Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün, Rauf Bey'e gönderdiği ve 26 Ağustos'ta başlayıp 30 Ağustos'ta zaferle taçlanan Büyük Taarruz'un ayrıntılarının yer aldığı telgraf Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığında muhafaza ediliyor.
Milli Mücadele'nin en önemli safhasının ayrıntıları Atatürk'ün elinden yazılmış telgrafta
Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanı Prof. Dr. Uğur Ünal, 30 Ağustos Zafer Bayramı dolayısıyla AA muhabirine yaptığı açıklamada, İstiklal Savaşı'nın önderi Mustafa Kemal Paşa'nın, düşman işgali altındaki Anadolu topraklarının, yabancı askeri unsurlardan temizlenmesinin hem diplomatik hem de siyasi bir yolu kalmadığını gördüğünü belirtti.
Atatürk'ün, Anadolu'da Milli Mücadele hareketinin başarısının ancak göğüs göğse silahlı mücadele ile mümkün olacağının bilinciyle, düzenli orduya geçiş çalışmalarına öncelik verdiğini anlatan Ünal, bunun ardından işgal altındaki topraklarda önce Yunan ilerleyişinin durdurulduğunu hatırlattı.
Ünal, düzenli ordunun kurulması sonrasında 6-11 Ocak 1921'de Birinci İnönü Muharebesi, 23 Mart-1 Nisan 1921'de İkinci İnönü Muharebesi, 10-24 Temmuz 1921'de Kütahya-Eskişehir Muharebeleri ve 22 Ağustos-13 Eylül 1921'de Sakarya Meydan Muharebesi ile Yunanların Anadolu topraklarını işgal hareketinin durdurulduğunu ancak nihai zaferin mümkün olmadığını dile getirdi.
Sakarya Meydan Muharebesi öncesinde Ankara Hükûmeti'nce 5 Ağustos 1921'de başkumandan rütbesi ile ordunun başına getirilen Mustafa Kemal Paşa'nın, silah arkadaşlarıyla Anadolu'dan Yunanları toptan söküp atmak için bir yarma harekatı ve toplu bir hücumun yapılmasını gerekli gördüğünü kaydeden Ünal, "İşte bu toptan sürüp çıkarma, Anadolu'yu düşman unsurlardan temizleme harekatının adı Büyük Taarruz'dur ve hazırlıkları yaklaşık bir yıl kadar sürmüştür." dedi.
"Savaş ortamında dahi arşiv hafızasına not düşmekten geri kalmadı"
Ünal, Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarının tarihi, savaş ortamında yazmalarının yanında, askeri ve toplumsal deneyimleri günü gününe kaydetme ve tarihe not düşme yönlerinin de bulunduğuna dikkati çekerek şöyle devam etti:
"Mustafa Kemal Paşa'nın bir devlet adamı olarak savaş ortamında dahi kayda ve geleceğin arşiv hafızasına not düşmekten geri kalmadığını görmekteyiz. Şöyle ki 26 Ağustos 1922'de başlayan Büyük Taarruz harekatı Mustafa Kemal Paşa tarafından anbean kaydedilmiş, o dönemki Başvekil Rauf Orbay ve TBMM temsilcisi Adnan Adıvar'a taarruzun başarıyla sona erdiği bilgisi, 31 Ağustos 1922'de bir telgraf vasıtasıyla ulaştırılmıştır. Kurtuluş Savaşı'ndaki en önemli safhalardan birisi olan Büyük Taarruz'a dair Mustafa Kemal Paşa'nın söylediklerine bir kez daha bakmak, bu savaşın ne zorluklar altında kazanıldığını anlamak açısından yararlı olacaktır."
