Hayatı
Hasan b. Muhammed er-Rassâs’ın doğum yeri kesin olarak bilinmemekle birlikte 546/1151 yılında Yemen’de doğduğu tahmin edilmektedir. Tam adı Ebû Muhammed Hüsâmüddîn el-Hasan b. Muhammed b. el-Hasan er-Rassâs’tır. Kâdî Cafer b. Ahmed’den dersler aldı; çok erken denebilecek yaşlarda eserler telif etmeye başladı. Hocası Cafer b. Ahmed’in vefatı üzerine medresenin başına geçti. Pek çok talebe yetiştirdi. Talebelerinin en önde geleni Yemen Zeydiler Devletinin imamlarından olan kelamcı, fakih ve usûlcü Mansûr-Billâh Abdullah b. Hamza’dır. Ebü’l-Kâsım b. Hüseyin b. Şebîb et-Tihâmî, Muhammed b. Ahmed b. Velîd el-Kureşî, Süleyman b. Abdullah el-Hurâşî ve oğlu Ahmed b. Hasan talebelerinden bazılarıdır. Rassâs’ın yaşadığı dönem Zeydiyye içindeki Mutarrifiyye ile Muhteri‘a fırkaları arasında yoğun kelâmî mücadelelerin olduğu bir zaman dilimini ifade eder. O da hocası Kadı Ca‘fer b. Ahmed gibi Mutarrifiyye ile yoğun bir mücadele içinde olmuştur. Hasan er-Rassâs 584/1188 yılında San‘a’da vefat etmiştir.
Öğretisi
Hasan er-Rassâs asrının Zeydiyye âlimi, Yemen ehlinin kıymet bakımından en üstünü kabul edilir. O’nun vefatı üzerine “kelam ilmi öldü” denilecek kadar bu ilimde öne çıkmıştır. Rassâs’ın eserlerinin çoğu kelam ilmine dairdir. Orhan Şener Koloğlu onunla ilgili çalışmasında Rassâs’ı Basra Mu‘tezilesinin özellikle de Behşemiyye ekolünün görüşlerini benimseyen bir âlim olarak takdim eder. Ayrıca onun, Ebü’l-Hüseyin el-Basrî’nin fikirleri temelinde yükselerek Basra Mu‘tezilesi içinde Behşemiyye’ye rakip olarak çıkan ve zamanla etkisi Yemen’de yayılmaya başlayan Hüseyniyye ekolüne karşı mücadele verdiğini de vurgular. Koloğlu, Rassâs’ın günümüze ulaşan eserleri üzerinden kelâmî görüşlerini şöyle özetler: Rassâs’ın kelâm alanındaki eserleri daha ziyade “dakîku’l-kelâm” denilen tabiat konularına yoğunlaşmıştır. Ayrıca o eserlerinde Mutarrifiyye’nin kelâmî görüşlerine cavaplar vermiştir. Basra Mu‘tezilesi’nin sıfat anlayışını ortaya koyduğu eseri bu öğretiye yönelik eğilimini en belirgin şekilde ortaya koyar. Rassâs, bazı küçük değişikliklerle birlikte büyük oranda Ebû Hâşim el-Cübbâî’nin zât-sıfat ilişkisini açıklamak için geliştirdiği ahvâl teorisini kabul eder. Yine o eserlerinde Behşemiyye’ye rakip diğer bir Mu‘tezilî ekol olan Hüseyniyye’nin vücûd-mahiyet konusundaki görüşlerini reddetmiştir.
