Hayatı
Çağdaş İslâm düşüncesinin önemli temsilcilerinden el-Attas, Endonezya’nın Java adasında Cakarta’nın güneyinde bulunan Bogor kasabasında 1931 yılında dünyaya gelir. Burada geleneksel İslâmî ilimler eğitimiyle birlikte, ilköğrenimini de tamamlayan el-Attas, ailesinin Johor Bahru vilayetine yerleşmesiyle birlikte çağdaş sosyal ve fen bilimler ile tanışır. Bahru’da genel eğitimini tamamladıktan sonra, yaklaşık üç yıl boyunca (1952-1955) orduda subaylık yapar ve bu süre zarfında görevinde göstermiş olduğu üstün başarılar nedeniyle Malay Kraliyeti tarafından Kurmay eğitimi almak üzere İngiltere’deki Sandhurst Kraliyet Askeri Akademisi’ne gönderilir (1952-55). Ancak el-Attas, orduda bilimsel çalışmalarını devam ettiremeyeceği gerçeğinden hareketle Kralın özel müsaadesini alarak yükseköğrenim düzeyinde İslâmî ilimler tahsil etmek üzere Singapur’daki Malaya Üniversitesi’ne geçer (1957-9). Bunu müteakiben yüksek lisansını Kanada’da McGill Üniversitesi’nde (Montreal, 1962) doktorasını ise İngiltere’de Londra Üniversitesi’nde (1965), İslâm felsefesi, kelâm ve tasavvuf alanlarında yapar. Doktora eğitiminin ardından ülkesine dönen el-Attas, kurucularından olduğu National University of Malaysia’da Malay Dili ve Edebiyatı Enstitüsü’nü kurar (1973). Öte yandan al-Attas, Kuala Lumpur’da, dünyanın farklı bölgelerinden öğrencilerin lisansüstü öğrenim göreceği bir bilim merkezi olan Uluslararası İslâm Düşüncesi ve Medeniyeti Enstitüsü’nü (International Institute of Islamic Thought and Civilization-ISTAC) kurar (1987) ve emekli oluncaya kadar da (2002) burada akademik çalışmalarını sürdürür. Burada dikkate değer hususlardan biri; Enstitü’nün binalarını, iç tasarımından, dersliklerinde kullanılan masa ve sıralara, sandalyelere ve şehircilik planına uygun olarak inşa edilmesine kadar kendi mimari anlayışına göre bizzat el-Attas’ın çizmiş olmasıdır. Halen hayata olan el-Attas, yirmiden fazla kitap telif etmiş ve onlarca makalesi bilimsel dergilerde yayınlanmış olup, İngilizce olarak yazdığı eserlerin birçoğu da Malayca ve Arapça başta olmak üzere Türkçe, Farsça, Urduca, Fransızca, Almanca, Rusça, Japonca, Korece, Boşnakça ve Hintçe gibi dillere çevrilmiştir.
Öğretisi
el-Attas çalışmalarında epistemolojiden ontolojiye, edebten te’dibe, fizikten (bilimden) metafiziğe (tasavvufa) kadar birçok konuda görüşlerini beyan etmekte ve bu görüşlerini birbiriyle bütünlüklü ve tamamlayıcı olabilecek şekilde serdetmektedir. Öte yandan el-Attas’ın, Malay dünyasında İslâm, Malay dili ve edebiyatı gibi birçok mahalli mesele ve konular hakkında da teliflerde bulunarak bir bakıma yerelliğe vurgu yaptığı görülmektedir. Genel olarak çalışmalarında benimsediği yöntem ise beşer nutkunun ürettiği (farz-ı kifaye) bilgilerin, ontolojik cihetinin tesis edilmesi bakımından, evvelinde (nereden) ve sonrasında (nereye) İslâm metafiziğine (farz-ı ayn) bağlanmasıdır. Bununla birlikte el-Attas’ın çalışmalarını özgün kılan temel saik, bizce ana hatlarıyla geleneksel İslâm felsefesini ve düşüncesini zaman ve mekânın ihtiyaçlarını karşılayabilecek şekilde ve sorunlarını ilgilendirecek düzeyde yorumlama çabasında olmasıdır.
