Hayatı

1304’te Fas’ın Tanca şehrinde doğmuştur. İbn Battûta öğrenimine Tanca’da başlamış ancak henüz yirmi bir yaşında iken Tanca'dan hac niyetiyle yola çıkması sebebiyle eğitimini erken yaşta bırakmıştır. Burada kendisinde Hint, Sind ve Çin gibi doğu memleketlerini görme hevesi uyanmıştır. Seyahatnâme’sinde yer alan “Kazâ ve meşihat (şeyhlik) benim ve atalarımın mesleğidir” cümlesinden kabilesinin üst düzey görevler icra ettiğini belirten İbn Battuta’nın kendisi de birçok ülkede kadılık makamına getirilmiş ve kendisine bazı diplomatik görevler verilmiştir. Bu konuda onun Farsça ve Türkçe bilmesi ve yolculuklarında çeşitli siyasi tecrübeler kazanmasının altını çizmek gerekmektedir.  Nitekim seyahatinde Türklerin, Moğolların, Maldivlilerin hükümdarlarıyla tanışmış, onlardan aldığı hediyelerle yol masraflarını karşılamıştır. İbn Battûta, seyahati esnasında en az altmış hükümdar başta olmak üzere iki binden fazla kişi ile ya tanışmış ya da onların mezarlarını ziyaret etmiştir. 770/1369 yılında Mağrip (Fas)’te vefat etmiş ve Tanca’da defnedilmiştir.

Seyahatnâme

Kitâbül-buldân tarzında yazılan coğrafya kitapları ve Müslüman seyyahların Hac yolculuklarının anlatılması seyahatname literatürünün ilk örneklerini oluşturmuştur. Seyahatnâmeler İslam düşünce ve bilim tarihinde şehir ve havzaların tanınmasında, insan ve toplum yapılarının anlaşılmasında, coğrafi özelliklerin ve imkânların ortaya çıkarılmasında ziyadesiyle önemli bir katkı sağlamıştır. Şüphesiz seyahatnâme literatürünün en önemli yazarları arasında yer alan İbn Battûta, seyahatnâmesi sayesinde dünya tarihinin en çok tanınan gezginlerinden birisi olmuştur. Zira o, Orta İran, Kafkasya, Kuzey Avrupa, Japonya ve Afrika’nın güneyi hariç neredeyse kadim dünyanın tamamını gezmiş ve gezdiği yerleri eserinde anlatmıştır. İbn Battûta’nın gezilerini anlattığı eseri literatürde daha ziyâde Rihletü İbn Battûta olarak bilinir. Ancak o eserine, Tuhfetü’n-Nüzzâr fî Garâibi’l-Emsâr ve Acâibi’l Esfâr (Şehirlerin İlginçlikleri ve Yolculukların Tuhaflıkları Hakkında Araştırmacılara Bir Hediye) adını vermiştir.

İbn Battûta’nın seyahati yirmi sekiz küsur yıl sürmüştür. Gezilerine 1325’te henüz yirmi iki yaşında iken Mağrip Sultanı Ebû Saîd el-Merînî döneminde Tanca’dan hac niyetiyle yola çıkarak başlamış, 1353’te Fas’a dönerek tamamlamıştır. İbn Battûta’nın tüm gezileri hesap edildiğinde karşımıza karadan ve denizden 73.000 mil (117.482.112 km) gibi muazzam bir mesafe ortaya çıkmaktadır. İbn Battûta’nın gezdiği yerleri kısaca şöyle tarif edebiliriz: Türkiye, Karadeniz'in kuzeyinde yer alan Deşt-i Kıpçak ve burayı Çin'e bağlayan ticaret yolu üzerindeki Türklerin en güzel şehri diye nitelendirdiği Harizm (Ürgenç), Buhara ve Semerkant, Çin, İran kıyısındaki bölgeler (Herat, Cam, Tus, Serahs, Sistam), Hindistan (Gazne-Kabil yoluyla İndus vadisi), Arabistan, Endülüs, Doğu Afrika sahilleri, Yemen, Batı Sudan, Mombasa (Kenya), Makdişu (Somali), Kilve (Tanzanya), Cezayir, Tunus, Libya ve Mısır.

İbn Battûta, bütün bu özelliklerinden dolayı Marko Polo ile birlikte Ortaçağ'ın en büyük iki seyyahından biri olarak şöhret bulmuş ve hatta çok daha geniş bir alanı gezmesi, üç kıtada en önemli kültür merkezlerine ulaşması sebebiyle onu geride bırakmıştır. Çeşitli milletlerin giyim kuşamı, adetleri ve inançları hususunda ayrıntılara inmesi bazı araştırmacılar tarafından ilk antropologlardan, bazılarınca da ilk etnologlardan sayılmasına dahi yol açmıştır. İbn Battûta, gezdiği ülkelerin coğrafyası ve ekonomisi hakkında da ayrıntılı bilgiler verir. Fakat klasik bir coğrafyacı olmadığı için mesafeleri belirtmemiş, sadece yolculuğunun kaç gün tuttuğunu kaydetmiştir. Bu aktarımların ardında, yüklendiği görev gereğince mensubu olduğu devletin gerek kendi sınırları içerisinde gerekse de komşu olduğu memleketlerin siyasi, idari, iktisadi, kültürel özelliklerinin tespitinin yapılması gibi istihbari bir durum sezinlenmektedir. Zira bazı yerlerde verdiği bilgiler, talimatnameler ve tespitler bunu izhar etmektedir.

Kaynak: İslam Düşünce Atlası
Dijital Yapım: MÜSİDER ve TV5 Televizyonu