Hayatı
Matematikçi, astronom, optikçi ve mekanikçi Takiyüddin Ebû Bekir Muhammed b. Zeynüddin Maruf, el-Dimeşkî, el-Hanefî (Takiyüddin er-Râsıd), İstanbul Rasathânesi'nin kurucusu ve yöneticisidir. Rasathâne için çeşitli rasad aletleri yaptı, ilk kez otomatik-mekanik saate astronomik gözlemlerinde yer verdi. Ondalık kesirler aritmetiğini geliştirdi ve zîc hesaplarında ondalık kesirleri ilk defa olarak kullandı.
Takiyüddin, içerisinde yaşadığı paradigma gereği önce temel dini ilimleri ve Arapça okudu. Sonra başta babası Maruf Efendi olmak üzere Dimeşk ve Mısır'daki çeşitli âlimlerden nakli ve akli bilimleri tahsil etti. Takiyüddin'in matematik sahasındaki hocası Sihâbuddin el-Gazzî, astronomi sahasındaki hocasının ise Muhammed b. Ebi’l-Feth es-Sûfî olması muhtemeldir. Takiyüddin'in bizzat kendisi çeşitli eserlerinin önsözünde, tahsili esnasında riyazi ilimlere özel bir ilgi gösterdiğini ifade eder.
Takiyüddin tahsilini tamamladıktan sonra, kısa bir müddet Dimeşk'teki medreselerde müderrislik yaptı. 1550 yılı civarında babası Maruf Efendi'yle birlikte İstanbul'a geldi. Burada Çivizâde, Ebussuûd, Kutbüddinzâde Mehmed ve Saçlı Emir gibi âlimlerin meclislerine devam ederek onlardan faydalandı. Daha sonra Mısır'a döndü (1555 civ.) ve Kahire'de Şayhûniyye ve Surgatmişiyye medreselerinde müderrislik yaptı. Kısa bir müddet için yeniden İstanbul'a geldi. Semiz Ali Paşa'nın sadrazamlığı zamanında Edirnekapı Medresesi'nde müderrislik yaptı. Bu süre zarfında Ali Paşa'nın özel kütüphanesinden ve saat koleksiyonundan faydalandı. Ailesinin Mısır'da oluşu ve Ali Paşa'nın da Mısır'a vali tayin edilmesi üzerine tekrar Kahire'ye döndü. Mısır'da müderrislik ve kadılık görevlerinde bulundu. Sultan II. Selim zamanında Çivizâde ve onu takiben Nishancızâde Mısır kadısı olunca, onlara kadılıkta vekalet etti. Nişancızâde'den sonra, Kazasker Abdulkerim Efendi, Mısır kadılığına tayin edildi. Abdulkerim Efendi ve babası Kutbuddin, Takiyüddin'i matematik ve astronomiyle uğraşmaya teşvik etti. Kutbüddin çeşitli rasad aletleri ve dedesi Ali Kuşçu, Cemşid el-Kaşi ve Bursalı Kadizâde'nin matematik ve astronomiyle ilgili eserlerini temin edip Takiyüddin'e verdi; ayrıca onun astronomi çalışmalarına yardımcı oldu. Takiyüddin bundan sonra devamlı matematik ve astronomiyle uğraştı. Tinnin'de kadı iken yirmibeş metre derinliğinde bir kuyuya yerleştirdiği astronomi aletleriyle rasadlarda bulundu.
Takiyüddin 1570 yılında yeniden İstanbul'a geldi. Müneccimbaşı Mustafa Çelebi'nin (Mustafa b. Ali el-Muvakkit) 1571 yılında ölümü üzerine Sultan II. Selim tarafından müneccimbaşı tayin edildi. Bu arada Hoca Sadeddin Efendi'yle dostluk kurdu ve onun himayesini gördü. 1574 yılında Tophane sırtlarında bir binada veya Galata Kulesi’nde rasad çalışmalarında bulundu. Bu çalışması Sultan III. Murad'ın hocası Hoca Sadeddin ve Sadrazam Sokullu Mehmed Paşa'nın dikkatlerini çekti. 1579 yılı başlarında büyük bir rasathâne kurulmasına karar verildi. Sultan III. Murad'ın bir fermanıyla, İstanbul'da Tophane sırtlarında ve bugünkü Fransız Sarayı'nın bulunduğu yerde bir rasathâne inşasına başlandı. Astronomi sahasındaki önemli kitaplar ve aletler bu rasathânede toplandı. Alat el-Rasadiyye li Zîc-i Şehinşâhiyye adıyla Takiyüddin'in maiyyetindeki âlimlerden birisi tarafından yazılan risalede (İstanbul Ünivesritesi, TY, nr. 1993) ve Alâeddin Mansur Şîrâzî'nin Şehinşahnâme adlı eserinde (İstanbul Ünivesritesi, TY, nr. 1404) rasathânede çalışan âlimlerin ve rasadlarda kullanılan aletlerin resimleri verilmektedir. Fakat rasathane binasının yeri ve şekli hakkında herhangi kesin bir bilgiye sahip değiliz. Rasathâne binasından başka Takiyüddin tarafından kullanılan "çah-ı rasad" denilen bir kuyudan da bahsedilmektedir.
