Günümüzün bilhassa siyasi yöneticileri gururla yürümekte, küçük dağları sanki kendileri yaratmış gibi nefsi taşkınlıklarda bulunmaktadırlar. Yere göğe sığmaz bir görüntü içindedirler. Onlara dokunulamaz, onların aleyhinde konuşulamaz. İnsanlara azap etmek için her renge girerler.
Bu gibiler, iblisin isteklerini realize etmek için, birbirleriyle yarış halindedirler. Oysa denir ki:
Eğil başım, İlâhî fermana eğil,
Hilekâr iblisin yolu yol değil.
Zira iblise ve nefsine hizmet eden idarecilerden fayda beklemek, akla ziyandır. Malum, iblisin telkin ettiği yol, doğru yol değildir. Onun için Ziya Paşa der ki:
İdrak-i maâli bu küçük akla gerekmez,
Zira bu terazi o kadar sıkleti çekmez.
Onun için her meselede İlâhî fermana bakarak hareket edilmesi gerekir. Zira O’nun yolu ‘Sırat-ı Müstakim’dir, kurtuluşa vesiledir. Bunu idrak için de kuvvetli bir imana sahip olmak gerekir. Aksi hal, insanları sapkın yollara sürükler, perişan eder.
Her kim ‘bana göre’ derse şeytana hizmet etmiş olur. Çünkü münakaşaları gündeme getirir, ayrışmalara vesile olur, tatminsizlik baş gösterir, ihtilaflar ziyadeleşir. Oysa Allah; “İhtilafa düşmeyin, sonra devlet elinizden gider” (Enfâl/46) buyurmaktadır. Bugünün tüm çözümsüzlükleri, ihtilaflardan kaynaklanmaktadır.
Siyasi ihtilafların toplumu germekten öte bir faydası olmadığını, ayne’l yakîn, ilme’l yakîn ve hakka’l yakîn görmüş durumdayız. Lider(!) denen insanların bu amansız mücadelesinin temelinde yatan tek sebep, enaniyetin terbiye edilememesinden neşet etmektedir. Bunların tahrikleri sonucunun, sosyal ve siyasal kamplaşmalara sebebiyet verdiği cümlenin malumudur.
Toplumu geren konuşmalar, zulmün habercisidir. Bunları yapanlara boyun eğenler de zulme rıza gösterenlerdir. Namık Kemal der ki:
Muîni zâlimin, şu dünyada erbâb-ı denâettir
Köpektir zevk alan, sayyâd-ı bî insâfa hizmetten.
Yani bu dize, “dünyada zalimin yardımcısı alçak ve rezil insanlardır, insafsız avcıya hizmetten zevk alan da köpeklerdir” anlamını taşımaktadır. Onun için olayları analiz etmeden, alelacele insanların peşine takılıp gitmek, sapkınlıkların doğmasına sebebiyet verir. Bundan dolayı hem konuşanların, hem de onları dinleyenlerin aklıselim olması gerekir ki, yanlışlar alkışlanmasın.
Birileri devamlı toplumu germek için destursuz konuşmalar yaparken, diğer birileri de bunlara çanak tutmaktadır. Onun için de bir arpa boyu yol kat edilememektedir. Bu gibilerin isteklerine teşne olmamak gerekir. Yoksa bunun manevi sorumluluğundan, ‘ben sadece oy verdim’ demekle kurtulmak mümkün değildir.
Dünyevi bazı menfaatler için yanlışı alkışlayanların akıbeti de hüsrandır. Çünkü zalimin zulmüne riayet eden de zalimdir. Onun için Allah: “Zalimlere iltifat etmeyin, sonra ateş size dokunur.” (Hûd/113) buyurmaktadır.
Ziya Paşa der ki:
Her şahsı harîm-i Hakk’a mahrem mi sanırsın
Her tâc giyen çulsuzu Edhem mi sanırsın.
Hemen belirtelim ki, aklımızı kullanarak bir lideri, bir çiçeği, bir böceği, bir sineği, sonra gece-gündüz gökyüzünü dikkatli olarak izler ve derin derin düşünürsek İlâhî buyruk olan ayetlerin önümüze tuttuğu ışığı görebiliriz. O zaman da beşeri liderlerin sözlerinin değil, İlâhî buyruğun önemini daha iyi anlar, yolumuzu ona göre tayin ederiz.
Unutmamak gerekir ki; Her kim benliğini, nefsini her türlü kötülüklerden arındırırsa, sonunda mutlaka kurtuluşa ulaşır, doğru yolu bulur, batıldan uzaklaşır. Bunun aksini yapanların sonu da hüsran olur.
Rahman ve Rahim,
Kadir ve Muktedir,
Gaffar ve Settar olan Allah’a emanet olunuz.
“Ya Rabbi bu haftayı bize hayırlı ve bereketli kıl. Hayırlara yakın, şerlere uzak eyle.”
Selam doğru yola uyanlara olsun. (Taha/47). 14.04.2025