Öğretisi

İhvân-ı Safâ, X. yüzyılda yaşamış Zeyd b. Rifâa, Ebû Süleyman Muhammed b. Ma'şer ei-Büstî el-Makdisî, Ebü'l-Hasan Ali b. Harun ez-Zencanî, Ebû Ahmed el-Mihricânî ve Avfî liderliğinde oluşturulduğu düşünülen ve daha çok eklektik bir görüntü arzeden bir topluluktur.

İhvân-ı Safâ düşüncesi elli iki risâleden oluşan Resâilü İhvân-ı Safâ üst başlıklı risâlelerinde ifade edilmiştir. Risâlelerde grubun din, kozmoloji, psikoloji, metafizik, astronomi, matematik gibi çeşitli alanlara dair düşünceleri yer almaktadır. Grubun görüşlerinin oluşmasında önceki filozofların kitapları, kutsal kitaplar ve bilimsel eserler etkili olmuştur. Risâlelerin içeriğindeki kimi görüşler kendilerinin Şiî ve İsmailî bir grup olduğuna dair görüşlere gerekçe oluştursa da bu durum tartışmalıdır. Zira risâlelerde onların Şiî olduğu izlenimi uyandıracak ifadeler kadar Şiî ve İsmailî görüşlere yönelik eleştirel ifadeler de bulunmaktadır.

İhvân-ı Safâ bilgi anlayışında insanın doğuştan birtakım bilgilerle gelmediği, bilgilerin sonradan kazanıldığı kabul edilir. Sonradan kazanılan bu bilgileri elde etme yolları ise öncelikle duyular, sonra akıl, ardından da burhan olarak ifade edilir. Duyuların olmadığı bir durumda duyulur, akledilir ve burhani olarak ispatlanabilir hiçbir şeyin bilinmesi mümkün değildir. Bununla birlikte İhvân-ı Safâ vahiy ve ilhamı da bilginin önemli bir aracı olarak görmektedir.

İhvân-ı Safâ metafiziğinde tanrıyı bilmek önemli bir yer teşkil eder. Buna giden yol ise insanın kendini bilmesinden geçer. Çünkü insan görünür âlemin en küçük örneğini teşkil eder. Bu durumda İhvân-ı Safâ’da metafiziğe giden yolun fizikî varlık alanından hareket ettiği görülür. İhvân-ı Safâ’nın varlığa ilişkin açıklaması da Yeni-Eflâtuncu sudur teorisinin gölgesi altında şekillenir. Bununla birlikte grubun eklektik karakteri, varlık ve oluşun açıklamasında da kendini gösterir ve İhvân-ı Safâ sudur ve feyzi yoktan yaratma görüşünü açıklamak için aracı bir teori olarak kullanır.

Zaten kuruluş gayesi itibariyle ahlâkî bir amaç taşıyan İhvân-ı Safâ’nın ahlâk düşüncesi ise esas itibariyle onların felsefe yapma tarzlarını yansıtır. Özellikle ahlâka tahsis edilmiş dokuzuncu risâle başta olmak üzere risâlelerde ifade edilen anlayışa göre felsefe, sadece hakikatin araştırılmasına yönelik teorik bir çaba değil, aynı zamanda insanın söz ve davranışlarının düzeltilmesine yönelik pratik bir nitelik de arzeder.

Öne Çıkan Eserleri

  • Resâ’ilü İhvani’s-Sâfâ: Bombay 1888; Kahire 1928; Beyrut 1957; Beyrut 1995; trc. Heyet, ed. Abdullah Kahraman, Ayrıntı Yayınları, İstanbul 2012-2014.

    Kaynak: İslam Düşünce Atlası
    Dijital Yapım: MÜSİDER ve TV5 Televizyonu