Hayatı

Horasan’ın Üstüvâ bölgesinde zengin bir Arap ailenin çocuğu olarak 376/986 yılında doğdu ve ilk önce Arap dili eğitimi aldı. Sancak beyinin oğlu olması hasebiyle savaş eğitimi de aldı ve henüz on beş yaşındayken sahibi olduğu köyün üzerindeki vergileri azaltmak için Nîşâbur’a geldi. Bu esnada dinî ilimlere ilgi duymaya başladı ve ünlü sûfî Ebû Ali ed-Dekkâk’a (ö. 405/1015) intisap etti. Şeyhi ona öncelikle dinî ilimleri tahsil etmesini söyleyince Şâfiî fıkhını, ardından İbn Fûrek ve Ebû İshâk el-İsferâyînî gibi dönemin tanınmış kelâm âlimlerinden Eş‘arî kelâmını öğrendi. Ayrıca ünlü Eş‘arî bilgin Bâkıllânî’nin görüşlerinden etkilenerek bu kelâm ekolünü benimsedi. Dinî tahsilinin ardından şeyhi Ebû Ali ed-Dekkâk’ın sohbetlerine uzun müddet devam etti ve onun en gözde talebesi ve damadı oldu. Kısa süre içinde Kuşeyrî, Nişabur’da Şâfiî- Eş‘arî geleneğinin en önemli ismi oldu. Aynı zamanda hadis tahsil etmek amacıyla Merv, Bağdat ve Hicaz’a gitti. Şeyhi Dekkâk’ın vefatının ardından Ebû Abdurrahman es-Sülemî’nin halkasına katıldı. Bu halkadaki Bağdatlı mutasavvıflar sayesinde Irak tasavvuf ekolüyle tanışma fırsatı buldu. Nişabur’un 429/1038’de Selçukluların eline geçmesinin ardından etkisini artıran Hanefî-Şâfiî çekişmesinde taraf oldu. 436/1045’de Eş‘arî takipçilerinin Sünnîliğini vurgulayan bir beyanatta bulunarak Eş‘arî-Şâfiî hizbinin liderliğini üstlendi. Meşhur eseri er-Risâle’nin yazımını bu sırada tamamladı (438/1046). Hizipçi tutumu Hanefîler tarafından tepki çekti ve Hanefîleri destekleyen Selçuklu veziri Kundurî, Kuşeyrî’nin ve İmâmü’l-Haremeyn Cüveynî’nin hapse atılmasına hükmetti. Cüveynî kaçarak kurtulduysa da Kuşeyrî hapse atıldı. Ancak kısa süre içinde kendisine bağlı olanlar onu silah zoruyla kurtardı. 448/1056’da Halife Kâim’in Bağdat’a davetini kabul etti ve sarayda hadis dersleri vermeye başladı. Bir müddet sonra Nîşâbur’a döndü ancak siyasî ortam hâlâ aleyhine olduğu için Tûs’a yerleşmek zorunda kaldı. Kundurî’nin Alparslan tarafından idamının ardından vezir olan Nizâmülmülk Hanefî-Şâfiî hizipleri arasındaki çekişmeyi dengeleyince Kuşeyrî 456/1064’de yetmiş dokuz yaşındayken Nîşâbur’a döndü ve 465/1072’de vefat edinceye dek burada hadis dersi vermeye devam etti. 

