsküdar’ı geçmiş olacak. Yine gerçek dışı vaatlerle milleti manipüle edecek ve maksadına ulaşmaya çalışacaktır. Elan da çalışmaktadır.
İktidardan şikâyetçi olanlar da, bu gidişe, maalesef aval aval bakıp durmaktadır. Zira iktidar bütün gücü ile yeni projeler üretmekte, yapamayacağı vaatlerle milleti merkezine çekmeye çalışmaktadır. Nitekim 2025 bütçesinde, gerçekleşmesi zor olan vaatler ileri sürmektedir. Yani milleti avutmak için, şirin görünmeye çalışmaktadır. Ancak bilindiği gibi, daha önce yaptığı vaatlerin kısmı azamisi yerine getirilmemiştir.
Ama ülkede meydana gelen deprem olayını lehine kullanabilmiştir. Milletin enkaz altında kalması unutulmuş gibi, kendilerini alkışlatabilmektedir.
Bu gün de dış politikada lehine yelken açma imkânına kavuşmuştur. Sanki Suriye’nin Esad’dan arındırılmasını kendileri yapmış gibi, nutuklar atılmaktadır. Bir zamanlar, bir hafta içinde Emevi Camiinde Cuma Namazı kılınacağı söylendi ama bunca sene sonra bu namazı kılmak, MİT Müsteşarına nasip oldu.
Suriye harap olduktan sonra, Suriyeli vatandaşlar birbirlerini öldürdükten sonra, elçilik binasında yeniden Türk bayrağını göndere çekmek meseleleri çözmeye yetmez. Bu sadece görüntü vermek için yapılan bir operasyondur. Bu nevi eylemlerden iktidar müstefit olmasını bilir ve zahmetsiz sayeban olur. Buna meydan vermemek için, tüm muhalefet işbirliği yapmalıdır.
1974 Kıbrıs Barış Harekâtı sonucunda, mihveri başına geçiren merhum Ecevit gibi, Sayın Cumhurbaşkanı da aynı görüntüyü vermek üzeredir. Ama 1974 Kıbrıs Barış Harekâtının dinamosu merhum Ecevit değil, merhum Erbakan’dı.
Ancak yandaş, karındaş medya merhum Ecevit’i lanse etmiş, böylece millet aldatılmıştır. Şimdi de milleti manipüle etmek için aynı gayreti göstermektedir.
Bu hal ve görüntüler, artık kabak tadı vermiştir. Bu hal, hayal edileni kurgulamaya çalışmaktır. Bu uygulama yanlıştır, tarafgiranedir. Zorlayıcı ve baskıcıdır. Çünkü Suriye’de yüz binlere varan insan öldürülmüş, milyonlarca kişi göçe zorlanmış, hanümanlar yerle bir edilmiştir.
Bunlara seyirci kalan biz mi idik? Yoksa günün iktidarı mı? İnsanlar bu kadar ahmak olmamalı, yalana dolana sapan politikacıları desteklememeli, gerçek olanın peşinde yer almalıdır. Sahte kahramanları değil, gerçek kahramanları alkışlamalıdır.
TV ekranlarında devamlı boy gösterenleri seyretmek de kabak tadı veriyor. Maalesef güçlü olanlar istediğini eşgüdüm başkanına teklif ediyor, realizesi için de aba altından sopa gösteriyor.
Sonuç olarak; Emevi Camiinde namaz kılmak marifet değil, zira bu cami Emevilere ait. Hz. Peygamberin torunu Hz. Hüseyin’i katleden zihniyeti temsil ediyor. Ama bizler Kerbelâ’yı unutamıyoruz. Onun için dolduruşa gelmiyoruz.
Rahman ve Rahim,
Kadir ve Muktedir,
Gaffar ve Settar olan Allah’a emanet olunuz.
Selam doğru yola uyanlara olsun. (Taha/47). 19.12.2024