Hayatı

Tebriz’in Şebüster kasabasında dünyaya gelmiş ve yine aynı şehirde vefat etmiştir. 1851 yılında yaptırılan türbesindeki mezartaşında 720/1320 senesinde otuz üç yaşında iken vefat ettiği kaydedilmiştir. Bu kaydın doğru olduğundan hareket edilerek 687/1288 senesinde doğruğu kabul edilmektedir.  Eserlerinde kendi isminin Sa’düddîn Mahmud, babasının isminin ise Kerim olduğunu söylemiştir.  Anne ve babasına dair kaynaklarda herhangi bir bilgi yoktur. Sadece Kirman’da Şebüsterî’nin soyundan geldikleri söylenen ve “Hacegân” adıyla bilinen bir ailenin olduğu kaynaklarda yer almaktadır. Yavuz Sultan Selim ve Kanunî dönemi şairlerinden Şem ü Pervâne adlı Farsça mesnevi kaleme almış olan Abdullah Şebüsterî’nin onun torunlarından olduğu iddia edilmiştir. Dönemin en önemli şehirlerinden olan Tebriz’de eğitim görmüştür. Bağdat, Dımaşk, Yemen, Hicaz, Mısır, Endülüs ve Kafksya gibi İslâm memleketlerini ziyaret etti. Buralarda bulunan alim ve mutasavvıflardan ilim kesbetti.  Bir tasavvuf klasiği olarak kabul edilen Gülşen-i Râz adlı eserini Horasan sûfîlerinden Emîr Hüseynî Sâdât-ı Herevî’nin sorularına cevap olarak şeyhi Bahâeddin Ya‘kûb’un isteğiyle kaleme almıştır.

Öğretisi

Nazarî-irfanî geleneği takip ederken felsefeye bakışı genellikle menfi olan Şebüsterî, İbn Sînâ başta olmak üzere Meşşâî filozofları değerlendirmede Gazzâlî ile aynı görüştedir. Şebüsterî Eflâtun’un takipçisi olan İşrâkîleri ve Aristo’nun takipçisi olan Meşşâîleri eleştirir. Aristo’nun mantık ilmi konusundaki görüşlerini takdir eder ama ilahiyat sahasındaki görüşlerini eleştirir. İbn Sînâ ve Râfızi olan Nâsır-ı Hüsrev’i de eleştirir.

Şiirde üslup açısından Ebû Saîd Ebü’l-Hayr, Attâr ve Mevlânâ’nın vecd ve aşk yolunu takip etmiştir. Düşünce açısından ise İbnü’l-Arabî etkisinde olan İbnü’l-Arabî düşüncesini Farsça şiire dahil eden muhakkik sufilerden kabul edilmektedir. İbnü’l-Arabî etkisi Saâdetnâme adlı eserinde açıkça görülmektedir. “Fütühâtü’l-Mekkiyye’den ve Füsûsu’l-Hikem’den azdan çoktan hiçbir şey bırakmadım” diyerek İbnü’l-Arabî’ye mensubiyetini ortaya koyan Şebüsterî Emir Hüseynî’nin sorduğu sorulara Fütuhât ve Füsûs’taki dil ve üslupla cevap vermiştir. 

Şebüsterî’nin varlık hakkındaki düşüncesi kendisinden önce yaşamış olan sufilerin de ifade ettikleri gibi “varlık, özü itibari ile birdir. Kesret ve taaddüd ise izafidir” şeklinde özetlenebilir. Şebüsterî’ye göre insan bir varlık olarak Mutlak Varlık’ın taayyünleri arasında yer aldığı gibi aynı zamanda varlığı bilmenin (marifet) öznesi olmak gibi husûsî bir konumdadır.  Şebüsterî, varlığın birliği fikrini sadece teorik düzlemde ele almaz onu tecrübî bir ilke olarak değerlendirir.

