Günün siyasi gidişatından herkes muzdarip, çaresizlik içinde kıvranıp duruyor. Maalesef dert dökecek bir diz bulamıyor. Onun için de yıllardan beri bir hayalin peşinde koşup durdu ama şimdi çok yoruldu. Açılacak yeni bir kapı bekliyor. Onun derdi ile hemdert, kederiyle müteellim olacak bir yaren arıyor.

                                   Ne var ki ozanlar buharlaştı, şairler sustu, maalesef insanlar sadece kaval dinliyor. Onun için dertler yumaklaşıyor, üzüntüler tavan yapıyor. Buna rağmen insanlar hâlâ bir hayalin peşinden koşup duruyorlar. Ülkeyi her konuda çıkmaza sokanlardan hâlâ ümit var anlayışı ile durakta bekliyorlar.

                        Durakta bekleyişler, çözüm yerine, problemlerin yığınlaşmasına neden oluyor. Zira umut var olduklarını sandıkları kişiler miatlarını doldurmuş ancak iş göremez hale geldiklerini çoğu insan hâlâ göremiyor, böylece hayal hanesinde dolaşıp duruyor. Çare değil, imkân bekliyor. Onun için de milletin kahır ekseriyeti sesini yükseltemiyor, herşeye amenna diyerek teselli buluyor.

                        Yıllardan beri çektikleri eziyetleri hatırlamak bile istemiyor. Çünkü şimdi yaptıklarından çok utanıyor. Çölde su bulmanın mümkün olmadığını şimdi daha iyi anladığı halde, vaha arayıp, duruyor.

                        Ufak tefek hediyeler karşılığında sesini çıkartamıyor, ülkenin batmasına seyirci kalıyor. Çünkü iç politikamız karmaşa halinde dalgalanıp duruyor. Onun için çözümsüzlükler devamlı artıyor ama hiç kimse ‘yeter artık, gidin’ diyemiyor, abus çehreleri görmeye devam ediyor.

                        Zira yıllardan beri avutulduğunu gördüğü halde, dini bir vecibe gibi, millet bunlardan bir türlü yakasını kurtaramıyor. İktidarlar baykuş gibi, muhalefet de aciz kullar gibi debelenip duruyor. Yumuşama antrenmanına çıkmış gibi, kapı kapı dolaşıp duruyorlar. Bu görüntülerle milleti kandırmaya çalışıyorlar. Maalesef milletimiz de bunları, bu zangoç oyunlarını onaylayarak, alkışlıyor.

                        Milletimiz bu akıl tutulmasından kurtulmadıkça, ülkemizde selamet, saadet asla oluşmayacak. Millet olarak çalanla çalmayanı ayırt etmekten uzak bir anlayış sergilenirse, sonuçta felaket mukadder olur. Ondan sonra ‘ah’, ‘vah’ demenin hiç kimseye faydası olmaz. Bu meseleleri çözüm noktasında, gayretli olmamanın sonuçlarına katlanmak gerekir.         

                        Hâlâ miadı dolmuş Recep Tayyip Erdoğan, hâlâ Özgür Özel, hâlâ Devlet Bahçeli demeye devam edilirse, kanaatimizce ülkenin bekası tehlikede kalacaktır. Çünkü bunlar beka meselesine değil, siyasi menfaatlerine hizmet etmektedirler. Maddi imkânlarını biraz daha artırmaya çalışmakta, onun için de ülkedeki gerçekleri görememektedirler. Bu gerçeklerin görünmemesi için de akıl almaz atraksiyonlarda bulunarak, paylarını artırmaya çalışmaktadırlar.

                        Aziz milletimiz aklını başına devşirmez, ‘aynı tas, aynı hamam’ derse, ülkenin izmihlali yakınlaşır. Bunun olmaması için siyasi taassuptan uzak durmalı, ‘Adil Düzen’ için herkes kollarını sıvamalıdır. Çözüm arayışları yola çıkmalı, gelecek için kucaklaşmalı, böylece mevcutlardan yakamızı kurtarmalıyız. Aksi halde gelecek musibetler hepimizi felakete sürükleyecektir. Buna rağmen hâlâ konuşuyoruz, bizden söylemesi…

                        Sonuç olarak Prof. Dr. Yusuf Özertürk’ün söylediği gibi:

Dünyada kalırsan çaresiz, nacar,

Dert etme o da geçer, bu da geçer

Sakın Allah’tan ümit kesmeyesin

Mevlam kerimdir, bir kapıyı kaparsa diğerini açar

Rahman ve Rahim,

                        Kadir ve Muktedir,

                        Gaffar ve Settar olan Allah’a emanet olunuz.

                        “Ya Rabbi bu haftayı bize hayırlı ve bereketli kıl. Hayırlara yakın, şerlere uzak eyle.”                                 

                        Selam doğru yola uyanlara olsun. (Taha/47). 01.07.2024