Hayatı

Mısır’ın Said bölgesinde 15ekim 1801 tarihinde dünyaya gelen Rifâa’nın soyu baba tarafından Cafer-i Sadık vasıtasıyla Hz. Ali üzerinden Hz. Peygamber’e dayanır. Anne tarafından ise soyu Medineli Hazrec kabilesine dayanır. Mehmet Ali Paşa’nın tımar sistemini kaldırmasına kadar mültezimlik yaparak geçimini sağlayan Bedevî (Rifâa’nın babası), bu görevini kaybedince yakın beldeler arasında sürekli bir göçebe hayatı yaşar. Minşâdü’n-Nîde beldesinde Kur’an hafızı olan Rifâa, babasının vefatı üzerine Tahta şehrindeki dayılarının yanına gider. Kendileri de İslam alimi olan dayılarından şerî ilimler ve dil ilimleri sahalarında dersler alır. 1817 yılında dayıları ve annesinin isteği ile el-Ezher’e kayıt yaptırır. Ezher’de okuduğu sırada klasik dini ilimleri tahsil ettiği gibi Buhârî, Cemu’l-Cevâmi gibi klasik metinleri de farklı hocalardan okudu. Bu dönemde onun üzerinde en çok etkili olan hocası ise  Hasan Attar olup, bu hoca sayesinde dini ilimlerin yanı sıra astronomi, tıp, coğrafya ve matematik de tahsil etti. 1824 yılında alay imamlığı ve vaizliği görevine atanan Rifâa, iki yıl müddetle bu görevi icra eder. Mehmet Ali Paşa’nın Paris’e gönderdiği 42 kişilik ekibin içinde öğrencilerin manevi olarak kontrolü için görevlendirilen Rifâa da yer alır. 1826 yılının nisan ayında bir Fransız harbiye gemisi ile İskenderiye’den yola çıkarak Sicilya’ya ulaşır. Rifâa Tahtâvî bu yolculuğu Tahsîlu’l-İbrîz adlı eserinde ayrıntılı olarak anlatır. Rifâa 1831 yılına kadar Paris’te kalır. Bu süre zarfında Sacy, Chevalier ve Perceval gibi oryantalistlerle görüşüp istifade eder. Yine aynı dönemde  Voltaire, Racine, Rousseau, Condillac, Montesquieu gibi yazarları okur ve etkilenir. Bu yazarların eserlerini Rifâa’nın da içinde bulunduğu grup Arapçaya tercüme der. Bu dönemde okuduğu kitapları Tahsîlu’l-İbrîz’de ayrıntılı olarak anlatır. Genel olarak Fransızca dil bilgisi, tarih, coğrafya, matematik, geometri ve edebiyat sahasında okumalar yapmıştır. Daha Mısır’a dönmeden çevirdiği Cuğrâfiyyetü’s-Sağîra adlı eseri 1831 yılında basıldı. Mısır’a döndüğünde Tıp Fakültesi’ne mütercim olarak atandı. Ardından topçu okulunda mütercimlik ve Malte Brun Coğrafyası kitabını çevirdikten ve Kavalalı’ya takdim ettikten sonra ise kol ağası unvanını alır. Mehmet Ali Paşa’nın ölümüne kadar çeşitli tercüme ve dil okullarında görev yapan müellif, Abbas Paşa döneminde Sudan’a sürgüne gönderilir. Fenelon’un XIV. Luis’nin otoriter tutumunu eleştirmek maksadıyla yazdığı ve kendisinin sürgün cezasına çarptırılmasına sebep olan Telemaque adlı eserini Rifâa Sudan’da sürgünde iken Arapça'ya çevirdi. 1854’te Abbas paşa ölünce yerine geçen Said paşa döneminde Rifâa yeniden Kahire’ye döndü ve Mühendishane okulu müdürlüğü, Harbiye okulu müdürlüğü, diller okulu (medresetü’l-elsün) ve Yeni Tercüme Bürosunda görev yaptı. İsmail paşa döneminde Milli Eğitim Bakanlığı bünyesindeki Ravzatu’l-Medâris dergisinin komisyon başkanlığını 1870 yılına kadar sürdüren müellif aynı zamanda bu dergide çeşitli konularda yazılar da yazdı. Mısır’ın meşhur Bulak matbaasında Fransız klasiklerinin basımına ön ayak olan Rifâa aynı zamanda Fransız Medeni Kanunu’nun çeviri heyetine de başkanlık etti. 1873 yılında, 72 yaşında Kahire’de hayata gözlerini yuman Rifâa Tahtâvî geride birçok telif ve tercüme eser bıraktı.

