Yıllardan beri yazıyor ve konuşup, duruyoruz. Bizi anlayan, bizimle

birlikte münkesir olan, bizimle hemdert olan insan sayısının ne kadar olduğunu elbet

bilemiyoruz. Ancak dile getirdiğimiz problemler maalesef azalmıyor, tam aksi ziyadeleşiyor.

Çünkü insanlarımızın hemen hemen ekseriyeti dünyevileşti. Kendine

imkân sağlayabilmek için her yolu denemeye çalışıyor. Helal-haram demeden fani dünya için

çırpınıp, duruyor.

Unutmamak gerekir ki önemli olan gök kubbede hoş seda

bırakabilmektir. Ama bizler sanki kötülük yapmak için uğraşıyoruz.

Avnî der ki:

Hubs u ağrâz ile endişesi murdâr olana

Günde beş kere vuzu’ ile tahâret gelmez

Yani; aklı fikri kötülük etmekte, kötülük düşünmekte olanların ruhları, o derece pis bir hal alır

ki, Allah’ın emrini yerine getirmek için günde beş vakit abdest alıp, ibadetle meşgul olsalar

yine temizlenemezler.

Çünkü onların bu kötü hareketleri, Allah’ın indinde ibadetlerini makbul

olmaktan men edecek kadar büyük günahtır. Ama bunu düşünen insanların çoğu güzel

atlarına binip, gittiler.

Geride kalanlar ya firavunlaşma yarışında ya da Karunlaşmaktadır.

Maalesef insanlar ya korktuklarından ya da menfaatleri gereği bunlara teşne olmaktadır.

Bunlara adeta tapmakta, mabut haline getirmiş durumdadırlar. Allah’ın emirlerine değil,

kulların emirlerine uymaya çalışmaktadırlar.

Bazıları da çocuklarının nafakalarını düşünmekte, onun için sesini

çıkaramamaktadır. Yanlışa uşaklık yapmakta, böylece çalmaya, sömürmeye başlayıp, doğru

yoldan ve haktan uzaklaşmaktadır.

Dertli (Âşık) der ki:

Bir başıma kalsam şeh-i devrana kul olmam,

Virân olası hanede evlâd u ıyâl var

Bu husus bile acziyeti terennüm etmektedir. Bir başına kalınsa bile,

ziyade nüfus sahibi olunsa da, Allah’tan başka hiç kimseye kul olunmaz.

Aziz de der ki:

Âhır eder bu dehr-i dûn

Halk-ı cihân-ı ser-nigûn

Yani bu ölümlü dünya eninde sonunda bütün insanları tepesi aşağı getirir. Saltanatlara son

vererek liderlikleri, başkanlıkları buharlaştırır.

Câmî (İstanbullu Ahmed) der ki:

Cinsine sır söyleme cins-i hased anlardadır

Câhdan câha atarlar ol birâderler seni

Yani; etrafındaki insanlara hiçbir vakit sırrını açma, çünkü hasedin yükseği onlardadır.

Güvendiğin o dost görünüşlü insanlar seni yerinden ederler ve Hz. Yusuf’u kardeşleri nasıl

kuyuya attılarsa, seni de ona benzetirler.

Çünkü insanlar muhteristir, doyumsuzdur, haset eder, egoisttir. Sadece

kendini düşünür. Onun için bu gibilerin yönetimlerinde huzurun esamesi okunmaz. Bugünkü

yaşadığımız zelil ve rezil olaylar yaşanır. Buna rağmen biz tebliğ görevimizi yapmak için

yazıp, duruyoruz.

Sonuç olarak Es’ad’ın dediği gibi:

Olmak istersen dü-âlemde saîd

Kıl takarrüb hayra, ol şerden baîd

Yani dünyada da ahrette de mesut olmak ve Allah’ı hoşnut etmek istiyorsan daima iyilik

peşinde koş, kötülüklerden uzaklaş. Yapmamız gereken de budur, nefsi okşamak değildir.

Rahman ve Rahim,

Kadir ve Muktedir,

Gaffar ve Settar olan Allah’a emanet olunuz.

Selam doğru yola uyanlara olsun. (Taha/47). 12.09.2024