Siyer Vakfı Kurucusu Araştırmacı Yazar Muhammed Emin Yıldırım, Siyer TV’de yayımlanan videoda deprem bölgesinde şahit olduklarını anlattı.
Din adına konuşan hocalarımızın vaaz ve nasihat dillerindeki sorunlardan korkuyorum diyen Yıldırım'ın konuşması şu şekilde:
Siyasilerin kullandıkları öfke ve nefret dilinin toplumda çok ağır yaralar açacağına dair bir korkum var. O kadar üst perdeden, öfke ve nefretle bazı şeyler söyleniyor ki şimdi yönetme noktasında yönetmeye aday olma noktasında. Biz bir adres göstererek konuşmuyoruz. Kimse bu, kimse. Toplumun önündeki bir insan. Mesela beni de dinleyen insanlar var. Ben kendime de söylüyorum.
Öfke ve nefreti eğer biz toplumun önündeki olan insanlar kullanırsak bunun önünü alabilmek mümkün değil. Sen ufacık bir şey söylersin, o toplumda bambaşka bir karşılık bulur ve böyle bir korkuyu yaşıyorum ben. Böyle bir korku var. İnşallah bu da giderilmiş olur.
Dördüncüsü direkt bakın kendimize getiriyorum sözü. Din adına konuşan hocalarımızın vaaz ve nasihat dillerindeki sorunlardan korkuyorum. Böyle de bir korkum var. Ciddi ciddi problemler var. Sorunlar var. Ortada. E dine ait de bir sorumluluğumuz var. Din adına konuşuyoruz. Allah adına konuşuyoruz. Peygamber adına konuşuyoruz. Ama kullandığı dil öyle bir dil ki, o dil faydadan çok zarar getiriyor. Faydadan çok zarar. Eskiden bazı hocalarımızın konuşmamasından şikayet ediyorduk. Vallahi keşke hiç konuşmasalardı. Keşke keşke konuşmasalardı da, konuşmamaları daha büyük bir hayır aslında. Çünkü her söyledikleri sözün sahada, hele bu acıyı yaşayan insanların, hele bu acıyı bizatihi iliklerine kadar yaşamış olan insanların Dünyasında oluşturdukları o menfi etkileri inanın burada saatlerce konuşabiliriz. Ama gerek yok. Neticede bazı şeyleri zaten biliyorsunuz.
Beşincisi de şöyle bir endişem var. Başta ekonomik sıkıntılar olmak üzere oluşan sıkıntıların ülkemizde daha derin bir ahlaki kaymaya yol açabileceğine dair bir korkum var. Zaten bir ahlaki deprem yaşıyorduk. Sadece depremi biz şu anda yaşamadık. Ahlak depremi yaşadık zaten. Hem de dokuz şiddetinde on şiddetinde yaşadık. Halen de yaşıyoruz. Ve yaşadığımız bu depremin depremle birlikte o ahlaki erozyonun, o ahlaki kaymanın Derinleşeceğine dair bir endişen var. Inşallah olmayacak. İnşallah. Konuşuyoruz teşhis noktasında