Yönetmen ve Senarist Yılmaz Erdoğan, TRT 2'de yayınlanan Yılmaz Erdoğan ile Öğrence programında Organize işlerin Sazan Sarmalı filmde kullanmadığı bir tirat’ı anlattı.
Organize işlerin Sazan Sarmalı filmde kullanmadığım bir tirat, seyredenler bilirler “Sen niye böyle oldun baba?” diyordu Kız Kulesi'ndeki sahnede o da aslında imkanlar olsaydı biraz daha uzun yapabilseydim şöyle cevap verecekti;
“Bir at arabası vardı babamın ardiyeden odun çekerdi evlere. 11 kardeştik ve hepimizi doyuran yaşlı bir attı. Bir sabah fırtınalı, yağmurlu, berbat bir sabah atımız öldü zıvanadan çıktı babam. Bağırdı, çağırdı bir şeylere isyan etti ama tam neye isyan ettiğini o da bilmedi sonra kayboldu gitti. Üç gün, dört gün, beş gün uğramadı eve. Biz bir gün evde kuru ekmekle zeytin yiyorduk. Annem ıslatırdı ekmekleri ama ben kursunu daha çok severim babam geldi elinde bir tepsi baklavayla. Biz tabi baklavayı görünce saldırdık çok da güzel olmayan bir şekilde saldırdık 11 kardeş baklava yemeye başladık. Baktık ki bir sorun var şerbet yok baklavada. Sonra anladık ki babam avara avare dolaşırken bir fırının kapısına beklemiş. Oradan fırına baklava yaptıran adamın elindeki baklavayı çalıp eve getirmiş. Annem dedi bu baklavayı nereden buldun ona dedi ki “Konuşma, benim atım öldü helva yemek lazımdı ben baklava bulabildim ”Bize şimdi biraz şerbet yap dedi babam anneme anne dedi ki “Ben çalınmış baklavaya şerbet ekleyemem” Biz niye böyle olduk bilmiyorum yavrum ama ben o şerbetsiz baklavadan şüpheleniyorum.” Şimdi diyeceksin ki bunu yazdın çıkardın mı bunlarla dolu hayatımız ama şimdi bize bir şey söyledi mi bu hikaye? Biz adamı anladık mı? Hırsızlığı değil ama adamı savunduk mu? ve içindeki göndermeyi anladınız mı 2 olayda Yılmaz Güney'e göndermedir, Yılmaz Güney'in Zavallılar filmine ve Umut filmine gönderilmelidir oradaki at arabası oradandır, ha bunları da gönderir, selam çakarsanız, gönderme dediğim sizin zihinsel yapınızı oluşturan, oraya katkı sunmuş ustalarınızla böyle güzel selamlaşmalarla işin işe renk katacak unsurlardır.
Bunu kullanmak isterdim doğrusu ama bunu yazdığımda bir gün bunu derslerde burada kullanırım dememiştim aklıma gelmemişti doğrusu. Ama bu sizin bütün prensipleri bir araya geldiğinde buralara ulaşırsanız çok zevkli bir mesleğiniz olur. Ama dediğim gibi yani egonuza yenilirseniz çok bilen bir insana dönüşürse, çok soran değil, çok bilen birini cevap veren devamlı cevap verme derdinde olan bütün cevapları bildiğini zanneden kişi ‘bilgiçtir’ soru soran ‘bilgedir’ peşinden gideceğiniz kavram bilgeliktir, bilgiçlik değil. Ne kadar çok biliyorum değil, zaten bildiğiniz kısma değil. Tamam, olan kısmınıza değil eksik olan kısmınıza odaklanırsanız başkasının eksiğiyle uğraşmaktan da vazgeçersiniz.