Hayatı
Zeydî kaynaklarda mutlak müctehid olarak takdim edilen Sârimüddin İbrahim b. Muhammed el-Vezîr 834/1431 yılında Yemen’de doğdu. Kaynaklarda tam olarak nerede doğduğu yer almasa da babasının doğum yerinin Sa‘de olması ve bir müddet burada yaşadıktan sonra yakınlardaki bir köy olan Ayân’a gitmesi, en sonunda da San‘a’ya göçüp orada vefat etmesi el-Vezîr’in bu üç yerden birinde doğduğunu göstermektedir. Asıl adı Sârimüddin İbrahim b. Muhammed b. Abdullah b. Hâdî b. İbrâhim b. Ali b. Murtazâ el-Vezîr’dir. İlk önce babasından dersler alan el-Vezir San‘a ve Sa‘de şehirlerinde öğrenim görmüş, pek çok ilimdeki kabiliyeti ile dikkatleri çekmiş ve zamanının ilimdeki başvuru kaynağı haline gelmiştir. el-Vezîr, hafız ve şairliği ile de öne çıkmıştır. Önemli üstatlarından bazıları İmam Mutahhir b. Süleyman, Allâme Muhakkik Ali b. Musa ed-Devârî ve Allâme İsmâil b. Ahmed en-Necrânî ’dir. el-Vezîr’in fıkıh, usûl-i fıkh ve hadisle ilgili pek çok eseri vardır. Pek çok meşhur fukahâ ondan ders okumuştur. el-Hâdî b. İbrahim b. Muhammed, İmam Mütevekkil-‘Alellah Yahya Şerafüddin b. Şemsüddin,
Allâme Ahmed b. Kasım b. Ahmed el-Himyerî, Es-Seyyid el-Bâkır b. Muhammed b. Yahya el-Kâsım, Ahmed b. İbrahim talebelerinden bazılarıdır. Sârimüddin İbrahim b. Muhammed el-Vezîr’in yaşadığı dokuzuncu asır ve onuncu asrın ilk çeyreği Yemen’de değişimlerin, şiddetli hakimiyet mücadelelerinin ve sıkıntıların olduğu çalkantılı bir zaman dilimini ifade eder. Bu dönemde Yemen’de imamet mücadeleleri yanında Tâhirîler, Memlüklüler, İsmailîler ve Osmanlı Devleti’nin hakimiyet mücadelesi söz konusudur. İbnü’l-Murtazâ’nın vefatından sonra imametini ilan eden el-İmam el-Mutahhar b. Muhammed b. Süleyman el-Hamzî Kevkebân ve civarını elinde bulunduruyordu. San‘a ise onun muhalifi İmam Nâsır b. Muhammed’in, Sa‘de ise Müeyyed ailesinin elinde idi. İmam Nasır b. Muhammed ile arasında çıkan ayrılıktan dolayı bu dönemde San‘a’da bulunan Sarimüddin İbrahim el-Vezîr ailesiyle birlikte Sa‘de’ye gitti ve orada siyasi çekişmelerden uzak kalarak ilim ve telif ile meşgul oldu. San‘a ve Sa‘de’de pek çok önemli ilim adamından ders aldı. Bu süreçte imamlar arası imamet mücadeleleri ve çekişmeler devam etmiş; ayrıca Tâhirîler hanedanına da son verilmiştir. Yemen’de hüküm süren Tâhirîler Şâfiî mezhebine bağlı Sünnî bir hanedan olup Şâfiî mezhebine ait eserlerin onların döneminde Yemen’e getirildiği ileri sürülmüştür. Bu da gerek el-Vezîr’e gerekse Yahyâ b. Hamza ve İbnü’l-Murtazâ’ya Eş‘arî usûlcülerin eserlerini tanıma imkanı vermiş olmalıdır. Yemen’deki çekişmelerden dolayı hayatının sonlarına doğru bazı sıkıntılar yaşayan el-Vezîr, San‘a’da 914 yılında vefat etti. Kabri meşhurdur ve sürekli ziyaret edilir.
