Hayatı
Ahmed Avni Konuk, İstanbul’da dünyaya geldi. On yaşını doldurmadan önce babasını, kısa bir süre sonra ise annesini kaybetti. İbtidâî mektebini bitirmesinin ardından Kur’ân’ı hıfzetti. Bu sırada cami derslerine de devam ederek Arapça ve Farsça öğrenme imkanı buldu. Dârüşşafaka’dan 1890 yılında mezun olmasının ardından yine aynı yıl içerisinde Galata İttihat Postahanesi’ne atandı. Memuriyetini sürdürürken Mekteb-i Hukûk-ı Şâhâne’ye başlayıp bu okulu 1898’de birincilikle bitirdi. Konuk’un Mevlevî tarikatına girmesi Mesnevîhan Selânikli Mehmed Esad Dede’ye 1904’te intisâbıyla gerçekleşmiştir. Mürşidi Mehmed Esad Dede’nin Çayırlı Medrese’de yaptığı derslere uzun süre devam eden Konuk, burada bilgisini ilerleterek Mesnevî’yi okudu ve Mehmed Esad Dede’den icâzet aldı. Aynı dönemde Fâtih türbedarı Ahmed Amiş Efendi’nin sohbetlerine katıldı ve bu sıra dışı sohbetlerden dinlediklerini kayda geçirdi. Mûsikiye ilgisi Dârüşşafaka’daki talebelik yıllarında başlayan Konuk, okulun musiki hocası Eyyûbî Zekâi Dede’den aldığı dersler ve mezuniyetinden sonra da hocasıyla sürdürdüğü meşkler vasıtasıyla gerek dinî gerekse din dışı formlardan birçok eseri hâfızasında koruyarak bu eserlerin intikaline önemli bir katkı sağlamıştır. Bu faaliyetlerinin yanı sıra Fındıkzâde Taşkasap’ta meşk tarzının icra edildiği bir kahvehanede Hacı Kirâmi Efendi’nin meclislerine katılan Konuk, mevcut ilgileri sebebiyle Zekâizâde Hâfız Ahmet Irsoy, Rauf Yektâ Bey, Hüseyin Vassâf, Tâhirülmevlevî ve Abdülhay Öztoprak gibi şahsiyetlerle yakın münasebet kurdu.
Memuriyet hayatında Posta Nezâreti kalem müdürlüğü (1909), posta genel müdür muavinliği (1920), genel müdürlük hukuk müşavirliği (1930) gibi görevlere tayin edilen Konuk, kendi isteğiyle emekliye ayrıldı (1933). Tasavvuf dışında musiki, edebiyat ve matematik alanlarında ciddi bir birikime sahip olan Konuk, Arapça ve Farsça’nın yanı sıra Fransızca da bilmekteydi. Şiir yeteneği olan, yaptığı tercüme ve şerhlerde aktarılan Arapça ve Farsça manzum örnekleri yer yer manzum olarak Türkçe’ye çeviren Konuk’un, Tevfik Fikret’in Mehmed Âkif’e karşı yazdığı “Târîh-i Kadîm Zeyli”ni hedef alan manzum bir reddiyesi bulunmaktadır. Mütevazi ve mahviyet sahibi bir kişiliğe sahip olduğu anlaşılan Konuk, 19 Mart 1938’de vefat etmiş ve Merkez Efendi Mezarlığı’na defnedilmiştir.
Öğretisi
Kendine ait bir düşünce sistemi ya da yeni bir sentez ortaya koymaktan ziyade tasavvufî bilgi ve vahdet-i vücûda dâir mevcut birikimi yansıtma amacı taşıyan Konuk, özellikle Mesnevî kültürü ile Fusûs şerhleri arasında görülen üslup farklılığını belli bir bütünlük içerisinde sunma çabasıyla dikkat çeker. Tercüme ve şerh faaliyetlerini doğrudan kendi üslubunu merkeze alarak değil, önceki sûfî telifleri üzerinden gerçekleştiren Konuk, tasavvufî bilginin kemâle ermiş sûfîler kanalıyla sahih bir şekilde aktarılabileceğini düşünür. Onun dikkat çeken yönlerinden birisi, özellikle Farsça tasavvufî şiire ait örnekleri şerh ettiği metinlerin içine katması, böylece nazarî muhteva ile edebî muhayyileyi irtibatlandırmasıdır. Mevcut çalışmaları dikkate alındığında, Konuk’un, kendi döneminde rastlanmayan, öncesinde ise ancak İsmâil Rusûhî Ankaravî gibi müelliflerde görülen sentezci üslubun önemli bir temsilcisi olduğu söylenebilir. Vahdet-i vücûdun, özellikle de merâtibü’l-vücûd konusunun anlaşılması onun çalışmalarında sürekli öne çıkardığı temel meseledir. Metinlerinde görülen modern bilim kaynaklı bilgi aktarımları ise dönemin pozitivist anlayışı karşısında metafizik alanın yetkinliğini yeni arayışlarla ortaya koyma çabası olarak okunabilir.
Öne Çıkan Eserleri
-
Fusûsu’l-Hikem Tercüme ve Şerhi: haz. Mustafa Tahralı, Selçuk Eraydın, M. Nedim Tan, Ercan Alkan, Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı Yayınları, İstanbul 2017.
-
Mesnevî-i Şerîf Şerhi: haz. Mustafa Tahralı, Selçuk Eraydın vd., Kitabevi Yayınları, İstanbul 2005.
-
Tedbîrât-ı İlâhiyye Tercüme ve Şerhi: haz. Mustafa Tahralı, İz Yayıncılık, İstanbul 1992.
Kaynak: İslam Düşünce Atlası
Dijital Yapım: MÜSİDER ve TV5 Televizyonu