İşte yazının tamamı....
Unutmamak lazım! Bazen tek başına yürümek, yanlış yola giden bir kalabalığın içinde olmaktan daha iyi ve emin olandır.
Seçime gidileceği her zaman, kömür çuvalları, yiyecek kolileri, ayakkabı ve giyecek kutularının kamyonlara yüklenip, oy avlamak için sokak sokak gezilerek tevzi edildiğini görüyoruz. Geçim sıkıntısı çeken aileler, işsizler ve yaşlılardan oy alabilmek için kapıların çalındığını da görüyoruz. Böylece siyasetin ne kadar kirlendiğini görüp, bu işe tevessül eden siyasilere lanet ediyoruz. Fakir fukaranın ihtiyacını gidermek adına, sadece seçim dönemlerine mahsus, gayrı ahlaki olan bu nevi dağıtımları yapmaya çalışan siyasi ahlaksızlara yakınlık gösterenlere, onlara kapılarını açanlara da sadece acıyoruz. Buna vesile olanları da Allah’a havale ediyoruz. İyi niyet dışında davranan bu hizmet bezirgânlarına da yuh olsun diyoruz.
Bunlardan, bu yardımları kabul edenlere de acıyoruz. Zira bunlar kaşıkla verir, verdiklerini kepçeyle geriye almaya çalışır, böylece her türlü maskaralıkları ortalıklara dökülür. Anlamadığımız husus, bunca usulsüzlüklere rağmen, insanlarımızın hâlâ bunların ikramlarına teşne olmalarıdır. İnsanların bu neviden ikramlara tenezzül ederek, evlerine almaları, ahlakın menfaat karşılığında nasıl nasırlaştığını, nasıl dumura uğradığını gösterir.
Seçimlerde oy alabilmek için kapılarımızı çalanların, seçim günleri haricinde, vatandaşı hiç aramamalarına ne denir? Yapılan ikramları sorgulamadan kabul edenlerin tavrı da ferdi vahit olarak üzülmemize vesile oluyor. Çünkü milletimizi bir nevi dilenci haline getiren bu ahlak dışı yaklaşımlardan utanmadan, sıkılmadan, bu ikramları yapan parti mensuplarının yüzüne karşı ‘hadi oradan’ diyecek, kapıları suratlarına kapatacak kimse çıkmıyor.
George Orwell’in dediği gibi: “Sizi önce bir tas çorbaya muhtaç hale getirecekler, sonra bir tas çorba vererek oyunuzu isteyecekler.” İşte siyasilerin yaptığı budur. Önce iktidar dönemlerinde insanları borca ve açlığa mahkûm etmek için her türlü siyasi hokkabazlığa başvururlar, sonra da yardım görüntüsü içinde, kurtarıcı olarak ortalıklarda sokak sokak dolaşıp, himmet gösterilerinde bulunurlar.
Bu tarz ikramlar ve düşünceler hiç etik olmadığı gibi, insani bir tavır da değildir. Milleti her gün zamlarla, vergilerle bunaltan, alım gücünü azaltan siyasilerin hiçbir ikramına tenezzül etmemek gerekir. Bunların yaptığı, siyasi sömürüdür. İnsan şeref ve haysiyetine değer vermemektir.
Her gün ekmeğe, simide, sebzeye, meyveye, süt ürünlerine, hayvani gıdalara bıktırıcı zamlar yapanların, sadece seçim zamanlarında ikram sever postuna girmeleri, son derece çirkin ve aşağılayıcı bir tarzdır. Gecekondularda yaşayan insanları sadece seçimlerde hatırlamaya kalkışmak, ahlaksızlığın dik alasıdır.
Milleti ekonomik çıkmaza sokanların kısmı azamisinin köşklerde, konaklarda, villalarda, pahalı, lüks apartman dairelerinde yaşadıkları cümlenin malumudur. Eskilerin dediği gibi: “Kimi yer kimi bakar, kıyamet ondan kopar.” Milletle dalga geçercesine koli dağıtmaktan, kömür çuvalı taşıtmaktan vazgeçin, milleti istismara kalkışmayın, milletle alay etmeyin. Yardım alanlar! Hakk’ın gidereceği bir ihtiyacın için, başkasına dilekte bulunma. O’nun senin için vermediğini, başkası nasıl verebilir? Çünkü kendi ihtiyacını gidermekten aciz olan, başkasınınkine nasıl güç yetirebilir, cai sualdir. Unutmamak gerekir ki rızkın kefili sadece Allah’tır, kul değildir.
Hemen belirtelim ki, en ileri ve keskin himmetler bile, kaderleri çevreleyen surları asla delemez. Onun için her işte Hakk’a teslim olmak lazım. Devamlı başkalarına acıyıp, durmak, aldanmaktan ibarettir. Bunu da asla unutmamak gerekir. Ayrıca, Allah’ın insanı kulluğa ehil sayması, inanan insanlar için ödül olarak yeter. Başkasının ikramına değil, Hakk’ın ihsanına layık olmaya bakmak, yanlış yola gitmeden, reyi de ona göre kullanmak gerekir.
Rahman ve Rahim,
Kadir ve Muktedir,
Gaffar ve Settar olan Allah’a emanet olunuz.
“Ya Rabbi bu haftayı bize hayırlı ve bereketli kıl. Hayırlara yakın, şerlere uzak eyle.”
Selam doğru yola uyanlara olsun. (Taha/47). Cağaloğlu – 19.02.2024