Hayatı

Gelibolu’da dünyaya gelmiştir. Kaynaklar, Bîcân (cansız) lakâbını riyâzetinin fazlalığı sebebiyle aldığını ifade ederler. Ağabeyi Yazıcızâde Muhammed Efendi gibi ilk tahsilini babası Yazıcı Sâlih’ten aldığı anlaşılmaktadır.

Eserlerinde kullandığı kaynaklardan, Arapçaya vukûfiyetinden, kendi zamanına kadar olan İslâm düşüncesi geleneğine hakimiyetinden iyi bir eğitim aldığı anlaşılmaktadır. Özellikle Envâru’l-Âşıkîn adlı eserindeki veriler Ahmed-i Bîcân’ın Edirne Şah Melek Medresesi’nde Haydâr-ıHerevî’den ders okuduğuna işaret etmektedir.  Yıldırım Bâyezîd, Musa Çelebi, Mehmed Çelebi ve II. Murad devrinde yaşamış olan Amasyalı Şah Melek Paşa tarafından binâ edilmiş olan bu medrese XVI. asrın sonuna kadar yirmili bir medrese hüviyetindedir.  Bu medrese bir ihtisâs medresesi olup fıkıh, fıkıh usûlü, hilaf ve cedel ilmi okuyacaklara, Müslümanlara dört mezhebin farklarını anlatıp izah edecek olan alimlere ve fakihlere vakfedilmişti.

Ahmed-i Bîcân daha çok Envâru’l-Âşıkîn isimli eseri ile meşhûr olmuştur. Eser; Osmanlı toplumunun her kesiminde sevilen ve okunan hatta ezberlenen kitapların beş tanesinden birisi olarak görülen, evrâd gibi okunan, merğûb bir kitap olma özelliğini taşımaktadır.  Erdel Hükümdârı Gábor Bethlen’in tercümanı ve kâtibi tarafından 1624 tarihinde Macarcaya tercüme edilmiştir.  Kitabın kısa süre içerisinde Osmanlı’nın mühim kütüphanelerine dâhil olmuş olduğu bilinmektedir. Bunun en bâriz delillerinden birisi II. Beyazid (1481-1512) devrinde kurulan kütüphaneler arasında koleksiyonun özelliği ve zenginliği bakımından en ilgi çekici kütüphane olarak tavsîf edilen ve aynı zamanda padişahın da kıssahânlarından olan Mevlânâ Kıssahan Hacı Muslihiddin Mustafa b. Cüneyd’in Kandıra’nın Çavlu Hacı köyünde yaptırdığı iki mescidde kurduğu kütüphanede Envâru’l-âşıkîn’in de yer almasıdır. Bu eser ağabeyi Yazıcızâde Muhammed Efendi’nin Megâribü’z-Zamân adlı eserinin tercümesi olarak tavsîf edilmiştir.

Envâru’l-âşıkîn, Megârib’in muhtevâsında yer alan kelâmî, irfânî ve nazârî meselelerden, tartışmalardan, tenkîdlerden ve detaylardan tecrîd edilerek sadece ulemâya ya da sûfîlere değil bütün halka hitap edebilecek bir bir metne “döndürülmüş” gibidir. Eser, tercümesi olduğu Megârib ile aynı konu başlıklarını taşımaktadır. Lâkin muhtevâda farklılıklar vardır.

