Bakırköy Adliyesi 22. Ağır Ceza Mahkemesi Salonu'nun kapasitesinin yetersiz olması sebebiyle duruşma konferans salonunda görülüyor. Fırat Sarı ve İlker Gönen'in de aralarında bulunduğu 22'si tutuklu 47 sanıklı davada tutuksuz sanıkların savunmaları başladı. Bazı tutuksuz sanıklar ve taraf avukatları salonda hazır edilirken, bazı tutuksuz sanıklar da bulundukları şehirlerdeki adliyelerden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katıldı. Duruşma saat 10.40 sıralarında kimlik tespitinin ardından tutuksuz sanık Ecem Koç’un savunmasının alınmasıyla başladı.

İstanbul'da yenidoğan bebekleri anlaşmalı özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk ederek, haksız kazanç sağlayan ve kusurlu davranışlarda bulunarak ölümlerine neden olan Fırat Sarı ve İlker Gönen'in aralarında bulunduğu 22'si tutuklu 47 sanığın yargılandığı dava beşinci gününde devam ediyor.

'İşletme ve örgütü bilmiyorum'

Tutuksuz sanıkların savunması Ecem Koç'un savunmasının alınmasıyla başladı. Koç savunmasında, "Öncelikle üzerime atılı suçları kabul etmediğimi beyan ederim. Örgüt nedir bilmiyorum; işbirliğim yok. 2019 yılında Çorlu Reyap Hastanesi’nde çalışmaya başladım ve 5 yıl boyunca yenidoğan hemşireliği yaptım. Fırat Bey’i 1,5 - 2 yıldır tanıyorum. İşe başladığımda doktor ve hemşirelerimiz farklıydı. İşletme adı altında geçen şeyi bilmiyorum, burada öğrendim. Çorlu çok küçük bir yer ve işletme gibi şey duyulmamıştı ben de burada öğrendim. Dosyadaki kimseyi tanımıyorum. Sadece Fırat Sarı ile Bahar Kanık’ı tanıyorum" dedi.

'Doktor gelmeyince biz de bebeği defin işlemleri için hazırladık'

Sanık Koç, "Halime bebek, anne karnında oksijensiz kalmış bir bebekti. Tekirdağ Şehir Hastanesi’nden kendi ambulanslarıyla sevk edildi. 55 gün boyunca tüm çabalarımızla ona baktık. Tüm yaşam hizmetlerini eksiksiz gerçekleştirdik. Tapelerde yalnızca bir görüşmem var; o da Fırat Sarı ile. Görüşmede yaptığım işlemleri anlatıyorum. Halime bebek zaten birkaç gündür eks durumundaydı. Öleceğini biliyorduk. Müdahale, bir kişiyle yapılmaz; birkaç kişinin koordinasyon içinde çalışması gerekir. Birileri müdahale ederken, birilerinin doktorla iletişim kurması gerekiyordu; ben o kısmı üstlenmiştim. Doktor olmadığı için müdahaleleri hemşire olarak yaptık. Müdahalede bir kişi değil 3-5 kişi ile müdahale ettik. Yoğunbakımda mavi kod verilmez, biz zaten mavi kod ekibiyiz, Mavi kod hava yolun açıklığının sağlanmasıdır bunu da doktorun yapması gerekir. Ex olduğunda doktoru arayıp bilgilendirme yaptık. Doktorun 'Geliyorum' cevabını duyduk. Esenyurt’tan geliyordu kaç kilometrelik mesafeydi bilmiyorum ama her zaman yarım saatte geliyordu ilk kez doktorsuz kaldık. Doktor gelmeyince biz de bebeği defin işlemleri için hazırladık. Ekip geldiğinde bebekte tüp veya damar yolu olmadığını görmemelerinin sebebi bebeği temizleyip defne hazır etmemizdi. Zaten bebeği incelemiş olsalardı bebeğin vücudunda izleri görmüş olurlardı. Ekibi yanıltan şey ex saatidir, saatin sonradan değiştirildiği konusunda bilgim yok ben vefat ettiğinde saati vermiştim. Saatin uzatıldığını burada öğrendim" dedi.

