İsmail Müftüoğlu "Artık yetsin!" başlıklı bir yazı kale aldı.

Siyasette, ara vermeden devamlı kalmaya çalışmak, akıl tutulması değil de nedir? Zira yönetilenlerin tüm fiillerinden, idareci olarak, manen ve maddeten sorumlu olmak, buna rağmen siyasette kalmaya çalışmak, aklın alacağı iş midir? Unutmamak gerekir ki; “Her kemalin bir zevali, her zevalin de bir kemali vardır.” Onun için bilmek gerekir ki, bâki olan sadece Allah’tır, kul değildir. Emir malum; “Her nefis ölümü tadacaktır.” (Âl-i İmrân/185)

Ayrıca bu anlayışta olanların yüzünü görmek istemeyenlerin sayısı, her gün biraz daha artmaktadır. Diğer demokratik ülkelerde yıllar içinde, 2024’e kadar devamlı değişikliklerin yapıldığını gördüğümüz halde, bizde hiçbir değişikliğin yapılmadığını görmekteyiz. Şöyle ki:

2002 yılından 2024(dâhil) yılına kadar;

·       ABD de 6 başkan,

·       İtalya’da 10 başbakan,

·       İngiltere’de 8 başbakan,

·       Almanya’da 4 başbakan,

·       İspanya’da kral bile değiştiği halde,

Maalesef bizde 22 yıldan beri değişiklik olmadı. Aynı kişi hem başbakan, hem de cumhurbaşkanı olarak görev yapmış ve elan da görevine devam etmektedir. Bu hal, ülkemizde demokrasinin yozlaştığını göstermektedir. Zira bizde demokrasi değil, demokratüs uygulanmaktadır. Çünkü çok az bir zümrenin işbaşında kalması ‘demokratüs’tür. Bu uygulama da yorgunluğa sebebiyet vermektedir.

Bu hal seçim sonuçlarının mahsulüdür denemez, bu mankurtlaşmanın sonucudur. Abdurrahim Karakoç’un mısralarında dile geldiği gibi:  

Kamış ses verince; NEY oldum sanır,

Abdal ata binince; BEY oldum sanır,

Kupa, sarhoş elinde MEY oldum sanır,

Cebir, zorba emrinde; REY oldum sanır.

Gelişmiş ülkelerde, yönetimlerinde ve seçimlerinde daha iyisini, daha donanımlısını bulmak için, seçime gidilir. Bizim gibi demokrasi acemileri ise beceriden ziyade taassupkârane siyaset yaptığı için, ehliyete önem vermez. Onun için memleket meselesi çözümsüz kalır. Hiç kimse de artık yetsin demez.

Erzurumlu İbrahim Hakkı der ki:

 Açılır bahtımız bir gün, hemen battıkça batmaz ya

Sebepleri halk eder Hâlık, kerem bâbın kapatmaz ya

Benim Hakk’a münâcâtım, değildir rızk için hâşâ

Hudâ Rezzâk-ı âlemdir, rızıksız kul yaratmaz ya

Çünkü rızkı veren Allah’tır, kullar değildir, parti başkanları hiç değildir.                                                            

Mehmet Akif der ki:

Çekme gam düşme ye’se, kâfidir Allah bize,

Nice kapılar açar gözyaşı ve ah bize…

Aklı gönlü uyanık erler gibi niyaz et,

İhsan eder yüce Rab, bir kutlu sabah bize

Demokrasilerde de değişiklikler refaha, selamete ve saadete vesile olur. Çünkü iyi niyet her kapıyı açar, nefeslenmeye vesile olur.

Sonuç olarak, Platon’un dediği gibi: “Devlet işleri içten gelen bir sevgi, edep ve kâmil akıl ile yürütülmezse; sonu çöküş ve yok oluştur.

Onun için herkes aklını başına topladıktan sonra siyaset yapmaya çalışmalıdır. Aksi hal, günümüzde yaşadığımız hal olur, şikâyete hakkımız olmaz. Çünkü insanların elinden hayalleri alınırsa, başka şeyleri kalmaz, mücadele azmi yok olur, sonuç da perişanlık olur vesselam.                  

Rahman ve Rahim,

Kadir ve Muktedir,

Gaffar ve Settar olan Allah’a emanet olunuz.    

Selam doğru yola uyanlara olsun. (Taha/47). 21.11.2024