Saadet Partisi GİK Üyesi ve tv5.com.tr yazarı Fesih Bozan "Büyük Yalan Ustası Goebbels" başlıklı bir yazı kaleme aldı. İşte Bozan'ın yazısının tamamı...
“Bir yalanı ne kadar çok tekrar ederseniz, insanlar ona o kadar çok inanırlar” sözün sahibi Dr. Paul Joseph Goebbels 1933-1945 yılları arasında “Halkı Aydınlatma ve Propaganda Bakanlığı” yapmış Alman politikacı ve Nazi Almanya’sının ikinci şansölyesi, Adolf Hitler'in en yakın arkadaş ve en sadık yandaşıydı.
Kendisi coşkulu, ateşli ve enerjik hitabet yeteneği, topluluk önünde konuşma becerisi ve kitlesel propaganda da “Büyük Yalan” olarak bilinen tekniğini kullanmadaki ustalığıyla bilinir.
Göreve geldi ilk günden itibaren adım adım ülkedeki bütün basın yayın organlarını ele geçirmiştir. Öyle ki, Halkı Aydınlatma ve Propaganda Bakanlığı, yani Bakan Goebbels, Alman halkının savaşın son yıllarına kadar cephelerden haberdar olmamalarını sağlamıştır.
Alman-Rus savaş boyunca halkın yaşadığı her türlü sorunda ortaya çıkıp halkı teskin etmesini bilmiş, bunu yaparken yaşanan sıkıntılar hakkında kötü yorum yapanları veya ufacık bir yorumda bile hükümeti eleştiren herkesi “vatanını sevmemekle” suçlamış, hatta onlara muhalif olan ya da onları açıktan desteklemeyenleri “vatan haini” ilan etmekten çekinmemiştir. Muhalifler söz konusu olunca kendi yurttaşı olsa dahi, “düşman” olarak görmüştür.
Kendi yarattıkları ikinci Dünya Savaşı’nda aslında mağdur olduklarını ve bu savaşa zorla sürüklendiklerini Alman halkını inandırmıştı.
Ruslar Berlin’e girmiş Almanlar yenilmiş ama o halen Alman halkından gerçekleri gizliyor, Napoleon’dan örnekler veriyor ünlü yönetmenlerden halkı kandıracak filmler çekmeyi emr ediyordu.” (Goebbels Büyük Yalanlar)
Bu dönemde yapılan bütün sinema, radyo, sanat, tiyatro ve filmlerde Goebbels'in onayı olmadan yayınlanması yasaklanmıştır.
Rusların “Berlin Stratejik Taarruz Harekâtı” ile Almanya’nın kayıtsız şartsız teslim oluşuna kadar Goebbels, konuşmalarıyla Alman halkını savaşın son günlerine kadar Adolf Hitler'in yolundan ilerlemesini sağlamış ve "Tek halk, tek imparatorluk, tek lider" sloganını birçok kez tekrarlayarak, Alman halkının düşünceleri arasına yerleştirmiştir.
Goebbels, amacına ulaşmak için Almanya genelinde aldığı pek çok kararda, yalan, iftira, baskı ve şiddet dahil, her yola baş vurduğunu ve hiç bir sınır tanımadığını göstermiştir.
Goebbels, 1933’te Bakan olduğu günden itibaren Adolf Hitler’i “halkın Führer’i (önderi) diye kabul ettiren ve dünya tarihinde “kara propagandayı” en iyi şekilde kullanıp kitleleri bu kadar uzun süre ve sebatla peşinde sürükleyen sayılı insanlardan biri olmuştur.
Öyle ki göreve geldiği ilk günden beri, halkı istediği her şeye inandırabilmiştir.
Bilindiği gibi modern anlamda üç çeşit propaganda şekli vardır. Bunlar;
1) Kara propaganda
2) Beyaz propaganda ve
3) Gri Propaganda
Konumuzla ilgili olduğu için kara propagandanın üzerinde duracak olursak;
Kara propaganda: “Akla gelebilecek her türlü hilenin, çarpıtmanın, yalanın ve hatta iftiranın dahi kullanıldığı, kaynağı asla belli olmayan ve kaynak gösterme gibi bir amaç da gütmeyen tek amacı hedefine ulaşmak olan propaganda şeklidir. Kara propaganda da yegane hedef, karşıt görüşü ya da inancı benimseyen kimselerin zihinlerinde o görüşü ve inancı bütünüyle yerle bir ederek değersiz hale getirmektir. Öyle ki hedefe ulaşmak için asla yaşanmamış olayları birinci elden tecrübe edilmişçesine anlatılır ki kitlelerin zihinlerini kinle doldurmak ve düşmanlığı körüklemek için insan aklının üretebileceği her türlü senaryo kurgulanır.” (Goebbels Büyük Yalan Sh: 9)
Goebbels, halkı inandırmak için bu yalan ve iftiralara dayalı propagandaları, devletin imkanlarıyla en etkili bir şekilde yapmıştır.
Merhum Arif Nihat Asya’nın Naat şiirinde;
Yeryüzünde, riya, inkar, hıyanet…
Altın devrini yaşıyor.
Diller, sayfalar, satırlar
"Ebu Leheb öldü" diyorlar:
Ebu Leheb ölmedi, ya MUHAMMED;
Ebu Cehil, kıtalar dolaşıyor! dediği gibi,
Evet Goebbels’te, 1945 yılında öldü ama propaganda şekli, metodu ve ahlakı günümüzde de yaşamaya devam ediyor.
Sizde bu yazıyı okurken, şu siyasetçi veya şu liderin de aynen Goebbels’i taklit ettiğini onun ahlakını taşıdığını, dediğinizi duyar gibiyim.
Maalesef, günümüzde birçok siyasetçi, Başkan veya Liderin de aynı karakteri taşıdığını, siyasi çalışma ve propagandalarını aynı mantıkla yaptıklarını söyleyebiliriz.
Peki Goebbels’in Ahiretle ilgili bir inancı ve beklentisi yoktu, onun için her yolu mubah görmüş ve yapmıştı diyelim, ya bizlerin?
Günümüz Müslüman siyasetçiye düşen, Goebbels’i örnek almak değil, Hz Muhammed Mustafa (S.A.V) örnek almak, her zaman dürüst olmak ve siyasetini Ahirete göre yapmaktır.
Vesselam