Hayatı
Baba Nakkaş lakabıyla anılan Özbek asıllı sanatkârın adı Muhammed b. Şeyh Bâyezid’dir. Hakkında çok fazla bilgiye sahip değiliz. Kendisi ile ilgili en geniş bilgiyi bir vakıf kaydından öğrenmekteyiz. Günümüzde aslı mevcut olmayan bir temliknâmenin Vakıflar Genel Müdürlüğü’ndeki 19.6.1946 ve 1517 nolu Türkçe’ye çevrilmiş suretinden, Fâtih Sultan Mehmed’in Ramazan 870/Mayıs 1466 tarihinde, Çatalca’ya yakın İnceğüz nahiyesinde, bugün Nakkaşköy olarak bilinen Kutlubey köyünü Baba Nakkaş’a mülk olarak verdiğini öğreniyoruz. Baba Nakkaş’la ilgili diğer bir belge ise Safer 880/Haziran 1475 tarihli bir vakfiyedir. Başında Fâtih Sultan Mehmed’in tuğrasının yer aldığı bu Arapça vakfiye, kendisine verilen Kutlubey köyünde Baba Nakkaş’ın yaptırdığı mescid ile ilgilidir. Köyün tamamı ile İnceğüz’de bir değirmen ve diğer emlâk bu mescide vakfedilmiştir. Mütevelliliği de Baba Nakkaş’ın ölümünden sonra evlâtlarına intikal ettirilmiştir. Bu belge, Kazasker Mustafa b. Mehmet ve Kazasker Ali b. Yusuf el-Fenârî tarafından tastik edilmiş olup, şahit olarak da Mevlânâ Sinan b. Süleyman el-Mülâzım, Mevlânâ Mehmed el-Tabîbü’l-Şerâvî ve Kasım b. Abdullah el-Nakkaş’ın adları zikredilmektedir.
Baba Nakkaş’ın kimliğine ve yaşadığı döneme açıklık kazandırması açışından halen özel bir koleksiyonda bulunan bu kayıt ayrı bir öneme sahiptir. Vakfiyede Baba Nakkaş’ın asil bir soydan geldiği zikredilirken, sultana yakınlığından ve kemâl sahibi olmasından da bahsedilmektedir. Evliya Çelebi Seyahatnâme’sinde sanatkârın ilm-i nakışta Mâni ile Bihzâd ayarında olduğunu, eski Saray kapısındaki nakışlı saçakla Sarây-ı Cedîd’de Divanhâne-i Bâyezid Han’ın kubbe nakışlarının onun tarafından yapıldığını belirtir. Diyâr-ı Rûm’a renkli nakış sanatını getiren kişinin de o olduğu söylenir. Ölüm tarihi hakkında bilgi verilmemekle birlikte kabrinin Baba Nakkaş kasabasında olduğu yazılıdır. Bütün bu yorumlardan yola çıkarak Süheyl Ünver, Baba Nakkaş’ın döneminde “nakkaşların babası”, en ustası hatta nakkaşbaşı mevkiinde bulunduğunu söyler; İstanbul Üniversite Kütüphanesi’nde bulunan (FY, nr. 1423) bir albümdeki çizimleri sanatçıya atfeder ve bu albüme Baba Nakkaş Albümü adını verir. Ayrıca Fâtih Sultan Mehmed tuğrasının sanatçının elinden çıktığı kanaatine de sahiptir. Ancak imzalı bir eserine halen rastlanmamıştır.
Tezhip sanatında Baba Nakkaş’a atfedilen tezyinat tarzı, “hatâyî üslûbu” veya “Fâtih Devri Üslûbu” olarak da anılmaktadır. Tasarımlar, helezon üzerindeki motiflerin yön takibini güçleştirecek kadar yoğundur. Motifler iri, yuvarlak hatlı ve kıvraktır. Hâlkâr desenlerinde görülen abartılı, nüanslı tahrirler ise motifin kıvraklığını daha da ön plana çıkaran temel unsurlar arasındadır. Hem motif zeminlerine yapılan küçük süslemeler hem de helezon boşluklarındaki üç nokta, sap çıkması veya tirfil gibi ayrıntılar, boşluğa ne kadar az yer verildiğini gösteren tasarım detaylarıdır.
Renk anlayışı karakteristiktir. Hâlkâr tekniği ile yapılan eserlerde ne kadar az renge rastlanıyorsa, klasik tezhip uygulamalarında o kadar fazla renge yer verildiği görülmektedir. Çivit mavi, lacivert, beyaz, kızıl kahve, su yeşili veya siyah aynı sayfa tezyinatında bir arada kullanılan renklerdir. Altın, ise bu renkliliğin arasında yok denecek kadar az yer kaplar.
Kaynak: İslam Düşünce Atlası
Dijital Yapım: MÜSİDER ve TV5 Televizyonu