İsrail'in Gazze'de uyguladığı son işgal, katliam, vahşet, sürgün, tutuklama, işkence ve soykırım 8. ayına girdi.

Aslında bu son 8 ay değil, ta 1948 yılından başlayıp 76 yıldır kesintisiz devam ediyor.

Ve bütün dünyanın ve İslam ülkelerinin gözü önünde…

Evet İsrail, bütün dünyanın gözü önünde ve Müslüman liderlerin gözünün içine soka soka kadın, genç, yaşlı, sivil, çocuk demeden, insanlık tarihinin en büyük katliamlarından birini Gazze’de yapmaya devam ediyor. Ve bu soykırımı Refah'ta da yapmaya başladı/başlayacak.

Kimden korkacak, kimden çekinecek? Hiç kimseden! ABD'nin kontrolünde olan BM'den mı?

Siyonizmin ve İsrail’in emrinde olan Avrupa Birliği'nden mi?

Paramparça olmuş, ABD ve İsrail'in kuklaları tarafından yönetilen işbirlikçi İslam ülkelerinin liderlerinden mi?

İsrail, İslam ülkelerinde, BOP'çular işbaşında olduğu için bugün en rahat dönemini yaşıyor. Ki, Gazze, Refah ve komşu ülkelerde bu kadar pervasızca katliamları yapabiliyor!

Gelinen noktada şunu görüyoruz ki; Gazze meselesi, sadece Filistinlilerin, Arapların veya Müslümanların değil, bir insanlık meselesidir. Çünkü İsrail Gazze'de bütün insani değerleri ayaklar altına almış ve açıkça bir soykırım uyguluyor.

Halbuki, Nazi Almanya’sı tarafından II. Dünya Savaşı sırasında uygulanan soykırım üzerine, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 9 Aralık 1948 tarihinde “Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Hakkında Sözleşmeyi” kabul etmiş ve 12 Ocak 1951 tarihinde yürürlüğe girmişti! 

Ancak soykırımı yapan İsrail ve Batılı ülkeler ve soykırıma uğrayan Müslümanlarsa bu karar işlemez! 

Bugün Gazze'ye sahip çıkmak, İsrail'in ayaklar altına aldığı ve yok ettiği, insanlığın onur, şeref ve haysiyetine sahip çıkmaktır. 

Bugün Gazze'ye sahip çıkmak, tüm vahşet ve soykırımlara karşı çıkmaktır.

Bugün Gazze'ye sahip çıkmak ırkı, rengi, dili, dini ve ideolojisi ne olursa olsun, "ben İnsanım" diyen herkesin görevidir.

Ki bugün dünyanın her köşesinde dini, dili, rengi ideolojisi farklı olan Halk'lar, öğrenciler, akademisyenler ve insan hakları savunucuları ayakta, ama insanlık şeref, onur ve haysiyetini kaybetmiş lider ve iktidarları ise halen bu işgal, vahşet ve soykırıma kör ve sağır kesilmeye devam ediyor.

Bugün Gazzeye sahip çıkmak İslam coğrafyasındaki huzur ve barışa sahip çıkmaktır. 

Çünkü, İslam ülkeleri bir araya gelmezse, kasapta sırasını bekleyen kurbanlıklar gibi, ABD ve İsrail’in BOP projesi dahilinde İslam coğrafyasında sürdürdükleri sömürü, terör, işgal, savaş, vahşet ve soykırım için sıralarını bekliyor olacaklardır. 

Erbakan hoca bunun farkında olduğu için D-8'i kurdu ve bugün Saadet Partisi D-8 ülkesi temsilcileriyle toplantılar yapmaya ve iktidarın D-8'i aktif hale getirmesi için sürekli hatırlatmada bulunmaya devam ediyor.

Ama maalesef bu tehlikeyi bir türlü görmeyen, ABD ve İsrail’in  işbirlikçisi veya kuklası Müslüman ülke liderleri, ABD ve İsrail'in korkusundan askeri, siyasi ve ekonomik alanda birlikte bir adım atmıyor, bu plan ve soykırımı seyretmeye devam ediyor.

Bugün Gazze'ye sahip çıkmak, Müslümanlar için imani bir meseledir:

"Kulunu (Muhammed'i) bir gece Mescidi Haram'dan (Mekke'den), kendisine bir kısım ayetlerimizi göstermek için, çevresini mübarek kıldığımız Mescidi Aksa'ya (Kudüs'e) götüren Allah'ın şanı yücedir." (İsra 1)

"Müminler ancak kardeştirler," (Hucurat 10)

"Müslüman, Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu (zalimlere de) teslim etmez." (Buhari, Müslim)

"Kudüs coğrafi değil imani bir meseledir."
Prof. Dr. Necmettin Erbakan

Gazze’de yaşananlardan sonra artık; 

Gün kınama günü değildir. 

Gün sadece ticareti kesme günü değildir

Artık "Hamas terör örgütü değildir" demek yetmiyor,

Artık gün, İsrail’in anlayacağı dilden konuşma günüdür.

Merhum Erbakan hocamızın dediği gibi:
"İsrail ancak güçten anlar" 

İsrail'in, 76 yıldır Orta Doğu‘da estirdiği terör ve  savaşla "güç" dışında diğer dillerden anlamadığı ortada değil midir?

AK Parti iktidarı, 40-50 bin şehit ve Gazze yerle bir olduktan ancak 7 ay sonra, Saadet Partisi başta olmak üzere STK ve vatandaşların baskılarına dayanamayarak İsrail'le ticareti askıya aldığını açıkladı. 

Ancak bu kararın İsrail'in soykırım yapmasını durdurmadığı ortada. 

Türkiye şimdi de, ABD ve İsrail'in gözü ve kulağı durumunda olan, Kürecik ve İncirlik'i kapatılmalı, D-8'i aktif hale getirmeli ve diğer İslam ülkeleriyle siyasi, ekonomik ve askeri adımları süratle atmalıdır. 

"Hoşunuza gitmese de savaş size farz kılındı. Hoşlanmadığınız bir şey sizin için hayırlı olabilir. Hoşlandığınız bir şey de sizin için kötü olabilir. Gerçeği Allah bilir, siz bilemezsiniz." (Bakara 216)

"Size ne oluyor ki, Allah yolunda, ayrıca, baskı altına alınıp çaresiz bırakılarak: “Rabbimiz! Ahâlisi zâlim olan şu memleketten bizi kurtar. Bize tarafından bir sahip gönder, bize katından bir yardımcı yolla!” diye yalvarıp duran zavallı erkekler, kadınlar ve yavrular uğrunda savaşmıyorsunuz?" (Nisa 75)

Yarın değil, hemen şimdi.

Vesselam