İslâm Metafiziği ve Bilim Felsefesi
İslâm metafiziği, el-Attas’ın bilgi, bilim ve eğitim kuramı başta olmak üzere bütün çalışmalarının nirengi noktası oluşturmaktadır. el-Attas’ın bilim felsefesinin epistemik iskeletinde, çağdaş bilim paradigmasının epistemolojik kaynaklarını oluşturan seküler akıl ile mantıksal ve felsefî deneyciliğin aksine, güvenilir duyular, akl-ı selim, sezgi ve doğru haber bulunur. Bu dört bilgi kaynağı, el-Attas’ın bilim felsefesinde birbiriyle uyumlu bir biçimde ele alınır ve insanın benliğinden(özünden) hareketle idrak edilen evrendeki kozmik hukuk ile bilginin Allah’tan geldiği olgusuna işaret edilerek söz konusu bilgi kaynakları için metafizik bir çerçeve inşa edilir. Dolayısıyla onun bilim nazariyesi, tevhidî bilgi geleneği üzerine kurulu ve tasavvuf düşüncesine göre tasarlanmış metafiziksel bir yapı içerisinde vücut bulmaktadır. Öyle ki bu yapı, insan aklının ve ruhunun te’dibini gaye edinen bilimsel hakikatin sistematik ve anlamlı bir çerçevesini sunmaktadır. el-Attas’ın bilim felsefesinin anlam zeminini teşkil eden ve diğer disiplinlerin de koordinatlarını belirleyen İslâm metafiziği (tasavvuf) ile kastedilen şey psikoloji, ontoloji ve varlık hiyerarşisini anlatan kozmolojik doktrinlerin de dahil olduğu İslâm felsefesinin temel konularıdır. Böylece el-Attas İslâm metafiziğiyle, kelâmcılardan hukemaya kadar, özellikle de sufilerin dahil olduğu ekollere ait fikirlerin, bazen çağın beklentilerini de dikkate alarak, bir terkibini gerçekleştirmektedir. el-Attas İslâm metafiziğine ilişkin ileri sürdüğü argümanlardan (bilginin birliği, varlığın var oluş düzeyleri) hareketle “doğru bilginin” mümkün olduğunu ve bu bilgi türünün tüm insanî faziletlere epistemolojik arka plan oluşturması gerektiğini vurgulayarak, bu düşünceyi bir inanç meselesi hükmünde görmektedir.
Eğitim Felsefesi
el-Attas’ın eğitim felsefesinin teorik sacayaklarını te’dîb, edeb ve bu iki kavramın anlamlı birlikteliğiyle hasıl olan adalet kavramı oluştururken, pratik yönünü ise İslâmî Üniversite Projesi teşkil etmektedir. el-Attas’ın genel felsefesi ile de bir uyum içinde olan te’dib kavramı, kevnî düzendeki nesnelerin ve vakaların kozmik çerçevede insan idrakine sunulması ve bu idrakle birlikte yüce bir kudretin kozmik düzendeki işlevinin bilinmesi ve içselleştirilmesini ihtiva etmektedir. Te’dib kavramıyla ontolojik ilişki içinde olan edeb kavramı ile de insanın maddî ve manevî bütün yönlerinin kuşatıldığı gündeme getirilmekte ve bu yönüyle edeb el-Attas’ın eğitim felsefesinin kendine münhasır, en sarîh ve köklü kavramları arasında yer almaktadır. Bu kavram, mahiyeti ve işlevi itibariyle insanın eşya ile olan münasebetlerini hikmet penceresi içerisinde gerçekleştirmesi üzerinde doğrudan bir tesir alanına sahiptir. Bu tesir alanı bakımdan edebin, tabiatı aşkın varlık düzleminden ve bireysel-toplumsal sahaya kadar bütün ilmî disiplinlerin dahil olduğu şümullü bir