Takiyüddin rasad çalışmalarına Mısır'da iken başladı, bu esnada astronomi sahasında bazı eserler kaleme aldı. Bu çalışmalar sırasında Zîc-i Uluğ Bey'deki bazı eksik kısımları tesbit etti ve yeni bir zîc hazırlamaya karar verdi. İstanbul Rasathânesi'nin (Dâru’l-Rasadi’l-Cedid) tesisiyle bu çalışmaları tamamlama imkân doğdu. Ancak, siyasî nedenler ve Takiyüddin'in yanlış astrolojik yorumları dolayısıyla bu rasathâne uzun ömürlü olmadı; bizzat devlet tarafından 22 Ocak 1580 tarihinde yıkıldı; böylece Takiyüddin'in astronomi gözlemleri yarım kaldı.
Bu olayın ardından köşesine çekilen Takiyüddin, 5 sene sonra 993/1585’te İstanbul’da vefat etti.
Öğretisi
Takiyüddin, tıb ve zooloji sahasında birer, fizik-mekanik sahasında üç, matematik sahasında beş, astronomi sahasında yirmi eser telif etti, ayrıca cisimlerin özgül ağırlıkları ile Archimedes'in hidrostatik tecrübeleri konusunda da Risâle fî Amel el-Mîzân el-Tabiî adlı bir risale yazdı (İskenderiye, Belediye, Mecâmi, nr. 3762). Bütün eserleri Arapça'dır. Astronomi sahasında, ayrıca Takiyüddin'le ilgisi olan beşi Türkçe, ikisi Arapça ve birisi Farsça olmak üzere sekiz eser mevcuttur.
Takiyüddin, tıb alanında müfredat ilaçları alfabetik olarak incelediği Tercuman el-Etibba ve Lisan el-Elibba, zooloji alanında ise el-Mesabih el-Muzhire fi İlm el-Bezdere isimli eserleri kaleme aldı. Ancak bu eserler henüz incelenmemiştir. Takiyüddin, mekanik-otomatik saatleri İslâm ve Osmanlı dünyasında ilk olarak ele alan el-Kevakib el-Durriyye fi Vad el-Benkamat el-Devriyye adlı eserini 1559 yılında Nablus'da telif etti. Eserin önsözünde, Semiz Ali Paşa'nın özel kütüphanesinden ve hizanesinde bulunan Avrupa'dan gelme mekanik saatlerden faydalandığını belirtir. Takiyüddin eserinde mekanik saatlerden, bunların çeşitlerinden ve şekillerinden bahseder ve her türlü saati ele alıp geometrik-mekanik açıdan inceler (nşr. Sevim Tekeli, Ankara 1966). Mekanik sahasındaki ikinci eseri, 26 yaşında kaleme aldığı el-Turuk el-Seniyye fi el-Alat el-Ruhaniyye adını taşır. Takiyüddin bu eserde 'ilm el-hiyel' denilen ve klasik İslam medeniyetinde Benu Musa ile Ebu el-İzz el-Cezerî'nin incelediği mekanik aletlerin geometri-mekanik yapılarını ele alır (nşr. Ahmed Yusuf al-Hasan, Haleb 1976). Fizik-optik sahasında Takiyüddin, Euclides, İbn el-Heysem ve Kemaluddin el-Farisî'nin konu ile ilgili eserlerini inceleyerek Nevru Hadikat el-Ebsar ve Nuru Hakikat el-Enzar adlı eserini telif etti. Bu eserinde, ışığın mahiyeti, yayılımı ve kırılması gibi konuları ele aldı, ışığın küresel yayılımı üzerinde durdu, ayrıca renk ile ışık arasındaki ilişkileri inceledi. Takiyüddin'in eserinde dikkati çeken noktalardan birisi de dürbünden ve kullanımından bahsetmesidir.
