İsmail Müftüoğlu "Asayiş buharlaştı gitti..." başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Ülkemizde asayiş yerlerde sürükleniyor. Öncelikle, asayişi bir tarif edelim. Asayiş sükûn demek, sulh demek, nizam demek, kanunlara uygunluk demek, emniyet demek, korkusuzluk demek, esenlik demektir.

Bir ülkenin selameti, bu hususların varlığı ile mümkün olur. Bunlara riayetsizlik, huzursuzlukların yayılmasına sebebiyet verir. Hemen belirtelim ki, insanlar işlerine, evlerine emniyet içinde gidemiyorsa, bu durum, orada asayişin bulunmadığını gösterir. İşinde korkusuz çalışabiliyor, istediği yere rahat gidebiliyorsa, orada asayiş var demektir. 

Eğer bir ülkede kimin elinin kimin cebinde olduğu bilinmez ise, aldatmaca zemin bulursa, her konuda riyakârlık artarsa, o ülke de huzur olmaz, nizam olmaz, selamet olmaz, refah olmaz, fazilet olmaz, saadet olmaz.

Âşık Veysel’in dediği gibi:

Ne cinayet ne hırsız ne hapis

İşte hiyle, sözde yalan olmasa

Bu ahvalde asayiş var, sükûnet var demektir.

Asayişsizlik, hırsızların, soyguncuların işini kolaylaştırır. Bu hırsızlıklar, günümüzde olduğu gibi, idarede, ticarette, siyasette olursa, vatandaşın güvensizliği ziyadeleşir. Onun için devlet baba gibi davranmalı, bu olumsuzlukların yaşanmaması için kanuni düzenlenmeler yapılmalıdır. Böylece hırsızlıkların, soygunların önüne geçilmiş olur. Bunlara devlet sessiz kalırsa,  mafya bozuntuları sokaklara hâkim olmaya başlar, haraç alıp verme serbest hale gelir. O zaman da devletin itibarı, asayiş bakımından, dibe vurur.

Günümüzde asayişten ziyade, asayişsizlik hükümran durumdadır. Onun için cinayetler artmakta, çalanlar da sokaklarda volta atmaktadır.

Bir ülkede kanun hâkimiyeti zaafa uğrarsa, o ülkede rüşvet alıp verme, adam kayırmacılığı artarsa, çalanlar, öldürenler, devleti soyanlar adliyelerde serbest bırakılırsa, devlete güven azalır. Böylece mafya babalarının kucağına düşülür. Böyle bir devletin ayakta kalması son derece zordur.

Cinayet zanlılarının, ülkeyi soymak için ittifak gerçekleştirenlerin önü alınmazsa veya alınamıyorsa, o zaman ülkede asayişin olmadığı söylenir. Oysa partiler kanundan yana olursa, bürokraside, siyasette çalanlar nefes alamaz hale gelir.

Bizde çürüme hemen hemen her kademede bulunmaktadır. Ama bazılarınca korundukları için, bunlar, her yerde bir şey yokmuş gibi rahat rahat dolaşmaktadır. Bu hal, asayiş açısından güvensizliği ziyadeleştirir.

·       Milletvekili kanunsuz iş yapar, cezalandırılmazsa

·       Bürokrat rüşvet alır, cezalandırılmazsa

·       Hava limanı VİP salonunda 60 kg kaçak külçe altın yakalanırsa,

·       Gazeteci yalan yazar, takibat yapılmazsa

·       Partidaş, karındaş suiistimalde bulunur, haklarında takibat yapılmazsa

·       Hâkimi, savcısı tehdit altında karar veremezse

·       Günlerce gündem olan, Diyarbakır’da masum bir çocuğun ölümü ile ilgili, iki üç günde çözüme ulaşacak konu sürüncemede bırakılırsa (-ki meslek hayatımızın tamamında ceza avukatlığı yapmış biri olarak bu tespiti rahatlıkla yapabiliyoruz)

·       Vatandaş hakkını korkusuzca arayamaz duruma gelirse

·       Sokaklarda çocuk, kadın, erkek cinayetleri artarsa

·       Arsızlar, soysuzlar, çalanlar, sömürenler devlet kademelerine atanır, arkadaşları varsa ve onlar tarafından korunursa ülkede asayiş vardır denemez.

Asayişin olmadığı yerde korku hükümran olur. İnsanlar konuşamaz hale gelir.  İşte aksama olur, görevliler de korkak olur.

Hele bu aymazlıklar devlet kademelerinde olursa, vatandaşın güveni kalmaz. Maalesef bu aymazlıkları yapanların çoğu, makamlarını kullanarak yapmaktadırlar. Bu güne kadar, haklarında takibat bile yapılamamaktadır. Bu sebeple devleti çalanlar, bir-iki ay içeride kaldıktan sonra, cezaevlerinden tahliye edilmektedir

Benim yanımda bakan var, milletvekili arkadaşım var, vali beyi tanıyoruz-bak resimlerimiz var diyerek efelenenler de yok değildir. Çünkü alışmış olanlar, kudurmuştan daha beterdir. Asayişin bulunmadığı her yer istismara müsaittir. Buralarda her türlü suç kolaylıkla işlenebilir, kasalar kolaylıkla soyulabilir, suç işleyenler de efendi diye alkışlanır. 

Sonuç olarak Necip Fazıl’ın dediği gibi:

Gitti, suyollarını kıvrım kıvrım bilenler,

Bir ot yığını kaldı; kökünden kesilenler...

Ne kervan kaldı, ne at, hepsi silinip gitti,

İyi insanlar iyi atlara binip gitti.

Onun için de asayiş buharlaşıp, gitti.           

Rahman ve Rahim,

Kadir ve Muktedir,

Gaffar ve Settar olan Allah’a emanet olunuz.

“Ya Rabbi bu haftayı bize hayırlı ve bereketli kıl. Hayırlara yakın, şerlere uzak eyle.”     

Selam doğru yola uyanlara olsun. (Taha/47). 14.10.2024