Rassâs, Zeydî usûlünün önemli örneklerinden kabul edilen el-Fâik’inde on iki sayfalık mukaddimesinden sonra seleflerinin tertibi ile emirler ve nehiylerden başlayarak usûlün konularını on bab halinde ele almıştır. O, genellikle Taberistanlı Zeydî âlim Nâtık-Bilhak’ın el-Müczî’sinde olduğu gibi konuya “bu konuda Ehl-i ilm ihtilaf etmiştir” diyerek başlar. Her meseledeki ihtilaflarda genellikle Ebû Ali, Ebû Haşim, Kâdî Abdülcebbâr ve Ebü’l-Hüseyin el-Basrî’nin görüşlerine değinir. Kerhî ve Ebû Abdullah el-Basrî de selefleri gibi onun nakilde bulunduğu isimlerden bazılarıdır. Müellif, kendisinden önceki el-Müczî müellifine Seyyid Ebû Tâlib; Takrîb’in yazarı hocasına da “Şeyhimiz Seyyid Şemsüddin” diyerek sık sık atıfta bulunur. Bazen “kale ashâbunâ” diyerek genel bir ifade ile bazan da Hâdevîlere yer vererek Zeydîlerin kanaatini zikreder. “Bağdadiyye ve Ashâbunâ al-Basriyyûn” ifadesi ile yaptığı nakiller Mu‘tezile, özellikle Basra Mu‘tezilesi ile münasebeti açısından bir gösterge sayılabilir. Eserde kimi zaman “Ashabu Ebî Hanîfe” kimi zaman “fukahâ” diyerek Hanefî ve Şâfi‘î mezhebinin konuyla ilgili görüşüne atıfta bulunulur. Müellif son olarak tercih ettiği görüşü gerekçesiyle birlikte zikreder. Eserde Kâdî Abdülcebbâr’ın günümüze ulaşmayan iki eseri ‘Umed ve Nihâye’ye de atıflar vardır. Abdüsselam Abbâs el-Vecîh, Rassâs’ın bu eserini kaleme alırken Ebü’l-Hüseyin el-Basrî’nin el-Mu‘temed’ine dayandığını ifade etse de onun üslûbu daha çok Müczî’ye benzer. Bu Mu‘temed’den istifade etmediği anlamına da gelmez. Zira onun kaynaklarından birinin de Mu‘temed olduğu yaptığı atıflardan anlaşılmaktadır. İbnü’l-Murtazâ da Fâik gibi pek çok eserin aslının Mu‘temed olduğunu ifade eder. Rassâs’ın Fâik’i, Müczî ve Takrîb gibi sonraki dönem usûl eserlerinin temel kaynakları arasında yer almıştır. Rassâs’ın Fâik’i, Müczî ve Takrib’de olduğu gibi sonraki dönem usûl eserlerinin başvuru kaynağı olmuştur. Eserde Müczî’de yer almadığı halde Ehl-i beyt’in icma‘ının delil olduğu belirtilmiştir. İstihsan’ın delil oluşuna vurgu da devam etmiştir.
Öne Çıkan Eserleri
-
el-Fâik fî Usûli’l-Fıkh: Müessesetü’l-İmam Zeyd b. Ali es-Sekâfiyye Arşivi, San‘â Yazması. (Viyana Österreichische Nationalbibliothek, Glaser, nr. 157; Bingazi Mektebetü Câmiati Bingâzî [daha önce: Câmiatü Kâryûnus], nr. 612).
-
Kitâbü’l-Müʾessirât ve Miftâhi’l-Müşkilât: Das Kitâb al-Mu’aththirât wa-Miftâh al-muşkilât des Zayditen al-Hasan ar-Rassâs [st. 584/1188], nşr. Jan Thiele, Leiden-Boston 2011.
-
el-Kâşif li’l-Besâʾir ʿan İsbâti’l-Cevâhir: Biblioteca Ambrosiana, Ar., nr. E 460/II, vr. 25-110.
-
el-Muhtasar fî İsbâti’l-Aʿrâz: Milano Biblioteca Ambrosiana, Ar., nr. E 460/V, vr. 138-145.
-
Mesʾele fî Keyfiyyeti’l-Aʿrâz (Keyfiyyetü Vücûdi’l-Aʿrâzi’l-Mûsıle fî Beyâni Zâlike ilâ Eblaği’l-Ağrâz: San‘a el-Câmiu’l-Kebîr; el-Mektebetü’l-Garbiyye, nr. 3255, vr. 11-18; Dahyân Mektebetü Muhammed b. Abdülazîm el-Hâdî.
-
Keyfiyyetü Keşfi’l-ahkâm ve’s-Sıfât ʿan hasâʾisi’l-müʾesssirât ve’l-mukteziyât: Berlin Staatsbibliothek, Glaser, nr. 29, vr. 1-61; nr. 80, vr. 64-113; Leiden Universiteitsbibliothek, Or., nr. 6355/5, vr. 171-236; Dahyân Mektebetü Muhammed b. Abdülazîm el-Hâdî, Sa‘de Mektebetü Âli’l-Hâşimî, nr. 181/3.
-
et-Tahsîl fi’t-tevhîd ve’t-Taʿdîl (Kitâbü’t-Tahsîl fî ʿİlmi’l-Usûl): Milano Biblioteca Ambrosiana, Ar., nr. E 206/II, vr. 212-284.
-
et-Tibyân li-Yâkûteti’l-Îmân ve Vâsitati’l-Burhân: Biblioteca Ambrosiana, Ar., nr. E 208/I, vr. 1-151; el-Câmiu’l-kebîr; el-Mektebetü’ş-Şarkıyye, nr. 2401.
-
el-İntisâr li-Mezâhibi’l-ʿİtreti’l-Ethâr: Biblioteca Ambrosiana, Ar. nr. A 22/I, vr. 2-156.
Kaynak: İslam Düşünce Atlası
Dijital Yapım: MÜSİDER ve TV5 Televizyonu