Matematik sahasında Takiyüddin Thedosius'un Uker (Küreler) adlı eserinin Arapça tercümesini tahrir etti. Üçgenin kenarları ile açıları arasındaki ilişkiyle ilgili bir soruya verdiği cevabı ihtiva eden küçük bir risale kaleme aldı. Cebir sahasında Kitab el-Niseb el-Muteşakile fi'l-Cebr ve el-Mukabele adlı bir risale telif etti. Cemşîd el-Kâşî'nin el-Risale el-Muhitiyye'si üzerine yaptığı çalışmada ise el-Kâşî'nin ondalık sayılarla işlem yaptığı ve bir çemberde çevre-çap ilişkisini araştırdığı fikirleri tartıştı (Kandilli Rasathanesi, nr. 208/8). Takiyüddin, hisab-i hindi, hisab-i sittini, ve diğer bazı matematik sorunları ihtiva eden Buğyet el-Tullab min İlm el-Hisab adlı bir el kitabı hazırladı (Süleymaniye Kütüphanesi, Carullah, nr. 1454). Bu eserin ikinci makalesinin dokuzuncu babında el-Kâşî'yi takip ederek ondalık kesirlerin aritmetiğini hem teorik hem de pratik çerçevede geliştirdi. Takiyüddin ayrıca, Osmanlılar'da daha önce Abdurrahman Bistamî ve Molla Lütfî'nin ele aldığı ünlü Delos problemini (bir küpün iki katına çıkarılması) yeniden ele aldı ve bu problemin üç çözüm yolu üzerinde durdu.
Takiyüddin'in İslâm ve Osmanlı astronomi tarihindeki en önemli başarısı İstanbul Rasathânesi'ni kurması ve buradaki faaliyetleridir. Rasathânede inşa ettiği eski aletler ile bizzat kendisinin icad ettiği yeni aletler; otomatik-mekanik saati astronomik gözlemlerde kullanması bu faaliyetlerin başlıcalarıdır. Öte yandan daha önce el-Uklidisî, Samav'al, el-Kâşî ve kendisi tarafından geliştirlen ondalık kesirleri trigonometriye ve astronomiye uygulaması, buna uygun sinüs ve tanjant tabloları ile zîcler hazırlaması onun astronomi ile matematiğe yaptığı en önemli katkılar arasında yer alır.
Takiyüddin'in astronomi sahasındaki ilk önemli eseri Sidret Munteha el-Efkar fi Melekut el-Felek el-Devvar (el-Zîc el-Şehinşâhî) adını taşır. Eser, Zîc-i Uluğ Bey'in tashihi ve ikmali için, Mısır ve İstanbul'daki gözlemlerinin sonuçlarına göre hazırlandı. Eserin ilk kırk sahifesinde trigonometrik hesabı incelenir. Sonra astoronomik saatler, gök dairelerinin vb. konuları ele alınır. Daha sonra rasat aletlerinin ve rasat usullerinin tarifi, ay ve güneş hareketlerinin rasatları ile altmışlık tabana göre hesap edilmiş sinüs ve diğer trigonometrik fonksiyonların incelenmesi gelir. Hatime bulunmadığına göre eserin henüz tamamlanmadığı söylenebilir (Kandilli Rasathanesi, nr. 208). Takiyüddin eserde, açıların ölçülmesinde kirişleri değil, İslâm astronomi geleneğine uyarak sinüs, kosinüs, tanjant ve kotanjat gibi trigonometrik fonksiyonları kullandı. Diğer taraftan, Uluğ Bey'den esinlenerek, Cemşîd el-Kâşî'nin üçüncü dereceden bir denklem şekline soktuğu Sinüs 1º'nin değerini tesbit için farklı bir yöntem geliştirdi ve bu değeri tam olarak bulmaya çalıştı. Ayrıca güneş parametrelerinin hesabında yeni bir yöntem olan ve Avrupa'da Kopernicus ile Tycho Brahe'nin haberdar oldukları, "üç gözlem noktası" yöntemini uyguladı; sabit yıldızların enlem ve boylamlarının hesaplanmasında ise Ay'ın aracı olarak kullanılmasını terk etti ve Venüs'ü ve ekliptiğe yakın el-Deberan ve Spica Virginis'i kullanarak farklı bir hesaplama usulü geliştirdi. Hesaplamalarının neticesinde güneşin eksantrisitesini 2º 0' ve apojenin yıllık hareketini 63'' buldu. Takiyüddin'in bu değerleri, bugün bilinen değerlerle karşılaştırıldığında Kopernicus ve Brahe'nin değerlerinden daha dakiktir. Bu Takiyüddin'in hem rasad hem de hesap yönteminin dakikliği hakkında açık bir fikir verir.
