Tedbirsizlikle, ilgisizlikle, iş bilmezlikle, önemsenmezlikle, seller, yangınlar, depremlerle yanıyoruz.
Diğer yandan, hayat pahalılığından, marketlerdeki astronomik fiyatlardan, işsizlikten yanıyoruz.
Adaletsizlikle, hukuksuzlukla, insan hakları ihlalleriyle yanıyoruz. Rüşvetle, yolsuzluklarla, partizancılıkla yanıyoruz.
Kutuplaştırma, ötekileştirme, ırkçılık zeminli saldırı ve cinayetlerle, kadın cinayetleri ve Konya’da bir aileden 7 kişinin hunharca katledilmesi ile yanıyoruz.
Kısacası toplum olarak çok farklı alanlarda yanıyoruz.
Evet, son günlerde Ege ve Akdeniz bölgelerimizdeki illerimiz olmak üzere 32 ilde 174 – 190 civarında orman yangını çıkmış. Ciğerlerimiz yanıyor, vatandaşın canı, malı, evi, barkı yanıyor. Ormandaki ağacı, solucanı, böceği, kuşu, tavşanı, atı yanıyor. Çevre ve hava kirliliğiyle ve toprağın organik katmanlarının yok olmasıyla yanıyoruz.
Kundaklama, iklim değişikliği ve ısınma, küresel kundaklama… Orman yangınlarının sebebi ne olursa olsun; ormanlar yanıyor, yanıyoruz ve yakılıyoruz!
Her şeyden önce, 84 milyon bir olup el birliğiyle en kısa zamanda bu yangınların söndürülmesi için birbirimize ve görevlilere destek olmalıyız.
Diğer yandan, yangınları önleyici bütün tedbirler alınmalı, güçlü bir istihbarat ağı kurulmalıdır ve kasıtlı orman yakanlar ve sebep olanlar en ağır şekilde cezalandırılmalıdır; çünkü yangınlar çok kapsamlı bir katliamdır. Bütün canlılar, doğa, çevre ve toprak etkilenmekte, telâfisi mümkün olmayan zararlara sebep olmaktadır.
Bundan dolayı önemli olan yangın çıkmasını önlemektir. Bunun için de önce tedbir gerekir. Yangını söndürmek daha zor ve pahalı, tedbir almak daha kolay ve ucuzdur; ama birlik ve beraberlik çağrıları yapılırken, ‘yapılan ihmalkârlığın hesabı sorulmasın’ şeklinde de anlaşılmamalıdır.
Dere yataklarına imar izni verenler, yangın uçaklarını almayanlar, gerekli istihbaratı yapmayanlar…
Yüzölçümünün %29’u ormanlık olan ülkemizde ve her yaz orman yangınları çıktığı halde, neden yangın söndürme uçakları ihtiyaç olarak görülmez ve alınmaz? 20 yıldır iktidarda olan hükümet, yılda 2 uçak almış olsa, bugün 40 uçaklı bir yangın söndürme filomuz olurdu.
Toplumu kutuplaştıran, ötekileştiren, bir kesimi hedef gösterenler, vatandaşlarımız arasında kin ve nefret tohumunu ekenlerden, elbette hesap sorulmalıdır ki gelecekte bu tür acılı tablolar yaşamayalım.
Bütün bu acıları bir bir yaşarken, başta siyasî parti liderleri olmak üzere, herkes birlik ve beraberliğimizi, barış ve huzur ortamını sağlayacak ve güçlendirecek söylemler ve icraatlar yapmalıdır. Hak, hukuk, adalet, insan hakları ve özgürlüklerini, barış ve huzur ortamını, eşitlik ve kardeşliği zedeleyecek söylemlerden ve toplumun sinir uçlarıyla oynamaktan kaçınmalıdır.
Vesselâm…