muhtevası vardır. Bu geniş ilmî disiplinler yelpazesinden çıkarılacak sonuca göre edebin, bilgi ile varlığın hiyerarşik bir düzen içerisinde olduğunun anlaşılmasında ve insanın bu hiyerarşik yapıyla olan ilişkisinin fiziksel, zihinsel ve ruhsal yetenekleriyle doğru orantılı olduğunu bilip idrâk etmesinde birincil bir işlevi söz konusudur. el-Attas’ın sisteminde, bu bilme ve idrak türünün bütüncül bir yaklaşımla evrendeki kozmik nizamın epistemolojik ve ontolojik düzlemdeki tahkîk ve tahlili üzerinden, gayb âlemiyle ilişkili aşkın zeminde temellendirilmesi gerekmektedir. Bu nedenle el-Attas, evrendeki kozmik nizâmın/hukukun edeb ile ilişkisinin tezahürünü adalet terimiyle açıklamaya çalışır. Burada adalet terimi evrenin kozmik nizam bakımından tüm var olanların kendi sistemleri içinde yerli yerinde ve dengede olmasına ve bu denge ve düzeni sağlayan unsurların aşkın bir bağlamının bulunduğuna atıftır. Bu zaviyeden bakıldığında edeb, te’dib ve adalet üçlüsü, ontolojik ve epistemolojik kuramların teşekkülünde işlevsel etkinliği olan bilimsel bilincin/ruhun temeli hükmündedir.
Öte yandan el-Attas, eğitim felsefesinin önemli bir pratiğini oluşturan İslâmî Üniversitesi Projesiyle İslâm dünyasında Batılılaşma eğilimlerinin başladığı dönemden bugüne üniversite düzeyinde en kapsamlı, tutarlı eğitim sistemi ve müfredatı geliştiren ilk mütefekkir olarak kabul edilmektedir (Wan Daud, 2008, s. 181). el-Attas’ın teorik taslağını geliştirdiği ve IIU (The International Islamic University) ile ISTAC’ta kısmî olarak uygulamaya koyduğu İslâmî Üniversites Projesinin dört temel sacayağından söz edilebilir: i) İslâmî eğitim anlayışının tekrardan canlandırılması, ii) İslâm bilgi geleneğinin özgünlüğünün ortaya çıkarılması, iii) kadim İslâmî eğitim ve öğretim geleneğinin mekân bulması ve iv) yükseköğrenim sahalarında bir başarı örneğinin sergilenmesi. el-Attas bu maddeleri gerçekleştirmek üzere edeb, te’dib ve adalet gibi kavramlar ve var olandan farklı “yeni bir dil” inşa edilmesi için çabalayarak, “bilginin Batılılaştırılmaktan arındırılması” ve bunun için de uygulanacak ders müfredatları, mimari yapı, ilimlerin sınıflandırılması gibi alanlara yönelir. Burada ders müfredat taslağını ve bunun nazarî temelini oluşturmak için ferdin tabiatının fizikî (tabii bilimler) ve manevî (dinî ilimler) yönünden hareketle bilimleri sınıflandırır. el-Attas’ın İslâmî Üniversite Projesinde önemli bir yer tutan bilimler sınıflandırması, esasen disiplinlerin konuların, yöntemlerinin, gayelerinin ve kaynaklarının İslâm metafiziğiyle ilişkisinin belirlenmesi bakımından soyuttan somuta doğru sıralanarak epistemolojik ve ontolojik temellendirilmeler üzerine kuruludur. Bu bakımdan el-Attas’ın nihaî hedefi, başlangıçta üniversite düzeyinde ve sonrasında eğitimin diğer katmanlarında, Batı uygarlığının bilgi üzerindeki toplumunun yükseköğretim kurumlarındaki etkisini ve etkinliğini bertaraf etmektir.
