Eski AK Parti Milletvekili Şamil Tayyar, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum'un Bahçeli'nin Öcalan çağrısını değerlendirirken kullandığı  "PKK'nın bir Kürt siyasi hareketi olarak görülmesine yönelik geliştirilmiş bir devlet inisiyatifinin dili olarak anlaşılması gerekiyor" ifadelerine tepki göstererek "PKK’nın seçimlere katılması, Abdullah Öcalan, Murat Karayılan, Cemil Bayık, Duran Kalkan ve silah arkadaşlarının meclise girmesi anlamına gelir. Bu konuda sessiz kalınacak her dakika, cumhur ittifakına çok ağır siyasi fatura yükler." açıklamasını yapmıştı. 

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum, Eski AK Parti Milletvekili  Şamil Tayyar'ın sözlerine tepki göstererek sosyal medya hesabından bir açıklama yayınladı. 

Uçum, şunları dile getirdi:

CUMARTESİ NOTU

TERÖRLE MÜCADELEDE ORGANİK BÜTÜNLÜK İLKESİ

Gazze'de şehit sayısı 43 bin 799'a yükseldi Gazze'de şehit sayısı 43 bin 799'a yükseldi

Terörle mücadelede Devletin; Irak ve Suriye’deki terör unsurlarını farklı görmesinin söz konusu olmadığı defalarca ifade edildi. 

Buna göre PKK, PYD, YPG birbirinden ayrı değil genel yönetimleri, kullanılma amaçları ve onları yönlendiren güçler açısından organik bütünlük içindeki terör yapılarıdır. 

Yine sadece aktif terör unsurları değil terörün ve terör yapılarının destek unsurları da organik bütünlük içindedir. Aktif terör unsurları ile destek terör unsurları arasında yöntemleri farklı olsa da mücadelede ayrım yapılması söz konusu olamaz. 

Terörle mücadelede “organik bütünlük” yaklaşımı zaafa uğratılamaz. Böyle bir zaafı bekleyenler ve bunun üzerine hesap kuranlar hüsrana uğrar. İçeride ve dışarıda aktif ve destekçi ayrımı yapmadan tüm terör unsurlarının hedef alınması Devletin bu konudaki ilkesel yaklaşımdan asla vazgeçmeyeceğini gösteriyor.

İşin aslı Türkiye’ye karşı kullanılan aktif terör unsurları, eskisi kadar yapamasalar da, Kürtleri insan kaynağı olarak kullanmaya çalışan ve Kürtlerin kimliğini istismar eden başta ABD, emperyalist güçlerin aylık ücretli-paralı çeteleridir. Diğer deyişle, paramiliter güçleridir. Bunlar bir Kürt hareketi olarak tanımlanamazlar. Türkiye’nin demokratik siyasetinde ve demokratik gelişiminde asla bir yerleri ve rolleri olamaz. Bu terör unsurlarının Kürtler nezdinde gerçek bir meşruiyeti yoktur. Görünürdeki kısmi meşruiyetin ise dağılması kaçınılmazdır.

Dolayısıyla Terör örgütleriyle müzakere yapılmayacağı gibi terör örgütlerini kullanan devletlerle de terörün müzakeresi yapılmaz. 

Terörle mücadelede organik bütünlükten taviz verilmeyeceği konusunda başta Cumhurbaşkanı’mız Erdoğan olmak üzere tüm yetkililerce daha önce ısrarlı açıklamalar yapıldı.

Sonuç olarak PKK-PYD-YPG’nin Kürt siyasi hareketi olarak gösterilmesine karşı ve Kürtlerin terör istismarından kurtarılmasına yönelik geliştirilen bir Devlet inisiyatifi vardır. 

Tam da bu amaçla söylenmiş olan  “PKK’nın bir Kürt siyasi hareketi olarak görülmesine yönelik -KARŞI- geliştirilmiş bir devlet inisiyatifinin dili olarak anlaşılması gerekiyor."  ifadesini manasına aykırı şekilde hangi niyetle olursa olsun çarpıtmaya kalkmayın, kimse kanmaz.