Hayatı
Afîfüddin Tilimsânî, 610/1213’te Tilimsân’da doğdu. Hayatının erken dönemleri ve gençlik yılları hakkında detaylı bilgi yoktur. Genel itibariyle kaynaklarda Tilimsân’da tasavvufî çevreler ile ilişki hâlinde olduğu, tasavvufî arayışları sebebiyle Anadolu’ya geldiği, Sadreddin Konevî’nin derslerine katıldığı ve Konya’da halvete girdiği yönündeki bilgilere yer verilmiştir. Sadreddin Konevî ile beraber 634/1236-37’de Dımaşk’ta İbnü’l-Arabî’nin evinde el-Fütûhâtü’l-Mekkiyye’nin okunduğu meclislerden birinde bulundu. Ayrıca Nevevî’den Minhâc’ı okuyup icâzet aldı, İbnü’s-salah, Sehâvî ve bir grup kanalıyla aldığı Sahih-i Müslim’in az bir kısmını da rivayet etti. Konevî’nin 643/1245-46’da Şam’dan Mısır’a gittiği seyahatinde ona eşlik etti, Kâhire’de dönemin meşhur hankahlarından Saîdü’s-süadâ’da (Salâhiyye) onunla birlikte kaldı. Konevî’nin İbnü’l-Fârız’ın Kasîde-i Tâiyye’si üzerine yaptığı derslere Saîdüddîn Fergâni ile iştirak etti. İbn Seb’în ve Ebü’l-Hasan eş-Şâzelî başta olmak üzere Kâhire’de dönemin önemli sûfîleriyle tanıştı. Yirmi yıla yakın bulunduğu Kâhire’den ayrılarak 665-670/1267-1271 tarihleri arasında Dımaşk’a döndü, İbnü’l-Arabî’nin türbesinin yakınlarında Kâsiyûn dağı civarındaki Sâlihiye’ye yerleşti. Memluk Sultanı Kalavun tarafından hazinedarlık görevine getirildi ve ömrünün sonuna kadar bu görevi ifa etti. 690/1291’de Dımaşk’ta vefat eden Tilimsânî Sûfiye Kabristanı’na defnedildi.
Öğretisi
Tasavvuf târihi literatüründe Tilimsânî isminin öne çıkmasında Mevâkıf, Menâzil ve Fusûs gibi teorik metinleri yorumlayan bir şârih, İbnü’l-Fârız’dan sonra tasavvufî muhîtlerde şiirleri çokça okunan güçlü bir şair, gerek şerhlerinde gerekse divanındaki düşünceleri sebebiyle İbn Teymiyye ve taraftarlarının eleştirilerine maruz kalan bir sûfî oluşunun payı büyüktür. Tilimsânî’ye yöneltilen eleştirilerin mahiyeti büyük oranda mensup olduğu Ekberî ekolün temel öğretilerine dönük eleştirilerle (ittihad ve hulûl) benzerlik arzetmekle beraber vahdet-i vücûdu vahdet-i mutlaka anlayışı çerçevesinde yorumlayış tarzı eleştirilerdeki sert üslubun kendisine yöneltilmesine sebebiyet vermiştir. Tilimsânî’ye göre –İbn Seb’în’ci vahdet-i mutlaka anlayışını çağrıştıran- Hakk’ın dışında mutlak anlamda sivâ ya da gayr yoktur. Dolayısıyla da metinlerinde özellikle vurguladıkları şekliyle İbnü’l-Arabî’nin vücud-sübut, Konevî’nin mutlak-mukayyed ayrımına dâir hassasiyete Tilimsânî’de rastlanmaz. İbn Teymiyye’nin Tilimsânî’yi eleştirdiği nokta tam da burasıdır. Tilimsânî kendine has yorumuyla –her ne kadar Konevî’ci çizgiden ayrılsa da- Şam bölgesinde İbnü’l-Arabî ve fikirlerinin yaygınlık kazanmasında etkili bir rol oynamıştır.
Öne Çıkan Eserleri
-
Şerhu Mevâkıfı’n-Nifferî: thk. Cemâl el-Merzûkî, Merkezü’l-Mahrûse, Kahire 1997.
-
Şerhu Menâzili’s-Sâirin: thk. Muhsin Bîdarfer, İntişârât-ı Bîdarfer, Kum 1432.
-
Şerhu Fusûsi’l-Hikem: thk. Ekber Râşidî Neyâ, İntişârât-ı Suhen, Tahran 1392/2013.
-
Dîvân: thk. el-Arabî Dahou, Dîvânu Matbuâti’l-Câmiiyye, Cezâyir 1994.
-
Şerhu Esmâillâhi’l-Hüsnâ: çev. Selahaddin Alpay, İnsan Yayınları, İstanbul 1996.y
Kaynak: İslam Düşünce Atlası
Dijital Yapım: MÜSİDER ve TV5 Televizyonu