Şebüsterî tasavvufunun külli konusu ve düşüncesinin nihai hedefi hakiki anlamda marifete ulaşmak ve hakka vasıl olmaktır. Bu yüzden öncelikle “mebde”ye dönüş imkanı ve bu seyrin nasıl olacağını incelemektedir. Bu manevi yolculuk için öncelikle belirli bir metod düşünmeli diğer taraftan da yolculuğu mahsus merhale ve menzilleri aşmalı ve nefis tezkiyesi ile meşgul olmalıdır.

Şebüsterî de diğer pek çok arif gibi alemin vücuda gelme sebebi olarak “hubbî zuhur ve izhâr”ı kabul etmekte ve aşk olmasaydı hiçbir yaratılmışın ortaya çıkmayacağını söylemektedir.

Şebüsterî’nin düşünce anlayışını ortaya koyan en önemli eseri olan Gülen-i Râz’ın ilk üç bölümünde “tefekkür dedikleri şey nedir? Hangi fikir bizim için Hakk’a mûsil olan tarikin şartıdır. O fikir niçin bazen taat bazen de masiyettir.” gibi felsefî nitelik taşıyan sorulara cevap vermiştir. Bu üç bölümü daha çok felsefî-ilmî bir nitelik taşıyan esere, büyük ölçüde etkisinde kaldığı İbnü’l-Arabî’nin düşünceleri hakimdir. Vücûd, adem, hilkat, meratib, a’yan-ı sabite, ayniyyet ve gayriyyet, imkan, istidâd, ve kâbiliyet, kaza ve kader, cevher ev araz, insan-ı kâmil vb. gibi İbnü’l-Arabî düşüncesinde önemli yer tutan kavramlar onun kullanış maksadına uygun şekilde açıklanmıştır.

Öne Çıkan Eserleri

  • Gülşen-i Râz: haz. Samed Muvahhid, Mecmûa-ı Âsâr-ı Şeyh Mahmûd Şebüsterî: Gülşen-i Râz, Saâdetnâme, Hakku’l-Yakin, Mir’atü’l-Muhakkikin, Merâtibü’l-Ârifin, Kitabhâne-i Tehûrî, Tahran 1376/1998; çev. Abdülbaki Gölpınarlı, Ankara 1989.

  • Saâdetnâme: haz. Samed Muvahhid, Mecmûa-ı Âsâr-ı Şeyh Mahmûd Şebüsterî: Gülşen-i Râz, Saâdetnâme, Hakku’l-Yakin, Mir’atü’l-Muhakkikin, Merâtibü’l-Ârifin, Kitabhâne-i Tehûrî, Tahran 1376/1998.

  • Hakku’l Yakin fî ma’rifeti Rabbi’l Alemin: haz. Samed Muvahhid, Mecmûa-ı Âsâr-ı Şeyh Mahmûd Şebüsterî: Gülşen-i Râz, Saâdetnâme, Hakku’l-Yakin, Mir’atü’l-Muhakkikin, Merâtibü’l-Ârifin, Kitabhâne-i Tehûrî, Tahran 1376/1998

  • Tercüme-i Minhâcu’l Âbidîn: Ordu İl Halk Ktp., nr. 882.

  • Mir’atu’l-Muhakkikin: haz. Samed Muvahhid, Mecmûa-ı Âsâr-ı Şeyh Mahmûd Şebüsterî: Gülşen-i Râz, Saâdetnâme, Hakku’l-Yakin, Mir’atü’l-Muhakkikin, Merâtibü’l-Ârifin, Kitabhâne-i Tehûrî, Tahran 1376/1998.

  • Merâtibu’l-Ârifin: haz. Samed Muvahhid, Mecmûa-ı Âsâr-ı Şeyh Mahmûd Şebüsterî: Gülşen-i Râz, Saâdetnâme, Hakku’l-Yakin, Mir’atü’l-Muhakkikin, Merâtibü’l-Ârifin, Kitabhâne-i Tehûrî, Tahran 1376/1998.

    Kaynak: İslam Düşünce Atlası
    Dijital Yapım: MÜSİDER ve TV5 Televizyonu