Hayatı
XV. yüzyıl İslâm dünyasında felsefî canlılığın merkezi haline gelen Şîraz’ın, rakibi Devvânî ile birlikte iki önemli kelâmcısı ve filozofundan biridir. 828/1425’te Şîraz’da Zeydî bir âilede doğmuş, dinî ve aklî ilimler tahsilini de Şîraz’da tamamlamıştır. Aklî ilimler tahsilinde hocaları, Seyyid Şerif Cürcânî’nin talebesi olan Kıvâmuddîn Kurbâlî ve Deştekî’nin entelektüel zincirini İbn Sînâ’ya bağlayan Seyyid Muslim el-Fârsî’dir. Şîraz’daki felsefî kariyeri Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan’ın oğlu Halil’in himayesiyle zirvesine ulaşan Deştekî, burada kurduğu Mansuriyye Medresesi’nde yoğun bir tedris ve telif faaliyeti içerisine girmiştir. Sultan Yakup 1488’teki bir fermanında onu kudvetü’l-hukemâi’l-müteellihîn (metafizikçi filozofların önderi) olarak nitelemiştir. Sultan Yakup’tan gördüğü desteğe rağmen Deştekî, eserlerinin çoğunu Osmanlı şehzadesi II. Bâyazîd’e ithaf etmiştir. II. Bâyezîd ise Müeyyedzâde Abdurrahman Efendi’yi öğrenci olarak ona tavsiye eden bir mektup yazmıştır. Müeyyedzâde, Şîraz’da Deştekî’ye öğrencilik yapmakla birlikte, daha çok onun rakibi ve muhalifi Devvânî’nin yanında bulunmuş, döndüğünde Devvânî’nin fikirlerinin yaygınlaşmasına aracılık etmiştir. Deştekî, II. Bâyezîd’in tahta geçmesi ertesinde Ali Kuşçu’nun Tecrid şerhine yazdığı ilk ve ikinci hâşiyeyi ona sunmuştur (Pourjavady, 2011, s. 18-19).
Akkoyunlu hükümdarlarıyla da yakın bir ilişki içerisinde olan Deştekî’nin talihi, Şîraz’ın yerel yöneticisi Kasım Bey’in Akkoyunlu Sultanı Ahmed’e isyanıyla değişmiştir. Bu isyana karşı, Sultan Ahmed’in tarafını tutan ve Kasım Bey’e karşı muhalefete destek veren Deştekî, Kasım Bey taraftarlarınca 903/1498’te öldürülmüştür (Pourjavady, 2011, s. 19-20).
Öğretisi
Sadreddîn Deştekî’nin felsefî tutumu, hocası Kemâleddîn Fârsî üzerinden İbn Sînâ’ya bağlanan entelektüel zincirinin bir savunusu olarak kendisini gösterir. Deştekî, Râzî sonrasında oluşan kelâmî İbn Sînâ yorumunun aksine, İbn Sînâ metinlerini merkeze alan özgün İbn Sînâcı tutumu belirlemeye çalışır. Onun bu tutumu, İşrâkî felsefe ile Eş‘arî kelâmı ve İbn Sînâcı felsefeyi telif etmeye çalışan Devvânî ile birçok meselede ihtilaf etmelerine neden olmuştur. Bu ihtilaf, XV. yüzyıl Şîraz’ında canlı felsefî tartışmalar doğurmuş ve iki müellif aynı metinlere yazdıkları şerh ve hâşiyeler üzerinden birbirilerine reddiyeler kaleme almışlardır. Özellikle, Tûsî’nin Tecrîd’ine yazılan Ali Kuşçu şerhinin hâşiyeleri Devvânî ile tartışmalarının neticesidir.
Öne Çıkan Eserleri
-
Haşiye ala Şerhi’ş-Şemsiyye.
-
Havâşî ala eş-Şerhi’l-Cedîd.
-
Cevâhirnâme / Fi’l-Cevâhir.
-
Risâle fî İsbâti’l-Vâcib ve Sıfâtihî.
-
Haşiye ala Haşiye ala Şerhi’ş-Şemsiye.
-
Haşiye ala Levâmii’l-Esrâr.
-
Risâle fî Tahkîki’l-Hurûf.
-
Risâle fi’l-Feyyâz.
-
Risâle fî Halli’l-Mugâlata el-Meşhûre bi-Cezri’l-Esamm.
Kaynak: İslam Düşünce Atlası
Dijital Yapım: MÜSİDER ve TV5 Televizyonu