Irkçılık yapıyor. Kişinin Ermeni ya da Rum olmasını “kötülük” için yeterli sebep sayıyor. Türk için istediğini Kürt için de isteyemiyor. Anadil hakkını görmezden geliyor.
Mezhepçilik yapıyor. Kendi aklının ve kavrayış seviyesinin tek doğru olduğuna inanıyor. Başka akılların ve kavranış seviyelerinin yorumlarını sapma olarak nitelendiriyor.
Faizin haram olduğuna inanıyor ama servet yığmaya, servetin belirli ellerde toplanmasına, toprağın insansızlaştırılmasına ve insanın topraksızlaştırılmasına, toprağını yitiren insanın ucuz iş gücü haline getirilmesine bir itirazı yok.
Referans aldığı kitaba dair okumalarda “güzel ses” öncelikli görüyor. İçerik ya umurunda değil ya da yüzeysel bir yaklaşımla geçiştiriliyor. Kelime titizliği deniz seviyesinde, tekfirde birinci.
Sarık, sakal, yakasız gömlek, fonda Arapça kitaplar; görünürde poz veren hamasetin ardından gitmeye hazır. Rezervi hamasete değil, düşünüp sorgulamaya.
Okuyor, anlamıyor, uyduruyor. Daha tehlikelisi okuyor, anlıyor ama değiştiriyor.
Kapitalizmi içselleştirmiş, sermayeyi tanrı edinmişken, düşman olarak ateizmi, deizmi ya da nihilizmi görüyor.
İnsan yapısı organizasyonları kutsuyor, kendisi gibi düşünmeyen insanlara zerrece değer vermiyor. Ölülere hürmeti seremoni, dirilerin canına okuyor.
Konuşurken araya “esteizu billah” deyip ayet katarken gerçekte sığındığı Allah değil, konjonktür.
İkiyüzlülüğü, çıkarcılığı, küçük hesaplar peşinde koşmayı, marka giyinmeyi, zengin görünmeyi din edinmiş, haberi yok.
Tarihi savaşlardan ibaret; ne buğdayın hikâyesini biliyor ne de şiirin. Mimarinin seyri de mahallenin dönüşümü de umurunda değil. Yeryüzünden eksilttiğine hissiz, cüzdanında artırdığına bakıyor.
Yapı malzemesi denilince aklına gelen her şey beton. Asfalt dökmeyi, beton ekmeyi, gökdelen dikmeyi yeryüzünü imar etmek sanıyor.
Başkalarını dinlemeye tahammülü yok, neyin diplomasi yürütme neyin işbirlikçilik olduğuna, kimin yurtsever kimin hain olduğuna, kimlerle konuşulup kimlerle konuşulmayacağına kendisi karar veriyor. Fişliyor, etiketliyor, kategorize ediyor.
…
Bu ülkenin, her sözü dinleyen ve en güzeline uyan insanlara ihtiyacı var. Bu ülkenin, her sözün korkmadan ve özgürce söylenebildiği bir konuşma zeminine ihtiyacı var.
Hakaret etmeyen herkesi sonuna kadar dinlemeliyiz. Baskı ve şiddet kimden gelirse gelsin reddetmeliyiz.