İsmail Müftüoğlu "Zillet sahibi olma, izzet sahibi ol..." başlıklı bir yazı kaleme aldı.

İdare edenler ehl-i hal olmalı, zelil olmamalıdır. Çünkü zelil hor görülen, hakir görülen, alçak, aşağı tutulandır. Zelil olanın itibarı olmaz. Toplumun ayıp gördüğü işleri yapmaya çalışır. Ama yalaka olduğu için, haram yiyenlerin nezdinde bazen itibar görür. Bu hal toplumun seviyesini düşürür, o zaman da ar ve hayâ buharlaşır.

Abdülhak Hamid der ki:

Ey beşer çehreli hayvan, heyhat

İlm ü irfan iledir zevk-i hayat

Malum, ilmi olan, ilmi gereği hayat süren, toplumda itibar görür, aksi halde olanlar ise değersizdir. Onun için zelil ruhlu olanlara, makamı ne olursa olsun, hiçbir konuda itibar edilmemelidir. Onlara oy verilmemeli, oy verenlere nasihat edilmelidir.

Zira toplumu ifsat eden zelil yöneticilerdir. Onlar toplumun değerlerine asla dikkat etmez, süfli arzularını, ihtiraslarını tatmin için çalışır. Toplumu değil de çevresindekileri düşünen insanlar zelil insanlardır. Bunlar toplumun ihtiyaçlarına karşı duyarsızdır. Bu nevi insanların peşinden koşulduğu için, toplum itibar kaybetmekte, ahlak ve adalet yerlerde sürüklenmektedir. Maalesef zelil insan her şeye tenezzül eder.

N. fazıl Kısakürek de:

Bana biricik gıda, aç ve susuz düşünmek;

Sizin de düşünceniz yemek, yatmak, eşinmek

demektedir. Şeref ve haysiyetini kaybeden insanların, hasbelkader ulaştıkları makamlarda kötü örnek oldukları cümlenin malumudur. Ancak onları deşifre etmek, ülkemizde olduğu gibi, zordur.

Hemen hemen her ülkede zelil olup, makam sahibi olan vardır. Onların hayatları, fiilleri tartışılamaz. Çünkü kanunlarla koruma altındadır. Böylece yanlışları dillendirilemez, sömürülerinden de bahsedilemez.

Mehmet Akif:

Gamsız insanlara eğlence gelirmiş yaşamak,

Yüreğin hisli mi işkencedesin, talihe bak

diyor. Zelil insanın tek düşüncesi, dünyevileşmek ve sömürmektir. Saltanatlarını teminat altına almaktan ibarettir. Bunu ayan beyan görenler bile, rezil ve zelil insanlara iltifat etmekten geri durmamakta, hatta onları alkışlamaktadır. Çünkü alçak ruhlu insanlar bunlardan nemalandıkları için, zelil adamların yaptıklarını görmemezlikten gelmektedir. Bizim siyasetimizde, bürokrasimizde bunların sayısı ziyadedir.

Haksız elde edilen paraların nasıl dağıtıldığını, bankaların nasıl aracı olarak kullanıldığını, herkes bildiği halde, efsunlanmış gibi susmaktadır. Bundandır ki, zelil insanlar bildiğini okuma cesaretini göstermektedir. Hatta itirazı olanlar, cezalarla susturulmaktadır. Onun için herkes ‘görmedim, duymadım, konuşmadım’ demektedir.

Nuri Kahraman der ki:

Can emanettir, bakarken gider,

Yakaya çiçek takarken gider,

Tedarik yokken ötesi için,

Zevklere kibrit yakarken gider.

Onun için Karunlaşanlara, firavunlaşanlara, tiranlaşanlara iltifat edilemez. Zira bunlar ve bunlar gibi davrananlar zelil kimselerdir.

Ne hikmetse manevi dünyası çoraklaşan insanlar hırsızlara, soysuzlara daha çok itibar etmektedir. Bu yaptıklarının manevi huzursuzluğunu duymamakta, ‘canım herkes yapmıyor mu’ gibi mazeretler ileri sürerek, hırsız sofrasından pay almaya çalışmaktadır.

Salihoğlu (R. Kaymaz) beyan eder ki:

Nerede bir günah, orada varsın,

Hep çirkine, hep harama koşarsın,

Gerçeği anlatmak o kadar güç ki,

Bu halinden seni Allah kurtarsın

Amin… Amin… Amin…

D. Said Paşa der ki:

Vakt-i ikbalinde kâsırdır ricâlin himmeti,

Mürtefi oldukça şemsin sâyesi maksûr olur

Yani, güneş ufukta yükseldikçe, gölgesi nasıl kısalırsa, büyük adamların da mevkileri yükseldikçe, iyilik ve yardımları öyle

Sonuç olarak deriz ki; ömrünüz boyunca zillet sahibi olmayın, daima izzet sahibi olun. Bir insanın ne olduğunu anlamak için, onu önce yüksek makamlara taşıyın, o zaman anlarsınız.

Rahman ve Rahim,

 Kadir ve Muktedir,

Gaffar ve Settar olan Allah’a emanet olunuz.          

Selam doğru yola uyanlara olsun. (Taha/47). 26.12.2024