Hayatı

Yûsuf Has Hâcib (Yûsuf Ulug Hâcib) hakkında elimizdeki kaynaklar ölçüsünde yeterli malumata ulaşamıyoruz. Kutadgu Bilig’e sonradan ilave edilen mukaddimelerden anlaşıldığına göre Balasagun (Kuz-Ordu)’da dünyaya gelmiştir. Reşit Rahmeti Arat’a göre, Yûsuf Has Hâcib, adı geçen eseri yazmaya başladığında ellili yaşlarda olduğundan ve eseri de 462/1069-70 yılında bitirdiğinden 410/1019 yılında doğmuş olmalıdır. Mustafa Kaçalin’e göre, Müslüman Türklerin edebiyatının bilinen ilk şairi ve mütefekkiri Yûsuf Has Hâcib’in tek eseri, hem Türk dili ve edebiyatı hem de Türk kültürü için çok mühim bir yere sahip olan, ilk Türk siyasetnâmesi durumundaki Kutadgu Bilig’tir. Yûsuf Has Hâcib evvela Balasgun’da yazmaya başladığı eserini daha sonra Kâşgar’a giderek orada tamamlamış ve 462/1069-70 yılında dönemin hükümdarının oğlu Tamgaç Uluğ Buğra Han’a sunmuştur. Bu sebeple yetişmesinde, hayatının belli bir dönemini geçirdiği ve devrin önemli kültür merkezlerinden olan Kâşgar’ın da mühim bir yerinin olduğu düşünülmektedir. Yûsuf Has Hâcib ilim, fazilet ve takva sahibi bir zat olduğu için halk içinde de çok itibar ve hürmet görmüştür. Kutadgu Bilig’e bakarak müellifin Arapça ve Farsça bildiğini, aynı zamanda dinî ve dünyevî ilimlere vakıf bir âlim ve aynı zamanda iyi bir şair olduğunu anlayabiliriz. Yûsuf Has Hâcib’in hayatının çeşitli evreleri gibi vefatı hakkında da şimdilik bir malumata sahip değiliz.             

Öğretisi

Yûsuf Has Hâcib, insanlara her iki dünyada saadete ulaşmaları amacıyla takip edecekleri yolu göstermek için “mesut olma bilgisi” manasına gelen Kutadgu Bilig isimli eseri kaleme almıştır. Eser mesnevi tarzında yazılmış ve 6645 beyitten oluşmaktadır. Müellif, eserinde insan hayatının anlamının peşinden gitmektedir. İnsanın toplum ve devlet içindeki görevlerini belirlemekte; birey, toplum ve devlet hayatının ideal düzeninde nelere ihtiyaç duyulduğunu, bunların nasıl kazanılacağını ve nasıl kullanılacağını sanatkârane bir biçimde ele almaktadır.

Yûsuf Has Hâcib, zaman ve mekân itibarıyla İslam’ın yeni yeni yerleşmeye başladığı, özellikle Burkancı Uygur etkisinin devam ettiği bir çevrede yetişmiş şahsiyetlerdendir. Hatta Saadet Çağatay’a göre eserin içerisinde bir karakter olarak yer alan Odgurmış, Budizmi, daha doğrusu Burkancı Uygur çevreyi temsil etmektedir. Bu da bize gösteriyor ki Yûsuf Has Hâcib ve telif etmiş olduğu eseri Kutadgu Bilig, İslam’dan önce bölgenin hem siyasî hem kültürel hâkimi konumundaki Burkancı Uygurların etkisini taşımaktadır.

III/IX. asır itibariyle genellikle Fars asıllı Müslümanların, hâkim unsur olan Arapların tahkir ve istihza içeren tutumları ve bunun siyasi anlamda yüksek mercilerde de karşılık bulması karşısında, meşruiyetini İslam öncesi “şanlı” tarihlerine dayandırdıkları kültürel kimliklerini güçlü bir şekilde dile getirdikleri görülmektedir. Tarihe, Şuûbiyye Hareketi olarak geçen bu kitlesel hadisenin İslam topraklarında, hususen doğu bölgelerinde, kültür ve düşünce tarihi açısından birçok mühim sonucu olmuştur. Bunlardan birisi de Lengüistik Şuûbiyye adı verilen akımdır. Kabaca tarif etmek gerekirse Şuûbiyye Hareketi’nin neticesinde gayr-ı Arap unsurlarda toplumsal hafızanın yahut kolektif bilincin uyanması sonucu kültürel ve ilmî faaliyetlerin ana dilleriyle telif edilmiş eserler vasıtasıyla aktarılması fikrine istinad et(tiril)en bu akım çerçevesinde Kur’an-ı Kerim’in aynı ilim ve kültür havzasına mensup çevrelerce evvela Farsça’ya, saniyen Karahanlı Türkçesi’ne satır altı olarak tercüme edildiği malumdur. İlaveten daha çok Farsça’da karşılık bulan telif faaliyetlerinin de bu cereyanın neticesi olarak addetmek gerekmektedir. Bu hususta, Türkçe’de ise Divanu lügati’t-Türk ve Kutadgu Bilig gibi daha ender örneklere rastlanmaktadır. Öyle anlaşılıyor ki mezkûr ilmî ve fikrî cereyan XII. asra kadar varlığını sürdürmüştür. Zira Zemahşeri’nin el-Mufassal adlı eserinin mukaddimesinde, bu akıma karşı şiddetli bir kaşı çıkışın açıkça ifade edildiği müşahade edilmektedir. Dolayısıyla daha yukarıda zikredilen Lengüistik Şuûbiyye hareketinin cereyan ettiği havzaya mensup bulunan Yûsuf Has Hâcib’in de devrinin fikrî ve ilmî ortamına bigâne kalmayıp bu cereyanlardan etkilendiği rahatlıkla söylenebilir.

Ahlak ve Siyaset Düşüncesi

Yûsuf Has Hâcib’in siyaset düşüncesi, İslam öncesi ve sonrası Türk siyaset telakkisi yanında muhtemeldir ki Soğdlar kanalıyla Uygurlara tesir eden İran geleneği ile Fârâbî’nin kadim felsefeye dayanan fikirlerinden etkilenmiştir. Kendisinin, devrin devlet anlayışını temsil eden ve Eski Türkler’den tevarüs edilen, İran siyaset anlayışı ile muhkemleşen “velâyet-i pederâne” telakkisine de uygun bir düşünce yapısına sahip olduğu söylenebilir.        

Öne Çıkan Eserleri

  • Kutadgu Bilig: TDK, Ankara 1942 (tıpkıbasım); TDK, Ankara 1943 (tıpkıbasım); haz. Reşit Rahmeti Arat, TDK, Ankara 1947 (metin); haz. Reşit Rahmeti Arat, TDK, Ankara 1959 (çeviri); haz. Reşit Rahmeti Arat, Ankara, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü, 1979 (indeks).

Kaynak: İslam Düşünce Atlası
Dijital Yapım: MÜSİDER ve TV5 Televizyonu