Öğretisi
Yemen’deki hakimiyet mücadelelerinin etkisi ile olsa gerek bu dönemde Zeydî kimliğinin daha baskın bir şekilde öne çıkarıldığı, Zeydî müelliflerin kendilerini Mu‘tezile dahil diğer ekollerden özellikle ayırdıkları gözlemlenir. Halbuki daha önceki dönemlerdeki Zeydî müelliflerin bir kısmı gerek hoca talebe ilişkisi içine girmeleri gerekse imamet hariç aynı itikâdî prensipleri benimsedikleri için Mu‘tezilî alimlere “şeyhimiz”, “Bağdatlı, Basralı arkadaşlarımız” gibi daha çok yakınlık içeren ifadeler kullanmışlar, buna mukabil bu dönemde onların görüşlerine temas edilirken kullanılan ifadeler diğer ekollerden farklı olmamıştır. Sârimüddîn İbrâhim el-Vezir bu noktada güzel bir örnektir. Onun Zeydî usûlüne dair çalışması incelendiğinde bu husus hemen fark edilir. el-Vezîr, usûl-i fıkha dair el-Fusûlu’l-Lu’luiyye’sini imamlarının görüşlerinin seçilmiş bir özü olarak takdim eder. O bu esere Mu‘tezile büyüklerinin (şuyûhu’l-adl ve tevhîd) de görüşlerini eklediğini beyan eder. Burada Mu‘tezile’yi kendilerinden ayrıştırması dikkat çekicidir. el-Vezîr bununla da yetinmeyip ümmet-i Muhammed içinde yer alan diğer mezhep ulemasının da görüşlerine bu eserde yer verdiğini zikreder. Aslında bu tutum önceki usûl eserlerinde de var iken burada Zeydiyye ulemâsının Mu‘tezile ve diğer fırkalardan müstakil bir ekol oluşuna vurgunun daha çok hissedildiği söylenebilir. el-Vezîr bu eserinde önceki usûlcülerin kullandığı sistematiği ufak tefek değişikliklerle genel olarak benimsemiş, Yahyâ b. Hamza’nın el-Hâvî’si ile birlikte ortaya çıkan telif üslubunu sürdürmüştür. Müellif usûl konularını aktarırken önce kavramsal bir çerçeve çizmiş; ardından da kendilerinin ve diğer mezheplerin kanaatini paylaşmıştır. “İmamlarımız, arkadaşlarımız” diyerek mezhebin görüşlerine yer vermiş; ardından da Cumhûr, Mu‘tezile, Hanefîler, Fukahâ, Eş‘arîler, Şâfi‘îler, Mâlikîler vb. nitelemelerle diğer ekollerin görüşlerine değinmiştir. Bu çerçevede o, kendi dönemine kadar öne çıkmış Zeydî usûlcülerin dışında Cübbâîler, Kerhî, Ebû Abdullah el-Basrî, Cessâs, Kâdî Abdülcebbâr, Ebü’l-Hüseyin el-Basrî, Cüveynî, Gazâlî, Âmidî, Bakillânî, İbnü’l-Hâcib gibi usûlcülerin de hemen hemen hepsinin kanaatine yer verir. Buna mukabil Kerhî ve Cessâs sonrası dönem Hanefî literatüre atfa rastlanmaz. Bu yönüyle onun önceki eserlerde var olan isimleri daha da genişlettiği söylenebilir. el-Vezîr, bir konuyla alakalı Zeydî imamların ayrı ayrı görüşlerine yer verdikten sonra “felmuhtâr” ifadesi ile tercih edilen görüşü de belirtir. Farklı araştırmacıların eseri karşılaştırmalı bir usûl eseri olarak tanımlayıp esere önem atfetmeleri de bu nedenden dolayıdır. Önemli bir başvuru kaynağı olan eser, müellifin mukaddimede belirttiği gibi kısa ve özdür. Muhakkik Yahya Sâlim ‘Azzân’ın kaleme aldığı mukaddime Zeydî usûlüne dair oldukça önemli bilgiler içerir.
Kaynaklarda, eserin pek çok şerhinden bahsedilmiştir:
-
Allâme Lutfullah el-Ğayyâs (ö.1035/1626), Şerhu’l-fusûli’l-lü’lüiyye.
-
Ahmed b. Muhammed. Lokman (ö.1039/1629) Şerhu’l-fusûli’l-lü’lüiyye
-
Salâh b. Ahmed b. El-Mehdî el-Müeyyedî (ö.1044/1635), ed-Derâri’l-mudîetü’l-muvessıle ilâ şerhi’l-fusûli’l-lü’lüiyye
-
Salahüddîn b. Ahmed (ö.1070/1660), Şerhu’l-fusûl min ‘ilmi’l-usûl
-
Celâl Hasan b. Ahmed b. Muhammed el-Yemenî (ö.1084/1674), Nizâmu’l-fusûl şerhu’l-füsûli’l-lü’lüiyye.
-
Ali b. Muhammed b. Yahyâ es-San’ânî (ö.1090/1680), Şerhu’l-füsûli’l-lü’lüiyye fî usûli’l-fıkhiyye
Öne Çıkan Eserleri
-
el-Fusûlu’l-Lu’luiyye fî Usûl-i Fıkhi’l-’İtrati’z-Zekiyye ve A‘lâmi’l-Ummeti’l-Muhammediyye: thk. Muhammed Yahyâ Sâlim ‘İzzân, Merkezu’t-Turâs ve’l-Buhûsi’l-Yemenî ve Dâru’l-Menâhil, Beyrut 2001.
-
el-Feleku’d-Devvâr fî ‘Ulûmi’l-Hadîs ve’l-Fıkh ve’l-Âsâr: thk. Muhammed Yahyâ Sâlim ‘İzzân, Dâru’t-Turâsi’l-Yemenî, San‘â 1995.
-
Hidâyetü’l-Efkâr ilâ Meâni’l-Ezhâr fî Fıkhi’l-Eimmeti’l-Ethâr: el-Mektebetü’l-Ğarbiyye 324-331.
-
Müneggahu’l-Enzâr el-Mûsil ilâ Hidâyeti’l-Efkâr: British Museum, nr. 3951.
-
et-Tahlîs ale’t-Telhîs fi’l-Meânî ve’l-Beyân: Mektebetü Seyyid Murtazâ, nr. 909.
-
el-Bessâme (el-Kasîdetü’l-Mudîe fî Sîrati’l-Eimmeti’l-Ahyâr): el-Mektebetü’l-Ğarbiyye, nr. 107.
-
Mesâilü’l-İmâme: el-Mektebetü’l-Ğarbiyye, nr. 228.
-
Havâşî alâ Hidâyeti’r-Râğibîn ilâ Mezhebi’l-‘İtrati’t-Tayyibîn.
Kaynak: İslam Düşünce Atlası
Dijital Yapım: MÜSİDER ve TV5 Televizyonu