"Edebiyatçı elinden çıkmış gibi savaş sahrasının canlı tasvirini yapmıştır"
Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığında özenle muhafaza edilen Başkumandan Mustafa Kemal Paşa'nın Rauf Bey'e gönderdiği telgrafın başında "…Beş gün beş gece aralıksız olarak devam eden bu meydan muharebesinin cepheyi yarmak suretiyle başlanıp 36 saat sürdüğü ve Afyon güney mıntıkasında Birinci Ordu tarafından yapılan bu yarma faaliyeti neticesinde 100 kilometrelik bir hattın düşman işgalinden temizlendiği" bilgisini ilettiğini aktaran Ünal telgraftaki diğer ifadelere şöyle dikkati çekti:
"Mustafa Kemal, 'Piyadelerin kısa ateş muharebelerinin ardından gündüz ve gece süngü hücumları ve bomba baskınlarıyla düşman kıtalarının büyük karargahlarına kadar içlerine girdiği, düşmanın ricat hatları üzerinde bulunan süvari fırkalarının bir taraftan topçularını kullanırken diğer taraftan da yalın kılıç düşman içlerine saldırdığı, savaş ve keşif uçaklarımızın bomba ve makineli tüfeklerle havadan hücum ettiği, her taraftan yıldırım tesiri yapan bu saldırılar karşısında düşman ordusunun büyük kısmının mağlup edilerek kıtalarının birbirine karışarak ikiye parçalandığı ve iki buçuk fırka kadarının hezimete uğratılarak Dumlupınar istikametinden batıya atıldığını' belirterek neredeyse bir edebiyatçı elinden çıkmış gibi savaş sahrasının canlı bir tasvirini yapmıştır."
Mustafa Kemal Paşa telgraftaki bilgilerin yayımlanmasını istemedi
Ünal, telgrafın başında Mustafa Kemal Paşa'nın burada verilen bilgilerin yayımlanmaması isteğine dikkati çekerek "Bu talebin gerekçesi ise şüphesiz ki sürecin hassasiyeti yani düşmanla olan mücadelenin amansız bir şekilde devam etmesidir." değerlendirmesini yaptı.
Ünal, Mustafa Kemal Paşa'nın, 31 Ağustos sabahı cephede yaşananları, "Düşmanın dört fırkalık diğer parçasının, Birinci Ordumuzla şiddetle devam eden taarruz ve takiple Kızıltaş Deresi içine atıldığı, Eğret–Altıntaş hattından ilerleyen kıtalarımızın düşmandan önce Dumlupınar mevzilerini tutması ve süvarilerimizin savaş meydanının kuzeybatıya giden yollara hakim olmasından Kızıltaş Deresi içinde sıkıştırılmış olan bu düşmanın dün sabahtan geceye kadar müdafaa ettiği, bu hattı sarmış olan kıtalarımızın güneşin batışıyla beraber süngüyle düşman için daldığı, hezimete uğrayan düşmanın varını yoğunu terk ederek dereler, ormanlar içinde perişan bir hale geldiği ve bunların yüzlercesinin teslim olmaya başladıkları"na ilişkin ifadelerle anlattığını bildirdi.
Belge adeta Kurtuluş Savaşı'nın özeti niteliğinde
Ünal, Mustafa Kemal'in telgrafında, Türk Ordusu'nun hızlı hücum harekatında, Yunanlara ait birçok cephane ve askeri mühimmat ele geçirdiğini, Yunanların batıya ve kuzeye doğru perişan bir halde Batı Anadolu'dan kaçmaya zorlandığına ilişkin bilgilere de yer verdiğini belirterek şunları kaydetti:
"Mustafa Kemal Paşa, vaziyet ve manzaranın tesiriyle bu düşman kuvvetinin kuzey istikametine çekildiğini ve gerek bu kuvvetin gerekse Eskişehir'de bulunan sair düşman kuvvetlerinin imhası için de tertibat alınmakta olduğunu bildirmiş, karşısında bulunan bütün düşman kıtalarının mevzilerini terk ederek çekilmeye başladıklarını da vurgulamıştır. Milli Mücadele'nin en önemli safhalarından birisi sayılan 26 Ağustos-30 Ağustos sürecine dair bizzat Mustafa Kemal Paşa'nın elinden çıkan bu belgeyi, tek başına Kurtuluş Savaşı'nın özeti olarak değerlendirmek pekala mümkündür."