'Ölmesini beklediğimiz bir bebekti'

Koç, "Hasan Basri Gök’ü ismen tanıyorum, Fırat Sarı'nın şoförüydü. Bahar Kanık çalışma arkadaşım, Hıdır Yüksek'i yönetim başkanı olarak biliyorum. Hasan Yüksel Çorlu Reyap’ın başındaydı. Yenidoğan yoğun bakımda toplam 18 hemşire olduğunu biliyorum. Fırat Sarı'nın 'Ölen ne oldu Ecem' Koç, 'Adranelin verdik öldü bebek hocam' konuşmasına cevap veren sanık, bebek konusunda konuşmamızla ilgili bebek zaten sonradan kötüleşmedi. Bebek geldiği günden beri kötüydü. Halime o gün kötüleyip o gün ölmedi. Ölmesini beklediğimiz bir bebekti. Epikrizi kimin yazdığını bilmiyorum bizde hemşireler epikriz yazmaz hatta biz yoğun bir yoğunbakımız. Denetim ekibi geldiğinde normal bebeğimi besliyordum. Fırat Sarı ile, başhekimle konuştular bizimle göz teması bile kurulmadı; bana da herhangi bir soru yönetilmedi. Muhattaplarıyla konuşma oldu açıkçası ne soru sorduklarını da duymadım" şeklinde konuştu.

'Burada duyduğum şeylerle ilgili bilgim yok'

Koç, "Medisense şirketi hakkında fikrim yok. Fırat Sarı, Bahar Hanıma belli bir miktar atıyor ve Bahar kıdemli hemşirelere bin lira kadar para veriyor. Üniteye biberon, tarak gibi eşyaları kendi cebimizden alıyorduk. Fırat Sarı sonra bunların paralarını bize veriyordu. Ücretleri bire bir bana göndermedi. Sorumlulara gönderiyor sorumlular kıdeme göre veriyordu. Bu birkaç kez tekrarlanan birşey biz de anlayamamıştık. Bize de bir şey söylenmiyordu. Kendi şahsi özel ihtiyaçlarını, bebeklere aldığımız şeyleri doktor bey geri ödemesini yapıyordu. Hasan Basri ile ortak paydam yok, beraber çalıştığımız bir durum yok. Beni tanımadığını söyledi. Ben sadece hemşirelik görevimi yaparım. Epikriz gibi durumları yapmaya da vaktim yok. Trakya bölgesinde, Çorlu bölgesinde de etkin yoğun bakım yoktur. Tıp fakültelerinden, şehir hastanelerinden yer olmadığında sevk olması yoğundur. Doğum oranı yüksek olan hastane, her zaman hazırızdır. Burada duyduğum şeylerle herhangibir bilgim yoktur. Currosorf ilaçlarla bilgim yok. Çok fazla hastamız olduğu için ilaçlarımız da ona göre geliyor. İhtiyacımız kadar kullandığımızda da elimizde kalacak bir ilaç olmuyor. Normal şartlarda canlandırma işlemi sırasında hemşireler dışında doktor olması gerekir ama genelde hemşireler de canlandırma işlemi yapıyor ve yetiyor" dedi.

'Fırat Sarı’dan menfaatim olmadı'

Tutuksuz sanık Mehmet Salih Kaya da savunma yaptı. Kaya savuınmasında, "Daha önce savunmamı yapmıştım. Ekstra birşey söylemeyeceğim. Çam Sakura Hastanesinde asistan olarak çalışıyordum. Mecburi hizmet için Ağrı İlçe Devlet hastanesine gittim. Çam Sakura Hastanesinde 3.5 yıl çalıştım. Bu süre zarfında İlker beyi tanıdım. Toplantılarda, popüler olması sebebiyle Fırat Sarı'yı tanıyorum. Başka kimseye tanımıyorum. Silivri Kolon Hastanesinde başka doktorun kaşesiyle imza atmadım zaten Çam Sakura Hastanesinde asistanlık eğitimi alıyordum bir yere gitmem imkansızdı. Fırat Sarı ile Benan Mansuroğlu aradında 'Salih ile 112 çözelim' konuşmasını hatırlamıyorum. Fırat Sarı ile '2 hafta sana yer buldum' konuşmasını hatırlamıyorum Fırat Sarı ile konuşmam olmuştur ama eylem olarak gerçekleştirmedim. İşletmeden kasıt şudur, ben asistanlık eğitim bittiği için bir yerde çalışmam gerekiyordu güzel bir hastane olursa şartları iyi olursa çalışabilirim onu söylemiştim ama bir yerde çalışmadım. Silivri’de ablam, kız arkadaşım var sık sık oraya giderdim. Silivri Kolan hastanesinin nerede olduğunu bilmem ve bir muayene yapmadım. Fırat Sarı' dan hiçbir menfaatim olmadı. Herhangi bir para almadım" dedi.

