Yapay zekayla değişen dünya: İnsanlık, kastlara ayrılabilir

Yapay zeka, modern yaşamın pek çok alanında hızla dönüşümlere neden olarak insanlık tarihinin en hızlı gelişen ve yayılan teknolojilerinden biri haline geldi. Bu hızlı değişim, insanlığın geleceğini nasıl şekillendireceği konusunda büyük merak uyandırıyor. Özellikle yaşam süresini uzatabilecek, fiziksel ve bilişsel özellikleri iyileştirebilecek teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor. Ancak bu tür teknolojilere erişimin finansal güç gerektirmesi durumunda, toplumda biyolojik kast sisteminin ortaya çıkma olasılığı tartışılıyor.

Yapay zeka, fırsatlara ve bilgilere erişim konusunda eşitlik sağlama potansiyeline sahip olmasına rağmen, aynı zamanda daha önce görülmemiş düzeyde eşitsizliklere de yol açabilir. Bazı araştırmacılar, yapay zeka temelli regüle edilmemiş bilgi ve biyoteknolojilerin toplumsal eşitsizlikleri derinleştirebileceği endişesini taşıyor.

Tarihçi Yuval Noah Harari, 20. yüzyılda 'eşitlik' kavramının endüstriyel devrimle birlikte önem kazandığını belirtiyor. Endüstriyel ekonomiler, kitlelerin emeği sayesinde varlığını sürdürürken, yapay zeka otomasyonunun insan emeğinin yerini büyük ölçüde alacağı bir dünyada 'eşitlik' kavramının daha farklı değerlendirileceğini öngörüyor.

'ZENGİN VE YOKSUL ARASINDAKİ UÇURUM BÜYÜMEYE DEVAM EDİYOR'

Harari, "2100 yılına kadar zenginler gerçekten daha yetenekli, yaratıcı ve entelektüel olabilirler. Daha çok para, geliştirilmiş bir beden ve beyin satın alabilirse zengin ve yoksul arasındaki uçurum büyümeye devam eder" diyor.

Bu olumsuz senaryoların gerçekleşmesi, yapay zekanın nasıl regüle edileceği ile doğrudan bağlantılı. Üretken yapay zeka (Gen AI) olarak adlandırılan algoritmalar, eğitim ve sağlık alanlarında önemli ölçüde eşitlik sağlayabilir. Örneğin, tıbbi robotlar sayesinde kırsal bölgelerdeki sağlık hizmetleri, büyük şehirlerdeki hastanelerle aynı seviyeye getirilebilir. Aynı şekilde, eğitim alanında da yüksek ücretler ödemeden kaliteli kaynaklara erişim mümkün hale gelebilir.