GÜNDEM

Yeşaya kehanetinin Hz. Yuşa ile ilgisi nedir? Yeşaya kehanetleri nelerdir?

Abone Ol

İsrail Başbakanı Netanyahu'nun dile getirdiği Yeşaya kehanetinde adı geçen Yeşaya Peygamber'in, İstanbul Beykoz'da kabri bulunan ve günde binlerce insanın ziyaret ettiği Yuşa Aleyhisselam'la bir bağlantısı olup olmadığı merak konusu oldu. Peki kimdir Yeşaya Peygamber? Yeşaya Beykoz'daki Yuşa Aleyhisselam mı?

Yeşaya kimdir?

Yeşaya, Yahudi ve Hristiyan geleneğine göre önemli bir peygamber olarak kabul edilir. Yeşaya'nın kehanetleri, ağırlıklı olarak İsrail halkının manevi durumunu, ahlaki çürümeyi, sosyal adaletsizliği ve dönemin politik olaylarını ele alır. Ayrıca, Mesih'in gelişini ve Tanrı'nın krallığının kurulacağı mesiyanik dönemi de öngörmüştür.

Yeşaya kehanetleri nelerdir?

Yeşaya'nın kehanetlerini genel olarak üç ana kategoriye ayırabiliriz:

1. Dönemin Siyasi ve Sosyal Olaylarına Dair Kehanetler

Yeşaya, İsrail ve Yehuda krallıklarının yanı sıra çevre uluslar ve krallıklar hakkında da kehanetlerde bulunmuştur.

Bu kehanetler, savaşlar, istilalar ve ulusların yıkılışı gibi konuları içermektedir.

2. Manevi Uyarılar ve Ahlaki Kehanetler

Yeşaya, halkın günahkar yaşam tarzını ve Tanrı'dan uzaklaşmalarını eleştirmiştir.

Tanrı'ya dönülmesi ve ahlaki değerlere uyulması gerektiğine dair uyarılarda bulunmuştur.

3. Mesiyanik Kehanetler

Yeşaya, Mesih'in gelişini ve barışın, adaletin hakim olacağı bir dönemin başlayacağını müjdelemiştir.

Bu kehanetler, Hristiyanlıkta İsa'nın gelişine dair önceden bilgiler olarak kabul edilir ve İsa'nın hayatı ve misyonu ile bağdaştırılır.

Yeşaya'nın Bazı Ünlü Kehanetleri

İmanuel Kehaneti: Bir bakire doğacak ve çocuğuna İmanuel adı verilecektir (Yeşaya 7:14).

Hizmetçi Kehaneti: Tanrı'nın hizmetkârı acı çekecek, günahlarımızı yüklenecek ve insanları kurtaracaktır (Yeşaya 53).

Ulusların serveti sana akacak. (Yeşaya 60)

Kralları sana hizmet edecek. (Yeşaya 60)

Evet, o uluslar tam bir yıkıma uğrayacak. (Yeşaya 60)

Yeşaya'nın kehanetleri, Yahudi ve Hristiyan teolojisi için önemli bir temel oluşturur ve bu iki dinin kutsal metinlerinde önemli bir yere sahiptir.

Beykoz'da kabri bulunan Yuşa Aleyhisselam kimdir?

Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi’nde Ömer Faruk Harman tarafından kaleme alınan “Yûşa” maddesindeki bilgilere göre, değişik kaynaklarda “İşeya” ya da “Yûşa” olarak da geçen Yeşaya, Hz. Musa’dan sonraki peygamberlerden biriydi. İlk olarak, İsrailoğulları’nın Hz. Musa önderliğinde Mısır’dan çıkışını takiben Sin çölüne geldikleri dönemde adından bahsedilen Yûşa Peygamber, kavmi ile savaşan Amalek’le mücadele etmişti. Kimi kaynaklara göre de Yuşâ Peygamber, bir dizi savaştan sonra zafere ulaşmış, ömrünün son demlerinde ise İstanbul Beykoz’a gelmişti.

Dinler tarihinde ve özellikle Yahudi kaynaklarında adı geçen Yeşaya’nın, kabrinin İstanbul Beykoz’da bulunduğuna inanılan Yûşa Peygamber olduğu, Osmanlı halk kültüründe yaygın bir inançtı. Günümüzde de ziyarete açık bu türbede Hz. Yûşa’nın kabrinin yer aldığı düşünülüyor ve her yıl binlerce kişi burayı ziyaret ediyor.

Kanunî’nin sütkardeşi Yahya Efendi’nin rüyası

Uzun asırlar boyunca bölgenin “kutsal” sayılmasının kökeni, antik Yunan’a kadar uzanıyor. Putperest dönemde burada bir tapınak olduğu kayıtlarda yer alırken, Roma İmparatorlarından Justinianus, VI. yüzyılda bu tapınağı kiliseye çevirmişti.