Takiyüddin'in astoronomi sahasında ikinci önemli eseri bir zîc olan Ceridet el-Durer ve Haridet el-Fiker adını taşır (Kandilli Rasathanesi, nr. 183). Takiyüddin bu eserinde ilk defa ondalık kesirleri trigonometriye ve trigonometrik fonksiyonlara uyguladı, sinüs-kosinüs ve tanjant-kotanjat tabloları hazırladı. Ayrıca bu zîcde Teshilu Zîc el-Aşariyye el-Şehinşâhiyye adlı diğer zîcinde (Public Library of Bankipor nr. 2466) olduğu gibi, yay ve açıların derece aksamını ondalık kesirlerle ifade etti ve hesaplamalarını da buna uygun olarak yaptı. Ayrıca yine bu zîcte sabit yıldızlar tablosu dışında tüm astronomik tabloları ondalık kesirlerle hazırladı.
Takiyüddin'in yukarıda zikredilen üç önemli astronomi eserinin yanında, ikinci derecede öneme haiz ve astronominin çeşitli konularına ait başka eserleri mevcuttur. Bunlardan birisi el-Dustur el-Racih li Kavaid el-Tastih, kürelerin düzlem haline getirilmesini konu alır ve kısmen geometri ile ilgilidir (Kandilli Rasathânesi nr. 208/3). Diğer bir eseri Reyhanet el-Ruh fi Resm el-Saât ala el-Mustava el-Sutuh adını taşır ve mermer yüzeyler üzerine çizilen güneş saatlerinden ve bunların özelliklerinden bahseder (Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 2033). Eseri öğrencisi Sirâceddin Ömer b. Muhammed al-Fariskurî (ö. 1610) tarafından Nefh el-Fuyuh bi Şerh Reyhanet el-Ruh adıyla şerhetti; bu şerh de XI/XVII. asrın başlarında adı bilinmeyen birisi tarafından Türkçe'ye tercüme edildi.
Takiyüddin, kısaca, Kahire-Şam ve Semerkand matematik-astronomi geleneklerini şahsında birleştirdi ve çalışmalarıyla Semerkand matematik-astronomi okulunun eksik bıraktığı hususları tamamlamaya çalıştı. Ali Kuşçu'nun Osmanlı ilim zihniyetine yerleştirdiği tavrı takip eden Takiyüddin ilmi çalışmalarında, özellikle matematik ve astronomi araştırmalarında Aristotelesçi fizik ve metafizik ilkelere yer vermeyerek saf riyazi bir yönelim takip etti. Bundan dolayı matematiksel, özellikle aritmetiksel hesabı öne çıkarttı; bu da onu ondalık kesir hesabını geliştirmeye ve astronomik hesaplarında uygulamaya yöneltti.
Öne Çıkan Eserleri
-
Cerîdetü’d-Dürer ve Harîdetü’l-Fiker: Kandilli, nr. 183, 184.
-
el-Kevâkibü’d-Dürriyye fî Vaz’i’l-Benkâmât ed-Devriyye: nşr. Ahmed Yûsuf el-Hasan, Haleb 1976.
-
Reyhânetu’r-Rûh fî Resmi’s-Sâ’ât alâ Müsteva’s-Sutûh: Kandilli, nr. 132; Esad Efendi, nr. 2033.
-
Risâle fî Teahhuri Gurûbi’ş-Şems: Kandilli, nr. 147, 140/3.
-
Sidretu Münteha’l-Efkâr fî Melekûti’l-Feleki’d-Devvâr (ez-Zîcü’ş-Şehinşâhî): Kandilli, nr. 208/1; Nuruosmaniye, nr. 2930.
-
Buğyetü’t-Tullâb min İlmi’l-Hisâb: Carullah-1454; Zeytinoğlu, nr. 1709(303)/1.
-
Nevru Hadîkati’l-Ebsâr ve Nûru Hakîkati’l-Enzâr: haz. Hüseyin Gazi Topdemir, Kültür Bakanlığı, Ankara 1999.
-
Âlât-ı Rasadiyye li’z-Zîci’ş-Şehinşâhiyye: haz. Mustafa Kaçar, M. Şinasi Acar, Atilla Bir, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul 2011.
Kaynak: İslam Düşünce Atlası
Dijital Yapım: MÜSİDER ve TV5 Televizyonu