Öğretisi

Kuşeyrî’nin temel düşüncesi, tasavvufun şeriatın ilkeleriyle uyum içinde gelişim gösteren bir disiplin olarak, tıpkı diğer dinî ilimler gibi, kendi terminolojik yapısına sahip olduğu şeklinde özetlenebilir. Serrâc, Kelâbâzî ve Mekkî’de görülen “Sünnî tasavvuf anlayışının savunulması”, Kuşeyrî’nin de en önemli hedefidir. Bu minvalde Kuşeyrî, sûfîlerin düşüncelerinin bilhassa Şâfiî-Eş‘arî düşünce sistemiyle uyumunu gösterdi. er-Risâle’si tasavvufu izah etmedeki başarısı sebebiyle uzun asırlar boyunca ders kitabı olarak okutuldu. Bu eserde Kuşeyrî, sûfîlerin hal tercümelerini ele alarak tasavvufun nesiller boyu sahip olduğu sürekliliği gösterdi. Aynı zamanda tasavvufî âdâb ve uygulamalara yönelik geniş açıklamalar getirdi. En önemli yaklaşımı, tasavvufu bir din ilmi olarak savunurken dile getirdiği terminoloji argümanıydı. Bu çerçevede çok sayıda tasavvuf kavramını izah etti. Eserinde tasavvufun bazı tartışmalı konularına da yer verdi ve bunların hepsinde Bağdatlı sûfîlerin getirdiği uzlaşmacı ve orta yol tutumunu devam ettirdi. Bununla beraber sûfîler arasındaki nazari ve amelî bazı görüş ayrılıklarına da atıf yapmıştır. Horasan bölgesinde yetişmesine rağmen Melâmetîlik akımına hiç yer vermemesi ve Iraklı sûfîlerden yararlanması, onun da Serrâc gibi, Bağdat tasavvuf ekolüne bağlı olduğunu gösterir.  

Öne Çıkan Eserleri

  • Risâletü’l-Kuşeyriyye: Bulak 1284; Kahire 1385; thk. Mahmûd b. Şerif, Abdülhalim Mahmud, Dârü'l-Kütübi'l-Hadise, Kahire 1972; Kuşeyrî Risalesi, çev. Süleyman Uludağ, Dergah Yayınları, İstanbul 1981; Kuşeyrî Risalesi: Sufilerin İnanç ve Ahlakı, çev. Dilaver Selvi, Semerkand, İstanbul 2005; Tasavvuf İlmine Dair Kuşeyrî Risalesi, çev. Muhammed Coşkun, İlk Harf Yayınevi, İstanbul 2013.
  • Letâifu’l-İşârât: thk. İbrâhim Besyûnî, Kahire 1967-1970; Letâifu’l-İşârât: Kuşeyrî Tefsiri, çev. Mehmet Yalar, İlk Harf, İstanbul 2012.
  • Tahbîr ve’t-Tezkîr: thk. İbrâhim Besyûnî, Kahire 1968; thk. Abdülvâris Muhammed Ali, Beyrut 1999; O’nun Güzel İsimleri, İlk Harf, İstanbul 2011.
  • Tertîbü’s-Sülûk fi Tarîkillah: haz. Fritz Meier, Oriens, sy. 16 (1963), s. 1-39; Fritz Meier, “Kuşeyrî (ö. 465/1072)’nin Tertîbü’s-Sülûk’u”, çev. Eyüp Yaka, Tasavvuf: İlmî ve Akademik Araştırma Dergisi, c. 4, sy 10 (2003), s. 363-375.
  • Kitâbu’l-Mi’râc: thk. Ali Hasan Abdülkâdir, Kahire 1964; Hakk’a Yükseliş, İlk Harf, İstanbul 2011.
  • Nahvü’l-Kulûb: thk. İbrâhim Besyûnî, Kahire 1964; thk. Alemüddin el-Cündî. Tunus, 1977; Ramazan Muslu, “Kuşeyrî’nin Nahiv İlmine Dair Tasavvufi Yorumu”, Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, sy. 20 (2009), s. 89-104.
  • el-Lüma‘ fi’l-İ’tikâd: nşr. Richard M. Frank, MIDEO, sy. 15 (1982), s. 53-74; İsmail Şık, “Kuşeyrî’nin “Luma’ fi’l-İtikâd” Adlı Akaid Risalesinin Çeviri ve Değerlendirilmesi”, Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, c. 8, sy. 2 (2008), s. 205-214.
  • el-Fusûl fi’l-Usûl: nşr. Richard M. Frank, MIDEO, sy. 16 (1983), s. 59-94.
  • Erbaa Resâil fi’t-Tasavvuf: thk. Kasım Sâmerrâî, Bağdat 1969.
  • Şikâyetü Ehli’s-Sünne bi-Hikâyeti mâ Lehüm mine’l-Mine: Kastamonu İl Halk Ktp., nr. 2713/9.
  • Selâse Resâil li’l-Kuşeyrî: Mahmûd Sa‘d et-Tablavî, Kahire 1988.

Kaynak: İslam Düşünce Atlası
Dijital Yapım: MÜSİDER ve TV5 Televizyonu