Adaşımız İsmail Haniye’nin bir suikast sonucu şehit edilmesi, Müslümanları kedere, üzüntüye boğmuştur. Müslüman olsun, gayrimüslim olsun insanlar, bu menfur suikastı lanetlemek için yollara döküldü, vahlar semaya yükseldi. Ama Müslümanların bu haykırışlarına maalesef yöneticileri ayak uyduramadı. Suskunluğu ve korkaklığı tercih ettiler. Sadece boy boy resim çektirmekle yetindiler. Böylece şehitlerine sahip çıkamadılar.

                                   Şehidine gerektiği gibi sahip çıkamayan 2 milyar Müslüman’ın durumuna, insanların ağlayası geliyor. Seni koruyamayan, ciddi bir teşebbüste bulunamayan, sadece -cek, -cak’la yetinen liderlerin suskunluğuna vah desek bile yetmiyor. Zira onların kılı bile kıpırdamıyor. İçine yuvarlanmış olduğumuz korku zilleti içinde olayları takip etsek de içimizdeki hıncı frenliyor, dalgalar halinde bir avuç İsrail’i boğmak için onlara tüküremiyoruz.

                                   Merhum İsmail Haniye için feryadı figan etmemizin ona faydası yok. Çünkü onu hazreti peygamberimiz kucağını açarak, layık olduğu yere intikal ettirmiş durumdadır. Zaten şehidimiz Allah tarafından, diğer şehitler gibi, koruma altına alınmıştır.

                                   Önemli olan bizim suskunluğumuzun kıymetinin olup olmadığıdır, günümüze kadar şehitlerimizin öcünün bir türlü alınmamasıdır. Lider diye gezinen yaratılanların suskunluğudur, İsrail’e bir türlü net tavır koyamamasıdır, milletlerinin isteklerine cevap vermekten uzak durmasıdır.

                                   Çünkü onların birçoğu, dış güçlerin talimatlarına göre hareket etmektedirler. Alınan talimatlara göre, ülkelerinde adaleti yok etmek için elden gelen gayretin gösterilmesini istemektedirler. Ayrıca ekonomiyi bitirebilecek eylemlerde bulunma talimatı verilmiştir, onun için ekonomik dalgalanmaların önüne geçilememektedir.

                                   Liderler yılların birikimlerini bir çırpıda elden çıkarma talimatını yerine getirmekle meşgul oldukları için, mevcut birikimler maalesef ülkemizde de çarçur edilmiştir. Ülkelerinde bulunan bürokratları, doktorları biçare haline getirme talimatını aldıkları için, ona göre hareket etmektedirler. Yani milletinin istekleri yerine, talimatlara göre hareket ettikleri için milletlerinin nefretini kazanmaktadırlar.

                                   Malum, Haim Nahum daha önceden bir ülkeyi çökertmek için demişti ki;

1- Önce milleti işsiz bırakacaksınız,

2- Aç bırakacaksınız,

3- Borca esir edeceksiniz,

4- Dininden uzaklaştıracaksınız,

5- Böleceksiniz, böldüklerinizi birbiriyle çarpıştıracaksınız, kolay lokma haline getirdikten sonra da yutacaksınız.

                                   Üzülerek ifade edelim ki, bu talimatların tamamına yakını ülkemizde uygulanmış, onun için de milletimiz dara düşmüş, derdini anlatabilecek kapı kalmamıştır.

                                   Bu talimatlara uymak istemeyenler var olsa da, eski ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo derki: “İslam ülkelerinin liderlerini ikna etmek çok kolay. Gizli banka hesaplarını söylememiz onlara yetiyor. Onun için Müslümanların sözde liderleri(!) suspus oluyor, dilleri lâl, konuşamıyor.

                                   İslam âlimi Hârezmî’ye insan nedir diye bir sual sormuşlar. Onun verdiği cevap:

●      İnsan güzel ahlaklı ise = 1 eder.

●      Yakışıklı ise buna bir sıfır ekleyin = 10 eder.

●      Varlıklı ise bir sıfır daha ekleyin = 100 eder.

●      Soylu ve mezhep sahibi ise bir sıfır daha ekleyin = 1000 eder.

●      Fakat’ ahlak’ olan 1 giderse, insanın kıymeti gider, geriye değeri olmayan sıfırlar kalır.

                                   Yani Mevlana’nın dediği gibi, yöneticiler nefislerindeki güzellikleri ikmal etmekle meşgul olmalıdır. Çünkü insanlar cisimleriyle değil, ruhlarıyla insandır.

                                   Bu özellikleri taşımayan kim olursa olsun, peşlerinden gidilmez, gidilirse sonu hüsran olur. Bugün gördüğümüz manzara, budur. İsrail cellat, bizim liderlerimiz de seyirci. Maalesef zillet içinde kalmak çok zordur. Allah sonumuzu hayretsin.

                                   Vatan satan soysuzlardan,

                                   Oy çalan hırsızlardan,

                                   Din satan yobazlardan,

                                   Sütü bozuk kansızlardan,

                                   Milleti sömürenlerden,

                                   Ar ve hayâyı tüketenlerden,

milletleri sen koru Allah’ım.

                                   Sonuç olarak Allah buyuruyor ki: “Göklerin ve yerin mülkü Allah’ındır. Yaratan, öldüren, O’dur. Sizin Allah’tan başka ne bir dost ne de bir yardımcınız yoktur.” (Tevbe/116)

                                   Rahman ve Rahim,

                                   Kadir ve Muktedir,

                                   Gaffar ve Settar olan Allah’a emanet olunuz.

                                   Selam doğru yola uyanlara olsun. (Taha/47). 08.08.2024