'Hastanenin personeli olarak çalıştım'

Tutuksuz sanık Selenay Şenkalaycı ise "Savunmamı soru cevap şeklinde yapmak isterim. Özel Avcılar Hospital'de yoğunbakım hemşiresi olarak çalışıyorum. 2016 yılında Özel Güngören Hastanesinde çalıştım. 2022 yılı Nisan ayında Avcılar Hospital yenidoğan yoğun bakım sorumlu hemşiresi olarak işe girdim. Ceren Hatice Kanık, Fırat Sarı, Hasan Basri Gök, Gıyasettin Met Özdemiri ismen tanıyorum Sümeyye Arslan'ı tanıyorum. Can Suat Yıldırım'ı fiziki olarak görmedim ismen tanıyorum. İşletmeye bağlı çalışmadım hastanenin personeli olarak çalıyorum. Ekstra olarak medisense a.s sağlık adı altında para geliyordu. Ek mesai olarak geliyordu. Aldığım paralar emeğimin Karşılığıdır. 5 bin tl gibi bir para hesabıma gelmiyor. Bu rakamlar 3bin-2bin olarak değişiyor bu paralar kaldığım mesai karşılığıdır dedi.

'Söylenen tüm talimatları yerine getirdim'

Şenkalaycı, "İlker Gönen ile 'Yağmur'u arayabilir misin' konuşmasını hatırlıyorum. Sohbet esasında arkadaşımla görüştüm. Çok gazla hasta geldiğini söylemiştim. Kendi aralarında Giyasettin ile konuşmuşlar. Sonra beni arayarak bu konu hakkında bilgi almak istedi. Sonra arkadaşımı arayarak bilgi almak da istedi ben arkadaşımı aramadım. En son çocuk doktoru Fahrettin Yıldızdı. Danışman doktor İlker Gönendi. Danışman konusunda her yenidoğan ünitesinde özellikle 3.basamak ise danışman bulunmalı. Hastanın tedavi süreci, doktor bilgisi her konuda yardım alınırdı. Her gün fiziki olarak hastaneye gelirdi. Kenan bebek 08.13’te doğdu. Bebek için öncesinden yer ayarlandı. Ben bebek hemşiresi doktor olmak üzere hazır olduk. Bebek kötü doğdu. 15 dakika müdahale edildi. Müdahaleler kadın doğumcunun gözüönünde oldu. Yattığı süre zarfında kötüydü. Müdahale etmeye başladık. Bana söylenen tüm talimatları yerine getirdim. İlker Gönen'i arama saatim belli. Müdahale ettiğimizi ve sonunda olduğumu biliyordu. Müdahaleyi bırakmayın bebeğe 20 dakika daha müdahale edin ve ekstra şekilde kaydedin diyor bunlar tapelere doğru şekilde yansıtılmamış. Aileye müdahale edildiğine dair bilgi verildiğini biliyorum. Bebeğin doğumundan ölümüne kadar sorumlu doktor Zeki Ödünçtü danışman doktor da İlker Gönen'di" dedi.

'Görevim basamak yazmak değil'

Türkiye, Gazprombank yaptırımında ABD'den muafiyet istiyor Türkiye, Gazprombank yaptırımında ABD'den muafiyet istiyor