İslam Düşünürleri

Öğretisi

Rifâa Tahtâvî’nin batıda ne olup bittiğini anlamaya çalışan ilk Müslümanlardan olduğunu ifade etmeden önce Mısır’ın Rifâa’nın doğumundan birkaç yıl önce Napolyon tarafından işgal edildiğini zikretmek gerekir. Batının askeri alandaki bu üstünlüğünün teknolojiye ve nihai kertede bilime dayandığını gören Mehmet Ali Paşa 1813’te önce İtalya’ya öğrenci göndermiştir. Daha sonra 1818 ve 1826 yıllarında da batının sırrını çözmek için öğrenci gönderilmesi problemin çözümünün batının tanınması ve batıda üretilen bilimlerin Arapça'ya tercüme edilmesinde görüldüğünü ortaya koymaktadır. Rifâa Tahtâvî’nin sistematik bir düşünce sahibi olduğunu iddia etmek mümkün değildir; o daha çok bir sentez peşindedir. Beş yıllık Paris gözlem ve tecrübelerini kaleme aldığı eserine “altının elde edilmesi” (Tahsîlu’l-ibrîz) adını vermesinden de yola çıkarak ifade edilebilir ki o, batıya ait olan bilimi İslam ile temelde uyumlu görmekte ve bunları kendi toplumuna aktarmakta bir sakınca görmemektedir. Bugün bile batılı bilim ve düşüncenin aktarılmasının gerekliliğini dini metinlerden deliller getirirken kullanılan “Hikmet müminin yitiğidir, ilim Çin’de bile olsa onu alınız.” hadisleri ilk olarak Rifâa tarafından Tahsîlu’l-İbrîz’de kullanılmıştır. Fransa’daki gündelik hayat, kadın-erkek ilişkileri, sanat, mimari, siyasi ve sosyal kurumlar, anayasal faaliyetler vb. birçok konuda Mısır-Fransa karşılaştırması yapan müellif, Fransızların birçok noktada üstün olduklarını hayranlıkla ortaya koyar. Ancak bununla birlikte Paris ahalisinin cimrilik gibi bazı adet ve davranışlarını yermekten de geri durmaz. Nahda (arap uyanış hareketi)’nın ilk mümessilinin bu değerlendirmeleri daha sonraki doğrudan ve dolaylı takipçileri tarafından “batının ilmini alıp, adetlerini terk etmek” şeklinde formüle edilecektir ki günümüzde de İslam dünyası aşağı yukarı bu fikirdedir.  Rifâa’da açık bir şekilde ortaya konmamış olsa bile ilerleme düşüncesinin varlığına tanıklık ederiz. İnsan bilgisinin zamanın ilerlemesi ile geliştiğine vurgu yapan müellif aynı zamanda deneyin de önemine belli belirsiz göndermeler yapar. Tarih bilgisi noktasında Mısır’ın İslam öncesi tarihine dair araştırmalar yapan müellif, bu noktada da firavunlar dönemini ilk defa inceleme konusu edinerek Mısır tarihinin parçası haline getirir. Kadın-erkek herkesin eğitim alması gerektiği fikrini savunan müellifin bu hususta hayli çaba sarf eder. Bu gayretlerinin bir neticesi olarak 1873 de modern manada ilk kız okulunun açılmasını sağlar. Ancak müellif, Fransız kültürünü Mısır’a aktarmayı bir zorunluluk olarak görmemiş daha çok aktarılacak şeyleri bilim, sanat ve kurumsal yapılarla sınırlı tutmuştur.

Öne Çıkan Eserleri

  • Tahlîsu’l-İbrîz: haz. Cemil Çiftçi, Paris Gözlemleri, Ses Yayınları, İstanbul 1992.

  • el-Mürşidü’l-Emîn: Bulak 1872.

  • Tarîhu Kudemai’l-Mısriyyîn: Bulak 1838.

Kaynak: İslam Düşünce Atlası
Dijital Yapım: MÜSİDER ve TV5 Televizyonu