İsmail Müftüoğlu "Ben ekonomistim demekle iş bitmiyor..." başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Cumhurbaşkanı Sayın Tayyip Erdoğan bir açıklamasında; “Ben ekonomistim” deyivermiştir. İddia büyük. Acaba kendileri ekonomi alanında hangi üniversitede okudu, hangi lisanla tez hazırladı, cai sualdir.

Ekonomistim diyen Sayın Erdoğan’ın iktidar olduğu dönemde, 2018 yılında yapılan açıklamalara göre;

Enflasyon: % 20’lerde idi,

Faiz: % 17 idi,

Dolar: 4 TL idi.

2024 yılında yapılan açıklamalara göre;

Enflasyon: % 48,

Faiz: % 50,

Dolar: 34 TL civarında olduğu anlaşılmaktadır. Bu rakamlar Sayın Erdoğan’ın “Ben ekonomistim” ifadesini teyit etmiyor. Ayrıca demekle de ekonomist olunmuyor. Onun için devleti temsil makamlarına gelenler az konuşmalı, temkinli konuşmalıdır. Zira açıklanan rakamlar, Sayın Erdoğan’ın ekonomist olmadığını haykırıyor.

Görülüyor ki iddialar büyük ama sonuçlar farklı çıkıyor. Onun için herkes haddini bilerek konuşmalı, cingözlük yapmamalıdır. Konuşulanların aksi vuku bulursa, konuşanların, bulundukları makam ne olursa olsun, orasını terk etmesi gerekir. Zira o makamlar gelişigüzel konuşulacak yerler değildir.

Ayrıca; “Ben Büyük Ortadoğu Projesinin eşgüdüm başkanıyım” demek de yetmiyor. Bu proje sayesinde Irak vuruldu, her yer yangın alanı haline getirildi, milyonlara varan Müslüman öldürüldü.

Bu Müslümanları öldüren Amerikalı askerleri için; “Salimen evlerine dönmeleri için dua ediyorum” diyebilen var. Bunlar “Müminler kardeştir” ayetindeki hükmü unutmuş, inanmayanların safında yer almış bulunmaktadır. Bunun vebali çok büyüktür, tabii ki inananlar için.

Yani BOP, bizim lehimize değil, Hıristiyan dünyanın lideri durumunda olan ABD’nin lehine olmuştur. Demek ki söylemler kâfi değil, siyaseti ben bilirim demek de yetmiyor. Doğan sonuçlar önem taşıyor. Bizimkiler sadece laf ile dünyaya nizamat vermeye çalışmaktadırlar. Zira başarı yok, hizmetçilik var. Bu hal ‘Ufukların Efendisi’nin torunlarına hiç mi hiç yakışmıyor.

Diğer taraftan “Sisi ile işim olmaz” deniyor, arkasından söyledikleri sözler yeniyor ve Sisi ziyaret ediliyor. Keza Yunanistan idarecileri hakkında benzer laflar ediliyor, sonra gördüğümüz, onların kapılarının önünde sıra bekleniyor. Elbette ki bu manzaraları hazmetmemiz kolay değildir. Bu konularda bile beceriksizliklerimiz zirve yapmış durumdadır.

Ayrıca biliyoruz ki, önce kardeşimiz dediği Beşşar Esad, daha sonra düşman ilan ediliyor, sonra da barışma çareleri aranıyor. Onun için konuşurken dokuz düşünmeli, bir kere konuşmalıdır. Aksi hal lafazanlıktır, yakışmıyor.

Son günlerde de ortağı Sayın Bahçeli’nin APO ile ilgili konuşmalarını zımnen destekliyor ve “Devlet Bahçeli’nin arkasındayım” diyerek, kırk bine yakın şehidimiz unutulmuş oluyor.  

Ekonomik bozulma alabildiğine devam ediyor. Buna ekonomistimiz, siyaset bilimcimiz ve dünya liderimiz bir türlü çare bulamıyor. Ama konuşmaya gelince, mangalda kül bırakmıyor.

 Mehmet Tevfik’in dediği gibi;

Hüneri olmayana faydası yok nesebin

Etmez evlada sirayet şeref-i cedd-ü ebin

Yani şunun oğlu veya bunun torunu (cumhurbaşkanı, başbakan) olmak, elinde bir marifeti olmayan insana hiçbir fayda sağlamaz. Çünkü atalarının haiz oldukları ilim ve irfana sahip olma şerefi, babadan oğula miras kalacak şey değildir.

Onun için insanın kabiliyeti olmalı, insan tedbirli konuşmalı, insanları üzmektense konuşmama tercih edilmelidir. Unutmamak gerekir ki, siyasi ihtiraslarını başıboş bırakan kim olursa olsun çıkmazlara sürüklenmesi kaçınılmazdır. Resimde görüldüğü gibi…

Rahman ve Rahim,

Kadir ve Muktedir,

Gaffar ve Settar olan Allah’a emanet olunuz.

“Ya Rabbi bu haftayı bize hayırlı ve bereketli kıl. Hayırlara yakın, şerlere uzak eyle.”     

Selam doğru yola uyanlara olsun. (Taha/47). 18.11.2024