Sanık Şenkalaycı, "Basamak nasıl gösterilir bilmiyorum. Doktorlar kendi sistemlerinden belirler. Biz de ona göre hemşire gözlem notuna yazarız. Benim görevim budur basamak göstermek değildir. Hakan Doğukan Taşçı ile 'Uzun yatan birisi vardı onlar da gerçekten entübe oldu, adam nasıl takıldı niye taburcu etmiyorsun' bu benim suçlandığım yer alan konuşma, benim konuşmam değildir. Denetim sırasında 'Bu hasta niye burada yatıyor dediler ben de taburcusunu planladık ailenin özel bir durumundan dolayı bekliyoruz' dedim. Denetim ekipleri aileyi aradı aile beni onayladı bu kadar. Ben Fırat Sarı ile konuşmayı sürekli sorguladım meslektaşlarıma da sordum insanlara devamlı soru yönetiyorum. Mahkeme başkanının İlker 'Tamam olsun, boş ver eks olacak' demiş ne diyeceksin?' sorusuna cevap veren sanık Şenkalaycı, 'Efendim, izin verirseniz toplum vicdanını rahatlatmak adına bir açıklama yapmak isterim. Bu bebek, Kerem bebek.Biz hazır bir ekip olarak, bizzat bebeğin doğumuna katıldık. Yaklaşık 15 dakika kadar doğumhanede bebeğe müdahale ettiğimizi hatırlıyorum. Ardından, uygun koşullarda yenidoğan ünitesine sevkini gerçekleştirdik" dedi.

'İlker Gönen beni uyardı'

Mahkeme başkanının Mehmet Gürül ile Fırat Sarı arasında geçen bir görüşmede adınız ilaç düşmek konusunda geçmiş sorusuna cevap veren sanık Şenkalaycı, "Burada birçok meslektaşım ifade verdi, ancak hiçbiri bu durumu açıklayamadı. 'Düşüyorum' kelimesi, doktorun 'Reçete ediyorum' demesi anlamına gelir. Ben CUROSURF kullanmıyorum. Bu konuyla ilgili Hasan Basri Gök ile görüşmelerim oldu. Hasan Basri, beni bu konuda manipüle etmeye çalışıyordu. Hastane olarak CUROSURF’a geçmemiz konusunda ısrar ediyordu. Bu kadar ısrar edince şüphelendim ve durumu İlker Gönen’e ilettim. İlker Gönen de bana, 'Ben de şüpheleniyorum' dedi. Ayrıca, sağda solda satış yaptıkları söylentilerini duyduğunu da belirtti. Daha sonra İlker Gönen beni bu konuda uyardı" şeklinde konuştu.

'Kamera vardı ama kayıt yoktu'

Sanık Selenay Şenkalaycı savunmasının devamında, "Yoğunbakımda kamera vardı ama kayıt yoktu. Neden kayıt yaptığını bilmiyorum. Yoğunbakım içinde kamera vardı ama alan içinde kamera yoktu.Savcının, 'Fırat Sarı epikrizleri değiştirmemi istedi ben kabul etmedim dedin ama tepelerde 'Günlük epikrizleri sisteme atarız ama onaylamayız ay sonunda değiştiririz diyorsun' sorusuna cevap veren sanık, "Epikrizi doktor yazar, ben epikriz kesinlikle yazmadım. Hemşire gözlem notumu paylaştım. Konuşma, benim sorular yönettiğim soruların devamındadır. Sürçi lisan etmişimdir asla epikriz değiştirmedim bilgim ve haberim yok. Fırat Sarı benden epikrizleri değiştirmem konusunda neden böyle söyledi bir bilgim yok bana söyledi ben de reddettim zaten. Reddetme sebebim usulsüzlüktür" dedi.

'Gerçekleşen ölümle ilgili bir kusurum bulunmamaktadır'

Avcılar Hospital Başhekimi tutuksuz sanık Prof. Dr. Fethi Rüştü Yıldız ise savunmasında, "Işıklar Askeri Lisesi ve Gülhane Askeri Tıp Fakültesi mezunuyum. Bir süre askeri hekimlik yaptıktan sonra istifa ederek serbest hekimlik yapmaya başladım. Diyarbakır Askeri Devlet Hastanesi’nde 5 yıl görev yaptım. Ardından Kocaeli Seka Devlet Hastanesi, İstanbul Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi ve İstanbul Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde başhekimlik yaptım. Ayrıca İstanbul İl Sağlık Müdür Yardımcılığı ve Kamu Hastaneleri Kurumu Başkan Yardımcılığı görevlerinde bulundum. İddianamede yazan, Kerem Muhammed Tokluoğlu adlı bebeğin ölümüyle ilgili açıklamayı okumak istiyorum. Gerçekleşen ölümle ilgili herhangi bir kusurum bulunmamaktadır. Başhekim olarak herkesin tek tek ne yaptığını kontrol etme imkanım olmadığını belirtmek isterim. Savcılık makamı, sözkonusu eylemlerden haberim varmış gibi bir kanaate varmış" dedi.