Ahmed-i Bîcân, Yazıcızâde Muhammed Efendi’nin el-Müntehâ isimli eserini Müntehâ adı ile Türkçeye tercüme etmiştir. Kaynak metnin yer yer değiştirilmesi, anlaşılmasının kolaylaştırılması ve üzerine eklemeler yapılması suretinde yapılan bu çevirinin nihayete erdiriliş tarihi 1453’tür. Bu eserin içinde, Türkçe bir Fusûs şerhinin hâricinde ayrıca müstakil ve özet birer Istılâhât-ı Sûfiyye ve Menâzilü’s-Sâirîn tercümesi de mevcuttur. Ahmed-i Bîcân’ın 1465 tarihli ayrı bir Müntehâ isimli eseri vardır ki 1453 tarihli aynı isimli eserle karıştırılmıştır. Halbuki bu eser tercüme değil teliftir. Ahmed-i Bicân bu eserinde, âlemin evvelinden âhirine kadar ulemânın esrârı ve urefânın envârı nâmına ne varsa teşri’, tahkîk ve te’vîl üzerine bir araya getirdiğini ifade ederek kitabı telif usulünü de izah etmektedir. Teşri’ ifadesi ile fıkhı, tahkik ile tasavvufu, te’vil ile ise Kur’ân tefsirini kastettiği eserin muhtevasından anlaşılmaktadır. Eserin bir özelliği de şudur ki müellifin de belirttiği üzere Yazıcızâde Muhammed Efendi kendisine “Bir tefsir düzesün” demiş ve bunun üzerine Ahmed-i Bîcân on dokuz sûreyi meallerini de vermek sureti ile hem te’vîlî hem de işarî olarak tefsir etmiştir. Bu metin klasik dönem Osmanlı tefsir ve Türkçe meal literatürü açısından çok mühim veriler taşımaktadır.

Ahmed-i Bîcân, ağabeyi Muhammed Efendi gibi Hacı Bayrâm-ı Velî’nin halifesidir. Eserlerinde Hacı Bayrâm’a olan bağlılık ve hürmetinin izleri sürülebilir.  Envâru’l-âşıkîn adlı eserinde: “İmdi sırruma şöyle zâhir oldı ki sultânü’l-meşâyih ve berzahu’l-berâzih, kutbu’l-muhakkikîn ve ekmelü’l-mukarrabîn, mürşidü’l-enâm el-Hâcı Bayrâm kaddesallâhü sirrahü’l-azîz beni sâhib-i sırr kıldı.” cümleleri ile Hacı Bayrâm- Velî’yi över.

Ahmed-i Bîcân’ın Müntehâ adlı iki Fusûs şerhi yazdığı bilinmektedir.  Bu şerhlerden 853/1453 tarihli olanda Hacı Bayrâm’dan “İmdi dervîş Bîcân’ın şeyhi Hacı Bayrâm’dır.”  ve “Benim şeyhim ki Hâcı Bayrâm’dır. (Rahmetullâhi aleyh) ve cemî‘-i ehl-i îmânı ve ihvânımı ve ahbâbımı ve aslımı onun katında mukarreb eyle ve Adn uçmağında vatan ver.”  şeklinde zikretmektedir. Bahsedilen Fusûs şerhlerinden 870/1465 tarihli olanda ise Hacı Bâyrâm şu şekilde geçer: “Ol çeşme-i ravza-i rızâ, ol nokta-i ka‘be-i recâ, ol muhibb-i gulâm Şeyh Hacı Bayrâm.”  Yine Ahmed-i Bîcân Acâibü’l-Mahlûkat adlı eserinde; “Şeyh Hacı-Bayrâm’ın â‘lî himmetinde istiâ‘ne idüp bu acâibü’l-mahlûkâtı Türkîye tercüme idüp bir yere cem eyledüm.”

Bu bilgilere ilâve olarak Ahmed-i Bîcân’ın 853/1453 tarihli Müntehâ’sında kendisini Bayramiyye silsilesine dâhil ederek bu silsileyi aktarması hem Bayramiyye tarikatı tarihi açısından hem de Ahmed-i Bîcân’ın hilâfetinin tevsiki açısından mühimdir. Yazıcızâde Ahmed-i Bîcân yerine herhangi halîfe bırakmamıştır. Vefât tarihi bilinmemekle beraber son eseri olan Şemsiyye’nin tamamlanma tarihi olan 870/1466 tarihinden sonra vefât etmiş olduğu elimizdeki şu an için nihâî bilgidir.

