Saadet Partisi Genel Başkan Vekili Prof. Dr. Sabri Tekir haftalık basın toplantısında gündeme dair açıklamalarda bulundu.

“Türkiye bir gece ansızın gelen kararlarla yönetiliyor” diyen Tekir’in açıklaması şöyle:

Ülkenin geleceğine yönelik politikalar sağlıklı bir anlayış çerçevesinde bir “beka” meselesi olarak ele alınıp öyle planlanmalıdır. Eğitim de ekonomi de günübirlik kararlarla bir gecede planlanamaz, planlanmamalıdır.

Eğitimden ekonomiye, her alanda Türkiye’nin problemi tam olarak işte budur; her şeyin bir gecede olması!

Düşünme yok, plan yok, proje yok…Her şey bir gecede ansızın oluyor veya oluveriyor.

Bir gece ansızın eğitim modeli veya ekonomi modeli değişiyor.

Bir gece ansızın ekonomi bakanı veya eğitim bakanı değişiyor.

Bir gece ansızın Merkez Bankası Başkanı veya eğitim müfredatı değişiyor

Bir gece ansızın düşman bildiklerimizle dost, dost bildiklerimizle düşman oluyoruz.

Mesela İsrail ile anormal bir şekilde birdenbire bir gecede normalleşiveriyoruz.

Ama maalesef bu ansızın alınan kararların faturasını bu kararları alanlar değil, millet ödüyor. Mesela yine bir gece ansızın Kur Korumalı Mevduat modelini getiriyor ve biz bir gecede geçiveriyoruz. Peki sonuç? Sadece 5 aylık maliyeti 60 milyar liranın üzerinde.

Ne devlet sizsiniz ne de bu devlet sizin

George Bush ve ABD yönetimi, kendi yanlışlarına ortak olmayan herkesi teröristlerle iş birliği yapmakla suçladı ve bu söylem üzerinden kendi hatalarının görmezden gelinmesini istedi.

Ak Parti iktidarı da her seçim öncesi benzer söylemlerle muhalefeti kriminalize etmeye ve kendilerine itiraz eden herkesi susturmaya çalışıyor.

Mesela iktidar ortağı, "hayat pahalılığı ve enflasyon var" diye sesini yükselten insanımıza, bu ülkede esas; "Fitne fücur enflasyonu var." diyebiliyor.

Yanlışlarına itiraz eden herkes "fitneci!",

"Bu böyle gitmez, yanlış yapıyorsunuz" diyen herkes "hain!",

İktidara muhalefet eden herkes "terörist!"

Diyoruz ki, hayır! Türkiye'mizde bu kadar fitneci, bu kadar hain, bu kadar terörist olamaz!

Sizin yaptıklarınız yanlış. Yaptıklarınız, ülkemizin problemlerini çözmüyor, aksine daha da derinleştiriyor. Siz ise, size itiraz eden herkesi yaftalamayı tercih ediyorsunuz.  Ve yine diyoruz ki;

Bu devlet, bu ülke sadece bir grup muhterisin değil, hepimizindir! Bu ülke, bu devlet; 85 milyon insanımızındır! Aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum...

Kandırılıyor ve kandırıyorlar

Çünkü, iktidar seçimin yaklaştığı şu anda attığı her adımı, ülkeyi düşünerek değil kendi iktidarını düşünerek atıyor.

Fakat, her işin sonunda yanılıyorlar! İşin acı yanı şu ki; yanıldıkları her şeyin bedelini kendileri değil bu millete ödetiyorlar!

Kanıyorlar, kandırılıyorlar ve tabii arkasından milleti kandırmak geliyor! Sonra da "kandırıldık" deyip, arkasından sözde özür diliyorlar.

Özürlerini kabul edip etmediğimizi sormadan yine kandırma ve kandırılma süreçleri devam edip gidiyor.

Ancak, tüm bunların acı faturaları insanımız tarafından ödeniyor.

Her seferinde de "Biz ve onlar" söylemleriyle yanlışların, yanılgıların üzerini örtmeye çalışıyorlar.

Şimdi, hatıralarınızı tazeleyecek bir cümle okuyacağım ve bu cümle size son derece tanıdık gelecek. Bakınız:

"Şimdi karar verme zamanı. Tercihinizi yapın. Ya bizimlesiniz ya teröristlerin yanındasınız."