'Tape kayıtlarıyla değerlendirme yersiz'

Sanık Yıldız, "Ali Gedikbaşı detaylı bir gebelik tarama raporu hazırlıyordu. İkiz bebeklere ilişkin rapor Çam Sakura Hastanesi'nde bulunmaktadır. Bu durum aileye bildirilmiştir. Hastanemizde bulunan Nil Gülgen tarafından bu bebeklerle ilgili sezeryan doğum planlandı ve Ali Gedikbaşı bu doğumda yer almıştır. Her durum hakkında babaya bilgilendirme yapılmıştır. Bebekler alanında uzmanlar tarafından takip edilmiştir. Başhekim olmam, hastanede olan her alana müdahale edeceğim anlamına gelmez. Bebeklerin belgelerle sorunları ortaya konmuştur. Raporun tape kayıtlarıyla değerlendirilmesi yersizdir. Tekrar vurgulamak isterim ki Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanan raporda kusurlu olduğuma dair durum tespit edilmemiştir. Hastanemizdeki ölüm oranları çok yüksek değildi. Hastanenin yoğun bakım işletmesini onlara bıraktık diye hiçbirşeyden haberdar değiliz anlamına gelmiyordu" dedi.

'Yenidoğan yoğun bakımda kar yüzde 4 veya 5’i geçmez'

Sanık Yıldız, "İddia edilen eylemlerin tarafımızca gerçekleştirilmesi sözkonusu değildir. Devleti zarara uğratma gibi bir durum yoktur. Bununla ilgili de delil bulunmuyor. Hastanemizde hastaların tedavi süreçleri titizlikle inceleniyor. Hastanemizin her hastayı birebir takip edip, her raporu inceleyerek, hergün onlarca işlemin aynı anda yapılması nedeniyle her hasta hakkında bire bir bilgi sahibi olmamın imkanı yoktur. İşletme hastanelerde çok yaygındır. Hatta 20 yıldır özel hastanelerde uygulanmaktadır. Yenidoğan yoğun bakım ünitesinden kazanılan kazanç hastanenin toplam cirosunun yüzde 4 ve ya 5 gibi küçük bir payını oluşturmaktadır. Hastanenin bütününü riske atılması akıl ve mantıkla uyuşmamaktadır. Şahsım ve bağlı olduğum hastanenin devleti dolandırmak gibi bir amacı olamaz. Hakkımda iddianamede tek tape vardır. O da doktor İlker Gönen ile konuşmamdır. Bu konuşmada da suç unsuru yoktur. İddia edilen eylemlerin gerçekleşmesi mümkün değildir. Hile sözkonusu değildir. Başhekim olarak görev yaptığım hastanede yalnızca yenidoğan değil birçok bölüm bulunmaktadır. Başhekim olarak tedavi gören her hastaya ne ilaç kullanıldığı nasıl epikriz yazıldığını takip etmeme imkan yok" şeklinde konuştu.

'Son 5 yılda ölüm oranı oldukça düşüktür'

Sanık Yıldız, "Epikrizler günlük ve doktorlar tarafından yazılır. Bu talimatı da sürekli veririm. Tüm epikrizleri de takip etmem mümkün değildir. Danışmanlık sözleşmesini Fırat Sarı ile kendim imzaladım. Anlaşma sadece yenidoğan hizmetlerinin daha verimli ve daha kaliteli olması için yapılan anlaşmaydı. Personel sadece bizim personelimizdi. Aradığımız personel olduğunda görüş soruyorduk. Maaşların tamamını biz ödüyorduk. Hemşirelere ayrıca verilen paralar anlaşmaya dahil değildi, bu konuda da bilgim yoktu. Mahkeme Başkanı'nın 'Fırat Sarı ile yaptığınız anlaşma karşılığında ne kadar ödeme yapıyordunuz?' sorusuna cevap olarak Yıldız, "Sabit bir rakam yoktu. Cirodan yüzde 35 veriyorduk. Hastanemizde son 5 yılda yüzde 2.2’dir. Son 5 yıl içinde ölüm oranı oldukça düşüktür" dedi.