Bu yerle ilgili olarak İslam tarihinde ise Padişah Kanuni Sultan Süleyman’ın sütkardeşi mutasavvıf Beşiktaşlı Yahya Efendi’nin bir rüyasından bahsedilmekte. Buna göre; Beşiktaşlı Yahya Efendi, rüyasında, bir zatın kendisine “Ben Yûşa Peygamberim. Kabrimi ziyarete gel.” dediğini görmüştü. Yûşa Peygamber’in kabrinin Filistin’de diye bilen Yahya Efendi, önce rüyanın üzerinde pek durmasa da peş peşe aynı rüyayı görünce Beykoz’daki tepeye gitmiş, çevrede yaşayanlardan da olağanüstü şeyler işitmiş ve kendisine bir mezar yeri gösterilmişti. Beşiktaşlı Yahya Efendi, bunun üzerine sütkardeşi Kanunî’ye giderek Yûşa Peygamber’in mezarının Beykoz’da olduğunu anlatarak, buraya bir türbe inşa edilmesini istemişti. O devirlerden sonra da Yuşa tepesine dair bu inanış yayılmıştı.

Evliya Çelebi: “Yûşa Peygamber’i ziyaret ettim”

Ünlü seyyah Evliya Çelebi de Hz. Yûşa’nın kabrinin Beykoz’da olduğundan bahsetmişti. Evliya Çelebi, Seyahatname’sinde, Yuşa tepesini ziyaretinden söz ederek, tepede Hz. Yûşa‘nın mezarının, bir tekkenin ve çevresinde yaşayan “fukara”nın bulunduğunu yazmıştı. Fransız şarkiyatçı ve arkeolog Antoine Galland ise 1673 yılında yazdığı anılarında, İstanbul’daki Yuşa tepesine çıktığını, burada karşılaştığı bir Türk’ün kendisine, Yûşa Peygamber’in kabrinin yanına yapılan tekkenin muhafazasıyla görevli olduğunu söylediğini nakletmişti. Galland, bu inanışa karşılık Yûşa Peygamber’in mezarının Nablus ya da Halep’te olduğunun düşünüldüğünü belirtmişti. Ünlü tarihçi Hammer de, tepeden bahsetmiş, buranın eski çağlarda “Dev Dağı” olarak bilindiğini, sonraki asırlarda ise Hz. Yûşa’nın mezar yeri olarak tanındığını anlatmıştı.

Resmî belgelerde “Yûşâ Aleyhisselam Dergâhı” olarak geçiyor

Yıllar içinde Osmanlı tebâsının artan ilgisi üzerine, ihtiyaç olduğunu gören Sadrazam Yirmisekiz Çelebizade Mehmet Sait Paşa da 1755 tarihinde buraya bir mescit yaptırmıştı. Sadrazam ayrıca, Hz. Yûşa’nın kabrinin bulunduğuna inanılan türbeyi de tamir ettirmiş, bakımı için görevliler tayin etmişti. Tekkeye bir postnişin de atanmıştı. Sultan Abdülaziz döneminde ise Yûşa Mescidi bir yangın geçirmiş, bir süre sonra da aslına uygun olarak yenilenmişti. Dahiliye Nezareti’nin 1885-86 tarihli istatistik cetvelinde bu yerden “Yûşa Aleyhisselam Dergâhı” olarak bahsedilmiş, adı resmen “Yûşa Tepesi” olarak kayıt altına alınmıştı.

Yuşa Peygamberin ismi Kuran’da geçiyor mu?

Kur’ân-ı Kerîm’de Yûşa‘ adı geçmemekle birlikte iki yerde ona işarette bulunulduğu kabul edilmektedir. Mûsâ, İsrâiloğulları’nın kendilerine Tanrı tarafından vaad edilen topraklara girmeleri gerektiği emrini alınca on iki kabileden seçtiği birer kişiyi keşif kolu olarak önden göndermiş, on iki kişiden sadece ikisi ilâhî emrin yerine getirilmesini istemiş, diğerleri ise o topraklarda zorbaların yaşadığını ileri sürüp oraya giremeyeceklerini söylemiş ve Tanrı emrine karşı çıkmıştır (el-Mâide 5/12, 22-24). Tevrat’ta bu iki kişinin Yeşu ile Kaleb olduğu belirtilir (Sayılar, 13/6, 8; 14/6-9) ve İslâmî kaynaklarda da bu şekilde yer alır (Sa‘lebî, s. 150-151). Diğer taraftan Mûsâ ve Hızır kıssasında kendisinden Mûsâ’nın genç yardımcısı (fetâ) diye bahsedilen kişinin de (el-Kehf 18/60, 62-63) Yûşa‘ b. Nûn olduğu ifade edilir (a.g.e., s. 136).