Medya, birey ve toplum olarak hayatımızın menfi veya müspet şekillenmesinde, küresel güçlerin dünya üzerinde, “planladıkları ve inanılması gerektiği” gibi halklara kabul ettirilmesinde çok büyük bir rol oynamaktadır. Hatta toplumları ve gelişmeleri etkileyen, iktidarları seçtiren birinci güç diyebiliriz.
Yıllar önce “zavallı bir kuşun petrole bulanmış çaresiz görüntüsü” ve “kimyasal silah “yalanları eşliğinde Irak’ın işgali, 11 Eylül yalanıyla ABD’nin başta Afganistan olmak üzere İslam ülkelerini cezalandırmak maksadıyla işgali, katil Ariel Şaron’un bütün pervasızlığıyla Filistin şehirlerini yakıp yıkması, Libya, Suriye ve bugün İsrail’in Gazze ve Rafah’ta devam ettiği soykırımı…
AK Parti iktidarlarının 22 yıldır ülkemizi borç, faiz, enflasyon, ithalat ve işsizlik sarmalına sokmasına, dış politikadaki yanlışları, zikzakları ve U dönüşleri, bir avuç sermaye sahibini zenginleştirirken toplumu fakirleştirmesi, yolsuzluk, hırsızlık, adaletsizlik ve tüm hukuksuzluklara rağmen medyanın AK Parti ve Erdoğan lehine olumlu algı oluşturması…
Yukardaki hem Dünyada gelişmiş olaylardan hem de ülkemizin içinde bulunduğu sıkıntılarda verdiğim örneklerin, bütün süreçlerinde; Medyanın “rızanın üretilmesi ve güdümlü gerçekliğin yaratılmasındaki” rolü hiç değişmiyor.” (Medya Gerçeği Noam Chomsky)
Malum, medyanın en temel görevi vatandaşı doğru ve bağımsız bir şekilde bilgi sağlamaktır. Bunu da ancak bağımsız olanlar yapabilir.
Ancak birçok TV çıkar ve menfaatten, güç ve makamdan yana durdukları ve yandaş oldukları için, vatandaşa doğru bilgi vermedikleri, bağlı oldukları iktidar veya güç odaklarının lehine algı oluşturma, gerçekleri tersyüz etme, sahte haber, yalan haber, asparagas ve dezenformasyon haberler yapma, dizi ve filmlerle vatandaşı milli ve manevi değerlerinden uzaklaştırma ve yozlaştırma rolünü oynadığını hepimiz görüyoruz.
İktidar, bu görevleri kabul ve icra eden yandaş medya kuruluşlarına, devletin veya devletin el koyduğu kuruluşlar üzerinden reklam adı altında finanse etmektedir. Buna karşın hak, hukuk, adalet, doğruluk, dürüstlük, eşitlik ve özgürlükten yana tavrını koyan TV5’e bir saniye reklam vermemektedir. Devletin ve el koyduğu kurumların Mayıs ayı reklam tablosunu yazımın sonunda sizlerle paylaşıyorum. Değerlendirmeyi siz değerli okuyucularıma bırakıyorum.
İşte böyle bir ortamda, doğru bilgiye ulaşmada, TV5'in ne kadar önemli bir görev icra ettiğinin farkında ve bunun için destek olmamız gerekiyor.
TV5, inandığı ilke ve prensipler doğrultusunda, hiçbir kesimi kutuplaştırmadan, ayrıştırmadan ve ötekileştirmeden, ülkenin birlik ve beraberliği, huzur ve barışı için 85 milyonu kucaklayarak doğru bilgi çerçevesinde yayın yapmaktadır.
TV5, herkesin sesi ve herkesin nefesi olmaya gayret etmektedir. Elbette bununda bir bedeli ve maliyeti vardır. TV5 ilkelerinden taviz vermediği için reklam almayarak bedel öderken, mevcut maliyete de vatandaşlarımızın ve izleyicilerin sponsor olarak destek olması gerekir.
Bugün bir çok yandaş TV’nin sırtını iktidara, patronlara veya belli güç odaklarına dayandıklarını ve bunun için de hakkı ve doğruları söyleyemediklerini biliyoruz. TV5'in ise tek dayanağı haktır ve patronu halktır. Sahibi ise vatandaşlar ve izleyenleridir.
Zaten TV5, bugüne kadar çok değerli izleyicilerin sponsorluklarıyla yayınlarını sürdürmüş ve her gün büyüyerek bugünlere gelmiştir. Ve bugün 55 milyon kişiye ulaşabilmişse, bugüne kadar sponsor olan çok değerli vatandaşlarımız ve izleyicilerin başarısıdır.
Tüm iş adamlarından, firma sahiplerinden, esnaf ve tüm izleyicilerden reklam veya sponsor olmak suretiyle, TV5’e, sürekli ve katkılarını artırarak desteklerini yapmalı ki, siyasi ve ekonomiyle ilgili, ailemiz, gençlerimiz ve çocuklarımıza uygun programları, dünyanın dört bir yanında İslam ve Müslümanlar hakkında gelişen haberleri, doğru, bağımsız ve özgür bir şekilde, bize ulaştırmaya devam etsin.
Bu vesileyle bugüne kadar yoğun bir özveriyle çalışan bütün TV5 çalışanlarını ve sponsor olan bütün vatandaşlarımızı tebrik ediyorum.
Not: Bu tablodaki rakamlar ve firmalar ya devletin ya da el koyduğu şirketlerdir...
Vesselam.
