DEVA Partisi Kurucular Kurulu Üyesi Essum Aslan DEVA Partisi'nden istifa ettiğini açıklamıştı. Aslan, istifa etme sebebini ve ilk tur seçimlerinden sonra parti olarak yapılan toplantıda neler yaşandığını TV5'e anlattı.
Konunun yeni başlayan bir konu olmadığını kaydeden Aslan ilk tur seçimlerinin ardından Genel Merkez Yönetim Kurulu Toplantısı'nda yaşananlardan sonra olduğunu belirterek DEVA Partisi Sözcüsü İdris Şahin'in "Bizim ilk tur seçiminde Cumhuriyet Halk Partisi'ne aday gösterdiğimiz illerden 1 milyon 650 bin seçmen kazandırdığımızı, Şanlıurfa'da birinci sırada aday olan milletvekili adayının bizim üçüncü sıradaki adayımız vesilesiyle seçildi" demesi üzerine Essum Aslan hangi veri ve ölçeğe göre bunu söylediğini sorunca gerginlik dahada tırmandı.
Aslan o anda yaşananları ve sonrasındaki gelişmeleri şöyle anlattı:
"Muhalefetin söyledikleri toplumda karşılık bulmamaya başladı"
Bu konu aslında yeni başlayan bir konu değildi. İlk tur seçimlerinin hemen akabinde bizim bir değerlendirme toplantımız oldu genel merkez yönetim kurulu toplantısı yaptık. Bu toplantıda tabii bir partinin en üst kurulu genel merkez yönetim kurulu olduğu için bu toplantıda her şeyi konuşmak gerekiyor ve bu kurulun doğru bilgilendirilmesi gerekiyor. Öz eleştiri yapılması gerekiyorsa öz eleştirinin yapılması gerekiyor. Çünkü biz, DEVA Partisi'ni kurarken ‘konuşunca doğruyu konuşacaksın ‘sözüne itibar edilir olacak’ gibi temel ilkelerle kurduk.
İlk tur seçimlerinin hemen akabinde yaptığımız toplantıda, partinin seçim işleri başkanı ve sözcüsü İdris Şahin toplantıda bizim ilk tur seçiminde Cumhuriyet Halk Partisi'ne aday gösterdiğimiz illerden 1 milyon 650 bin seçmen kazandırdığımızı, Şanlıurfa'da birinci sırada aday olan milletvekili adayının bizim üçüncü sıradaki adayımız vesilesiyle seçildiğine dair bir bilgilendirme yaptı. Ben de söz istedim ve sıra bana geldiğinde bunu neye dayandırdığına hangi veriye dayandırarak ölçtüğümüzü sordum. Çünkü şöyle bir şey var bir kere Türkiye'de siyaset oldukça daraldı ve muhalefetin söyledikleri aslında toplumda karşılık bulmamaya başladı.
"İdris Bey özür dilemedi"
Biz iktidarda eleştirdiğimiz şeylerin en eleştirdiğimiz taraflarını yapmaya başladık. Yani konuyu kapatma gerçeklerden uzaklaşma kamuoyunu bilgilendirirken Belki evet siyaseten bazı şeyleri konuşmamak veya sonraya ertelemek mümkün olabilir ama yanıltmak mümkün olamaz. Kamuoyunu yanıltamazsınız. Hele ki bir iç değerlendirme toplantısında böyle bir konu gündeme gelince tabii ki bir ölçek varsa memnuniyetle biz böyle bir başarı elde ettiysek bu ölçeğin ne olduğunu öğrenmek hepimizin hakkı.
Ben bunu neye dayandırdığımızı sorduğumda İdris Bey sen onu daha iyi bilirsin şeklinde bir yüksek perdeden ifadeyle karşılaştım, tabii genel başkan da orada bütün kurul üyeleri de orada. Bunun üzerine ben bu söylediği şeyin kabul edilemez olduğunu söylemeye çalışırken daha yüksek sesle bağırmaya başladı ve bir tartışma ortamı bir iki kadın arkadaşımız toplantıdan ayrıldı. Sonrasında ben genel başkana “buradasınız ve sizin önünüzde bana hakaret ediliyor” deyince ya bunu düzeltelim gibi bir uyarıda bulundu. Ondan sonra İdris Bey maalesef özür dilemedi, kuruldan özür diliyorum dedi bende tavrını devam ettirince toplantıdan ayrıldım.
"İkna grubu oluşturuldu"
Akabinde partinin genel sekreterine bir dilekçe verdim çünkü bizim tüzüğümüzde apaçık bir kurul üyesine veya parti üyesine hakaret etmek tüzükte bir suç olarak yazılmış. İşin içerisinde bir hakaret de var. Konunun bu arada bir kadına hakaret gibi değerlendirilmemesi gerekiyor bir partide söz söylemeyi bilmeyen bir kişi parti adına da söz söylüyor bu arada. Yani bir kadına üstelik sorduğu sorunun ne kadar haklı bir soru olduğu da ortada iken kendisine herhangi bir saldırı söz konusu değilken birdenbire böyle bir agresif tavır daha önce de defalarca yapmış bunu beyefendi. Sonrasında öğrendik başkalarına da yapılmış.
Ben disipline sevkiyle ilgili dilekçe verdim bir ay sonra genel merkez yönetim kurulunda tartışmak üzere konu gündeme geldi. Biz toplantıdayken bir de toplantıda ben bunu söylemedim gibi yaptığı şeyi inkar etti. Yani bu geçen ay oluyor “ben böyle bir şey söylemedim” dedi herkesin önünde olmasına rağmen. Sonrasında tabii oylamaya geçilecekti fakat bir ikna grubu oluşturuldu.
Bu olay genel merkez yönetim kurulunda bir genel başkan yardımcısının bir genel merkez yönetim kurulu üyesine hakareti genel merkez yönetim kurulunun kararıyla sevk edilebiliyor disipline. Ben onu direkt disipline sevk edemiyorum. Genel merkez yönetim kurulunun bu kişiyi disipline sevk etmesi gerekiyor. Sonrasında disiplinde değerlendirilmesi gerekiyor ama konunun tüzüğümüzde apaçık bir şekilde suç olduğu ortada. Yani artık o tüzükte yazmasa bile kabul Bir şey değil ama ki yazıyor. Sonrasında genel merkez yönetim kurulundan bunu oylamak yerine beni ikna etmek için bir heyet oluşturuldu. Bu heyet beni davet etti gittim görüşmeye. Benden dilekçemi geri çekmem için ricada bulundular ısrarla. Ortalama iki buçuk saat süren bir görüşmeydi fakat ben böyle bir şeyi yapmayacağımı çünkü ben ısrar edilmiş bir özrü kabul etmeyeceğimi bu kişinin parti adına söz söyleyen biri olarak bir kurulda böyle bir böyle bir şey söylemeye hakkı olmadığını ifade ettim.
İki gün önce kendilerinin önünde yaşanan bu olayı yani genel merkez yönetim kurulu üyelerinin önünde yaşanan bu olayı disipline sevk edip sevk etmeme konusu oylandı. Yine Ali Babacan, genel başkan eşliğinde kurul üyeleriyle beraber oylandı ve yeter sayı bulmakta zorlanılmış daha sonrasında katılan kişilerle oylama yapılmış ve İdris Şahin'in disipline sevkine gerek olmadığı yönünde bir karar alınmış iki gün önce. Toplantıya katılamamıştım bu konu genel sekreter tarafından bana iletildiği an itibariyle hazırlığını yaptım ve partiden istifa ettim.