Saadet Partisi GİK Üyesi ve tv5.com.tr yazarı Fesih Bozan "Büyük Yalan Ustası Goebbels" başlıklı bir yazı kaleme aldı. İşte Bozan'ın yazısının tamamı...
ABD ve diğer Batılı ülkelerin desteği, İslam ülkeleri liderlerinin seyirci kalması sayesinde, İsrail günlerdir Gazze'de soykırım, katliam, yıkım ve esirlere işkence yapmaya devam ediyor.
Elbette bu soykırım, vahşet, katliam ve işgal, ilk olmadığı gibi, Müslüman ülkelerde, bu suskunluk ve dağınıklık olduğu sürece son da olmayacaktır. 75 yıldır bunu görüyoruz.
İnsan olanın aklı ve vicdanı kabul etmiyor, nasıl oluyor da, bütün silah ve teknoloji üstünlüğüne sahip bir ülke, ABD ve Batı desteğini de arkasına alarak gece gündüz, havadan, karadan ve denizden Gazze’yi bombalıyor, çocuklar başta olmak üzere binlerce Filistinli katlediliyor ama Müslüman liderler, filim seyreder gibi seyrediyor!
Ey İslam ülkelerinin liderleri!
İsrail ve suç ortağı ABD, uyanmanız için illaki başınıza da mı bu bombaları atmalı? Merak etmeyin susmaya devam ederseniz sizin de sıranız gelecektir! İşte, Afganistan, Irak, Libya, Yemen, Suriye...
İşte, 22 ülkenin sınırlarının yeniden çizilmesi, Arap Baharı, BOP, BİP ve diğer projeleri bir bir devam ediyor.
Bu zillet bu suskunluk ne zamana kadar sürecek? Ne zaman İzzet gömleğini giyeceksiniz? Ölümlerin sadece cephelerde değil, saraylarda, kalelerde, sıcacık ve yumuşacık yataklarda da geldiğine, bu suskunluğun ve destek vermeyişin hesabını Allah’a vereceğinizi unutuyor musunuz?
Onursuz bir yaşamdansa, onurlu bir ölüm, daha şerefli değil midir?
Ey STK’lar, Alimler ve Partiler!
İcraata geçmeyen ve sadece laf kalabalığı yapan, İsrail’e giden, petrole, suya, meyve ve sebzeye bile engel olmayan, Kürecik’i açan ama bugün Kürecik ile İncirlik'i kapatmayan, Türkiye-İsrail ekonomik ticaretini 2002 yılında 1,41 milyar dolardan alıp, 2022’de 8,91 milyar dolara çıkaran iktidara, iki çift laf edemeyen Partiler, STK'lar ve Hocalar, meydanlarda toplanıp bir kaç slogan ve dua ile vazifenizi yaptığınızı ve sorumluluktan kurtulduğunuzu mu, zannediyorsunuz?
Diyelim ki sizler, aylarca meydanlarda otursanız, slogan atsanız dua etseniz, ki yapılmalı, bir yaptırım gücünüz var mı? Yok. Bundan dolayı mesajlarınız, açık, net ve korkmadan direk icra makamı iktidara ve toplanma alanlarınız artık, AKP binalarının önü olmalıdır.
Alim ve STK'ların temel görevi, “bazı beklentiler” için, iktidarlara yandaş ve arka bahçe olmak, iktidara tampon, hedef değiştirmek veya bizdendir deyip her halükarda savunmak, değildir. İktidarın doğrularını takdir ederken, yanlışlarını da cesaretle ikaz edebilmektir.
Eğer iktidar, Sivil Toplum Kuruluşları gibi açıklama veya miting yapmakla yetinirse, bu durumda;
STK’lar ve Alimler; Ey iktidar! Biz sana miting yapman ve laf edebiyatı yapman için değil, icraat yapasın diye oy verdik, eğer iktidar olarak eylem yerine söylemde kalacaksan, bir STK’dan ne farkın var? Bundan sonra, “her türlü desteğimizi çekiyoruz” demesi gerekmez mi?
"Onların da yanlışları var ama" deyip iktidara koşulsuz destek veren STK'lar, Hocalar, Parti veya şahısların; iktidarın sağladığı bazı katkılardan dolayı, iktidarın, adaletsizlik, yolsuzluk, torpil, rüşvet, İslam’ın suiistimal edilmesini, ABD ve İsrail’le ilişkilerini görmemezlikten gelmeleri doğru değildir. İktidarı “İslam bir bütündür, bir kısmı tümü değildir” ölçüsüne göre ve yine ABD ve İsrail ile ilişkilerini, 21 yıllık iktidar sürecinde, bir bütün olarak değerlendirmek gerekir.
Halife Hz. Ömer'e "Hak ve hakikatten ayrılırsan, seni kılıcımızla doğrulturuz! diyen sahabeyi sadece sohbetlerimize zenginlik katan bir hikaye olarak değil, örnek almamız gerekmez mi?
İmam-ı Azam Ebu Hanife’nin, Ehl-i Beyt'e düşmanlık ettikleri ve yönetimi temize çıkarmamak için “adalet bakanlığı” teklifini kabul etmemesi üzerine, zindanlara atılması, kırbaçlanarak işkence görmesini de hatırlayacak olursak, hakkı söylemenin ve yanlışa alet olmamanın, ne kadar önemli olduğunu, görmüş oluyoruz.
Yukarda değindiğim konularda bir eleştiri varsa, elbette gereği gibi görevini yapan tüm STK, Parti, hoca ve şahısları istisna tutuyor saygılarımı iletiyorum.
Vesselam