Öğretisi

Ahmed-i Bîcân Anadolu coğrafyasındaki ilk Türkçe Fusûs şerhi hüviyetinde olan 1453 tarihli Müntehâ isimli eserin sâhibidir. Her ne kadar eser, ağabeyi Muhammed Efendi’nin aynı adlı eserinin tercümesi olarak bilinmiş ve müellif de bunu ikrâr etmiş olsa da bu eser telif-tercüme katagorisinde ele alınacak bir eserdir.  Muhammed Efendi’nin eserinde yer almayan Lût, Lokman ve Hâlid fasslarını esere dahil edilmiştir.  Metnin içerisine sirayet ettirilen ilâvelerin yanı sıra kaynak metinde olmayan bazı bölümlerde hedef metne eklenmiştir. Bu bölümlerden başlıcaları: “Fasl fî ıstılâhâtı’s-sûfiyye”, “Fasl fî menâzili’s-sâirîn” ve “Fasl fî tezkiretü’l-evliyâ” bölümleridir. Kanaatimizce eseri orijinal kılan bölümler bunlardır. Kâşânî’nin aynı adlı eserinden tercüme edilen bu kısımda Kâşânî’nin eserine dercettiği 511 ıstılâhtan 117’si dahil edilmiştir. Bu da eserin %22,9’una tekâbül etmektedir.  Küllî olarak tercüme edilen kısım sadece “ba” harfinin altında sıralanan ıstılâhâttır. “Ayn” harfinde bulunan 127 ıstılâhın ise sadece 7’si tercüme edilmiştir.  Aynı suâl tezkire tercümesi için de cârîdir. Eserde 24 adet sûfî biyografisi ilâve ve çıkarmalarla tercüme edilmiştir. Bu noktada dikkate şâyân diğer bir husus da söz konusu bölümün, Ahmed-i Bîcân’ın, kendisinin ve ağabeyinin şeyhi olan Hacı Bayrâm-ı Velî’nin (ö. 833/1430) silsilesini ihtivâ etmesidir.  Eserde yer alan sûfîlerin adlarının şiir dilinde takdimi de bölüme edebî bir değer katmaktadır.

Ahmed Bîcân, 1465 tarihli Müntehâ’sında klasik dönem Osmanlı’sının sûfî Kur’ân yorumcusu olarak karşımıza çıkar.  Eserinde işarî olarak şu sûreli tefsir etmiştir. Yâsîn, Fetih, Rahmân, Vâkıa, Mülk, Duhâ, İnşirâh, Tîn, Alak, Beyyine, Zilzâl, Âdiyât, Kâria, Tekâsür, Hümeze, Fîl, İhlâs, Felâk, Nâs.

Aynı isimli ilk eserinde Yazıcızâde Muhammed Efendi gibi İbnü’l-Arabî düşüncesinin tartışmalı konularını te’vîl eden Ahmed-i Bîcân bu eserinde Firavun’un imanı, Cehennem azabının ebediliği gibi tartışmalı konulara girmemiştir.

Ahmed-i Bîcân’ın bütün eserleri göz önünde bulundurulduğunda şu sonuca ulaşılabilir. Müellif eserlerinde Ekberî anlayışı halk muhayyilesine uygun bir dilde kaleme almış ve bu eserler neticesinde İbnü’l-Arabî çizgisinin kozmogonik, kozmolojik ve eskatolojik yorumlarını yer yer tadil ve tashih ederek halkın anlayışına sunmuş ve bu neşvenin halk arasında yayılmasına katkıda bulunmuştur. Ahmed-i Bîcân, klasik dönem Osmanlı’sının önemli bir düşünürü, müellifi, muhakkik sûfîsi ve mütercimidir.

Öne Çıkan Eserleri

  • Envâru’l- Âşıkîn.

  • Acâibü’l-Mahlûkât: yay. haz. Mustafa Erkan, Akademi Titiz Yayınları, İstanbul 2016.

  • Müntehâ: haz. Ayşe Beyazıt, İnsan Yayınları, İstanbul 2011.

  • Müntehâ: Milli Ktp., nr. 06 Mil Yz A 3271; Süleymaniye Ktp., Yazma Bağışlar, nr. 7585, Hacı Mahmud Efendi, nr. 1657.

  • Şemsiyye: Topkapı Sarayı Ktp., TSMK R. 1751.

  • Cevâhirnâme: Serdal Kara, “Farklı Nüshalar Işığında Ahmed-i Bîcân’ın Manzum Cevâhir-nâmesi’nin Tenkitli Metni”, A.Ü Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi (TAED), sy. 56 (2016), s. 1105-1124. 

Kaynak: İslam Düşünce Atlası
Dijital Yapım: MÜSİDER ve TV5 Televizyonu