1970’lerden beri Milli Görüşçü siyasiler, akademisyenler, aklı erenler İsrail’in yayılmacı ve kan dökücü bir devlet olduğunu dillendirip, durdu. Ama milleti idareyle yükümlü olanlar, mason tahakkümü altında, seslerini doğru dürüst çıkaramadılar. Ancak laf üretmekten de geri durmadılar.

                                   Zira gerek Demokrat Parti, gerekse Süleyman Demirel’in kabinelerinde ziyadesiyle masonun görevlendirildiği bilinmektedir. Bu aymazlık diğer hükümetlerde de devam etmiştir. Milli Görüşün ortak olduğu CHP, AP, DYP hükümetlerinde de ortakların hükümete teklif ettiği listelerde mason olanlar bulunmuştur. Ama Milli Görüşün içinde mason olana rastlanmamıştır.    

                                   Masonluğun çok büyük bir mezhep olduğu, ahtapot gibi kollarıyla bütün devletlerin hükümetlerini de tesiri altına aldığı bilinmektedir. Bu masonlardan vazgeçemeyen hükümetler de partiler de olmuştur. Ayrıca mason olmayıp, masonlarla işbirliği yapan partiler de mevcuttur.  

                                   Milli Görüşçüler bu tehlikeyi gördüğü için, masonlardan uzak durmaya çalıştı ise de, masonlar tahakkümünde bulunan anayasa kuruluşlarını harekete geçirerek, MNP, MSP, RP, FP’ni kapattırmışlardır.

                                   Bu zalimleri içinde bulunduran partileri, Müslüman olduğunu söyleyenler destekleyip, her zaman iktidara taşımışlardır. Böylece zalimlere yardımcı olmuşlardır. Oysa Allah: “Zalimlerin yanında olmayın, sonra ateş size dokunur” (Hûd/113) buyurmaktadır.

                                   Maalesef Müslüman olduğunu dillendirenler, bunlara yardımcıdır. Peygamberimiz de buyuruyor ki: “Zalimin zulmünü önlemedikçe size de kurtuluş yoktur.” (İbn Mâce, Fiten:20) Buna rağmen, bugün bu direktif kulak ardı edilerek, hâlâ bu zalim topluluklara, partilere yardım yapılmaktadır.  

                                   Ne hikmetse milletimiz, emredilenlere değil, nehyedilenlere itibar etmektedir. Böyle davrananların azaba müstahak olacaklarını Allah: “Sakın Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Allah, onları, korkudan gözlerin dışarı fırlayacağı bir güne erteliyor.” (İbrahim/42) buyurarak, ortaya koymuştur. Yani yapılan zulümleri, zalimleri, onlara yardım edenleri Allah unutmaz, şimdilik cezayı erteliyor.

                                   Bugüne kadar gelen solcu, sözüm ona sağcı, liberal partilerin zulmü defetme yerine, zulümlerine devam etmeleri için onlara zemin hazırlamışlardır. Çünkü bunların ekseriyetinin maneviyatı çoraklaşmış hatta daha beteri bu güzel haslet buharlaşmış durumdadır. Çünkü bu partilerin büyük ekseriyeti ladini esaslara göre kurulmuş, diğerleri de Milli Görüş partileri hariç materyalisttir. Maneviyattan bihaberdir. Onun için her türlü haksızlıklara tevessül edilmekte, dıştan da desteklendikleri için, pervasız davranarak, zulümlerine devam etmektedirler.

                                   Oysa Allah: “Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılın, parçalanıp, bölünmeyin” (Âl-i İmrân/103) buyurmaktadır. Çünkü: “Müminler ancak kardeştir.” (Hucurât/10) Bu hükümlerin yerine maalesef anlamsız sloganlar geçtiği için, millet yol bulmada zorlanıyor. Bunun aksini yapan, sadece ‘Adil Düzen’ taraftarlarıdır. Çalmadan, soymadan hareket etmiş, her hükümet ortağı olduğu kabinede inanca, milli değerlere önem vermiş, ekonomiyi düze çıkarmış, memurun, işçinin, bağ-kurlunun, esnafın, emeklinin yanında olmuş, onları yaptığı ilavelerle, aleyhte zam ve vergi koymadan, soluklandırmıştır. Ayrıca Kıbrıs Barış Harekâtından başarıyla çıkmış, böylece Kıbrıslı soydaşlarımızı zalimden kurtarmıştır. Ağır sanayi hamlesini başlatarak, ülkemizde ziyadesiyle şeker, çimento, kâğıt vb fabrikalar inşa ederek, işsizlik meselesini halletmeye çalışmıştır. Bütün bunlara ilaveten, ülkemizin Ortadoğu’da sözü dinlenir olmasını sağlamıştır. Bunun neticesinde İsrail de yerinden kıpırdayamamıştır.

                                   Son dönem hükümetleri ise İsrail’i ve İsrail’in yayılmacı politikasını durduramamıştır. Böylece İsrail başımıza bela olmuştur. Şimdi de Lübnan’ı ilhakla bize komşu olmak üzeredir.

                                   Oysa Hz. Muhammed, her an kötülere ve kötülüklere, zulme ve zalimlere karşı uyanık ve tedbirli olmayı emreder. Şöyle ki: “Kim bir kötülük ve haksızlık görürse onu eliyle düzeltsin. Eğer buna gücü yetmiyorsa diliyle düzeltsin. Buna da gücü yetmiyorsa kalbiyle buğuz etsin. Bu ise imanın asgari gereğidir.” (Müslim, İman:78)

                                   Bu açık beyan ışığında bugünün yöneticilerinin hangi kıstasa göre hareket ettikleri cai sualdir. Hemen belirtelim ki İsrail nutuklardan anlamaz. İsrail sadece güçten ve samimi tavırlardan anlar. Laf üretenleri de dinlemez. Onun için bildiği gibi hareket etmektedir. Bunun müsebbibi ise sözüm ona Müslüman olduğunu söyleyen ama bir türlü İsrail’e dur diyebilecek cesareti gösteremeyenlerdir. Maalesef ki Müslümanlar dur diyemiyor, sadece konuşuyorlar.              

                                   Rahman ve Rahim,

                                   Kadir ve Muktedir,

                                   Gaffar ve Settar olan Allah’a emanet olunuz.                                       

                                   Selam doğru yola uyanlara olsun. (Taha/47). 10.10.2024