İslâmîleştirme Projesi
el-Attas’ın İslâmîleştirmenin epistemolojik tasarısına ilişkin özgün yaklaşımları ve bunun mekânı kabul edilebilecek ISTAC’ı kurması, küresel ölçekte tanınmasına imkan sağlayan önemli etkenlerdir. Bu yeni epistemolojik tasarı, başta İslâm toplumları olmak üzere bütün insanlığın yaşadığı zihnî, epistemolojik, ontolojik ve çevresel krizler gibi meselelere kılavuz olması bakımından önem arz etmektedir. Bu bağlamda İslâmîleştirme projesi, her ne kadar İsmail Râcî Fârukî başta olmak üzere S. Hüseyin Nasr gibi çağdaş İslâm düşüncesinin önemli bilim insanlarıyla özdeşleşmiş olsa da, öncelik sonralık bakımından bunu ilk ileri süren ve aynı zamanda bu alanın teorisyeni olan kişi el-Attas’tır (el-Attas, 1993, s. 169). Fârukî’nin “bilginin İslâmîleştirilmesi” taslağı, daha çok sosyal bilimler sahası üzerine politik bir eğilimi ihtiva ederken Nasr’ınki ise “çağdaş bilginin İslâmîleştirilmesi” bağlamında inşa edilecek “İslâmî bilimin” müteal arka planı üzerine yoğunlaşmaktadır. el-Attas’ın ise Nasr’a daha yakın durmakla birlikte iki düşünür arasında bir denge konumunda olduğunu ifade etmek mümkündür. el-Attas’ın çağdaş bilginin İslâmîleştirilmesi ya da bilginin Batılılaştırılmaktan arındırılması çabası (özgün adıyla İslâmîleştirme); esasen aslî bilginin mekanik-seküler faraziye ve nazariyelerle şekillenen çağdaş bilimsel tefekkürden arındırılmasıdır. Bu yönüyle İslâmîleştirme, çağdaş bilimsel tefekkür biçiminin başta İslâm toplumlarının eğitim kurumlarında olmak üzere, toplumsal ve politik birçok alanda sebep olduğu bilgisel tahribatın izale edilmesini amaçlayan zihinsel bir çabadır. el-Attas bu çabanın aynı zamanda bir zihniyet inşası olarak ele alınmasını ister. Başka bir ifadeyle el-Attas tevhidî dünyagörüşünün bir gereği olarak İslâmîleştirmeyi; İslâmî tefekkür biçimini, onu sarmalayan büyü ve efsane gibi mitolojik hurafelerden arındırdıktan sonra çağdaş seküler düşüncenin dil, düşünce ve mantık üzerindeki tahakkümünün sonlandırma süreci olarak görür ve bunu “epistemolojik devrim” şeklinde tanımlar. Bu süreç ve devrim boyunca; fizik ve metafizik alanları tanzim eden metafizik bir ilkeden hareketle ulaştığı, yaratıcı kudretin evrendeki göstergesi olarak kozmik hukuk ve tevhidî ilke, onun epistemolojisine dayanak teşkil eder.
Öne Çıkan Eserleri
-
Historical Fact and Fiction: Malaysia UTM Press, Kuala Lumpur 2011.
-
Islam and Secularism: ISTAC, Kuala Lumpur 1993.
-
Prolegomena to the Metaphysics of Islam: An Exposition of the Fundamental Elements of the Worldview of Islam: ISTAC, Kuala Lumpur 1995.
-
The Concept of Education in Islam: A Framework for an Islamic Philosophy of Education: ISTAC, Kuala Lumpur 1991.
-
The Mysticism of Hamzah Fansuri: University of Malaya Press, Kuala Lumpur 1970.
Kaynak: İslam Düşünce Atlası
Dijital Yapım: MÜSİDER ve TV5 Televizyonu