Artık istenmiyorsunuz. Çünkü hemen hemen her konuda gerçek dışı konuşmalar yapıyorsunuz. Milleti uyutmanın her yolunu arayıp, buluyorsunuz. Böylece milleti kandırmaya çalışıyor, kâfi gelmediğinde de tehdit yollarına başvurmayı çok iyi kotarıyorsunuz.
Ama siyaset hizmet alanıdır. Siyasiler de bu alanın müdavimleridir. Her siyasi olmasa bile, çoğu bu alanda mücadele eder. Yapabileceklerini ileri sürerek, alaka çekmeye çalışırlar. Onun için bol vaatlerde bulunurlar. Ne var ki icra makamına geldiklerinde, daha önce ileri sürdüklerini unutarak yaşamaya başlarlar. Vaat ettiklerini unuturlar, başka aldatıcı düşünceler ileri sürerek, kalıcı olmaya çalışırlar. Ama bu sefer tutmadı. Millete rezil oldular, oy kaybettiler.
Onun için elde ettikleri makamlarda kalamıyor ama yaptıkları tahribatlar arkalarında kalıyor. Bunun sıkıntısını millet çekiyor. Bunlara oy verip, vermeyen herkes bu sıkıntılar içinde kıvranıp, duruyor.
İktidar olanlar da başarı sarhoşluğu içinde milleti bezdiren icraatlara tevessül ediyor. Kanuni düzenlemelerde bulunurken bile milletin gözüne değil, genel başkanlarının gözüne bakıyor. Ona göre parmak kaldırıyor, indiriyor. Bu nevi siyasetçiler her nedense alkışlanıyor, millet lehinde çalışanlar da yeriliyor. Buna siyasi taassup denir.
Millet de maalesef aldatmacı siyasileri alkışlıyor. Çoğunluk hesabı içinde, emr-ü ferman ediyorlar. -cek, -cak’larla, yalanla, dolanla milleti efsunlayarak, kendilerini kurtaracaklarını sanıyorlar.
Yani, yalana devam ediyorlar.
Yani, milleti uyutup, çalmaya devam ediyorlar.
Yani, helal-haram demeden ceplerini dolduruyorlar.
Yani, milleti sömürtmek için dalavere üretiyorlar.
Yani, haksızları koruyor, haklıları ise dinlemiyorlar.
Yani, önceden verdikleri sözleri unutarak, yeni yalanlarla milleti avutmaya çalışıyorlar.
Yani, milletin tüm değerlerini, imkânlarını sıfırlamak için israf edebiliyorlar.
Yani, bunlar menfaatleri için adaleti siyasallaştırıyor, anayasa, kanun, nizam dinlemiyorlar.
Yani, milleti ötekileştirerek keyif sürüyor, köşklerde, konaklarda, saraylarda yaşayabilmek için itibardan taviz verilmez diyor ama esnafı, az gelirlileri, emeklileri açlığa mahkûm ederek, saltanat sürüyorlar.
Bunların bu mantıksız davranışları sonucunda, Neyzen Tevfik’in dediği gibi;
Ne ceket kaldı, ne metelik cebinde ceketin,
Kurtaracağız diye geldiler, içine ettiler memleketin
Hâlâ TV ekranlarına, meydanlara çıkıp, konuşabiliyorlar ama artık istenmiyorlar.
Rahman ve Rahim,
Kadir ve Muktedir,
Gaffar ve Settar olan Allah’a emanet olunuz.
Selam doğru yola uyanlara olsun. (Taha/47). Beylerbeyi – 16.05.2024