Evet bu cümleler, New York’daki 11 Eylül saldırılarının ardından, dönemin ABD Başkanı George Bush'a ait. Fakat biz benzer hatta birebir aynı cümleleri Devlet büyüklerimizden de onlarca kez duyduk.

Türkiye'nin eğitim sorunlarını biz çözeriz

Saadet Partisi olarak; Türkiye’nin eğitim sorunlarını çözmekte son derece kararlıyız! Burada eğitim alanında atacağımız adımlara ilişkin sadece çok temel birkaç hususu dile getirmek istiyorum.

Eğitim Sistemi’ne veliler, öğrenciler ve öğretmenler tarafından duyulan güven çok alt seviyelerdedir. Güven ilişkisi olmayan, güvenilir olmayan bir sistemin ayakta kalması asla mümkün değildir.

Eğitim sisteminin tüm yapı taşlarını bir araya getirerek, siyasi popülizmden uzak, ayakları yere basan, gerçekçi ve uygulanabilir bir sistem inşa edeceğiz.

Eğitim sistemini iktidarların ideolojik anlayışına göre değil; ahlak, adalet, demokrasi, hesap sorabilirlik – hesap verebilirlik gibi değerlere göre yeniden şekillendireceğiz.

Eğitim sistemini sınav stresinin cenderesinden kurtarıp; sonuç odaklı değil, süreç odaklı bir sisteme dönüştüreceğiz.

İnsan odaklı bir eğitim sistemi oluşturarak çocuklarımızı bu esasa göre yetiştireceğiz.

Eğitimdeki eşitsizlikleri mümkün olduğu kadar en az seviyeye indirerek, kaliteli eğitimi maddi imkânları olan bir grup “elit”in imtiyazından çıkarıp toplumun geneline yayacağız.

Dezavantajlı öğrenci ve ailelerini ekonomik ve sosyal olarak destekleyeceğiz.

Öğrencilerden alınan sınav ücretlerini tamamen kaldıracak, eğitimin bütün kademelerinde burs imkânlarını artıracağız.

Çocuklarımızın ilgi ve kabiliyetlerine uygun mesleklere erken yaşta yönlendirilmesine imkân veren bir mesleki rehberlik ve yönlendirme sistemi oluşturacağız.

Taşımalı eğitim, ikili eğitim ve birleştirilmiş sınıflarda eğitim gibi eğitim- öğretim uygulamalarına son vereceğiz.

Mesleki ve Teknik Eğitimi, geleceğin çalışma hayatı ve mevcut sektörlerin ihtiyaçlarını dikkate alarak planlayacak, meslek okullarındaki eğitimin niteliğini hem mesleki hem de akademik anlamda artıracağız.

Yaygın eğitim kurumlarını, yaşam boyu eğitim yaklaşımı çerçevesinde, tüm halkın ihtiyaç duyduğu eğitimi alabileceği bir yapıya kavuşturacağız.

Müfredatın planlanmasını kısa vadeli değil, hem uzun vadeli hem de 21. yüzyıl becerilerine yani geleceğe uyumlu olarak yapacağız..

Eğitim Fakültelerinin kontenjanlarını, MEB’in belirlediği orta ve uzun vadeli ihtiyaç doğrultusunda düzenleyerek, öğretmenlik programlarının başarılı öğrenciler tarafından tercih edilebilirliğini artıracağız.

Öğretmenler arasında ücretli, kadrolu ve sözleşmeli gibi tüm ayrımları ortadan kaldırarak tüm öğretmenleri kadrolu olarak istihdam edeceğiz.

Öğretmen alımlarında sınav puanını dikkate alacak, mülakat gibi keyfi uygulamalara son vereceğiz.

Öğretmenlerin meslek onuruna yakışır şartlarda çalışabilmesi için; çalışma şartlarını, özlük, mali ve sosyal haklarını, eğitim hizmetinin önemine ve onuruna yakışır şekilde iyileştireceğiz.

Okul güvenliği ve temizliği başta olmak üzere okullara, belirlenmiş nesnel kriterler doğrultusunda kaynak aktaracağız.

Özel okulları salt ticari faaliyet yürüten anlayıştan kesinlikle uzaklaştıracağız.

Özel öğretim kurumlarında görev alan öğretmenlerimizin de özlük, mali ve sosyal haklarını, kıdemlerine göre dengi resmî öğretim kurumlarında çalışanlarla denk seviyeye çıkaracağız.

Eğitimin her kademesinde, özellikle de yönetim kademelerinde yapılan atamalarda liyakati esas alacağız.