Hayatı

XVI. yüzyılın ikinci yarısında Topkapı Sarayı nakkaşhânesinde çalışmış, burada baş nakkaşlık görevine kadar yükselmiş olan Nakkaş Osman, tasvir ettiği 600’den fazla minyatür ile Osmanlı klâsik minyatür üslubunun inşasına büyük katkılar sunmuştur. Doğum ve ölüm tarihi bilinmeyen sanatçının hayatı hakkında çok az bilgi mevcuttur. Seyyid Lokman’nın kaleme aldığı Surnâme-i Hümayun’un (TSMK, H. 1344) “vasf-ı nakkaş ve sıfat-ı o” başlıklı bölümünde Hersek sancağına bağlı Foça kasabasından olduğu ve uzun süre bir resim atölyesi çalıştırdığına dair bilgiler verilmiştir. Ortak bir kanaat olmamakla birlikte kimi araştırmacılar kendisinin Süleymannâme’yi (TSMK, H. 1517) hazırlayan baş nakkaşın yanında yetişmiş olduğunu ileri sürerler.

Nakkaş Osman’ın ismine ilk kez 974/1566 tarihli saraya ait bir maaş kaydında rast gelinir (Müdevver, s. 6196). Araştırmacılar bu gerekçe üzerinden onun Kânûnî Sultan Süleyman’ın saltanatının son döneminde, sarayın ehl-i hiref teşkilatı altında görev yapan bir nakkaş olduğunu belirtmişlerdir. Osman bu dönemin akabinde II. Selim ve III. Murad dönemlerinde nakkaşhânedeki görevine devam etmiştir.

Minyatürlerinde çoğunlukla yardımcısı ve aynı zamanda kayınbiraderi olan Nakkaş Ali ile çalışmış olan Osman, sanat alanındaki şöhretine esas itibari ile kitaba düşkünlüğü ve kendi döneminde kitap sanatına verdiği destek ile bilinen III. Murad’ın saltanatı döneminde erişmiştir. Bu dönemde III. Murad ve Sokollu Mehmet Paşa’nın kendisine verdiği destek bu alanda yeni denemeler yapmasına imkân sağlamış, yapmış olduğu minyatürler Osmanlı minyatür sanatının klâsik üslubunun oluşmasına büyük katkılar sağlamıştır. Onun bu şöhretinde, II. Selim saltanatı dönemine rast gelen 1569 yılında saray şehnameciliğine atanan Lokman bin Seyyid Hüseyin el Aşurî el Hüseynî el-Urmevi ile yapmış olduğu sanatsal birliktelik önemli bir rol oynar. 1569 tarihinden itibaren Seyyid Lokman ile birlikte çalışmalara imza atmaya başlayan Osman, evvela kendisinin yanında çeşitli deneme resimler yapmıştır. Bu resimlerinin beğenilmesinin ardından Seyyid Lokman’ın kaleme aldığı eserlerin pek çoğunu minyatürlemiştir. İlerleyen dönemde saray baş nakkaşı olarak görevine devam eden Osman, 1595 yılına kadar Seyyid Lokman ile birlikte çalışmaya devam etmiştir.1569-1579 tarih aralığı iki usta sanatçının yeni tasarım hazırlıklarına odaklandığı bir süreç olmuş, bu sürecin ilk iki ürünü 1579 yılında tamamlanan Kıyâfetü’l-İnsâniyye fî Şemâili’l-Osmâniyye (TSMK. H. 1563) ve Tarih-i Sultan Süleyman (DCBL, T. 413) adlı eserler olmuştur.

Yapmış olduğu minyatürlerin pek çoğunda yardımcısı ve kayınbiraderi Nakkaş Ali ile birlikte çalışmıştır. Nakkaş Ali ve Seyyid Lokman dışında, Seyyid Lütfi, Molla Kasım ile de uzun zaman birlikte çalışmış, Sokollu Mehmed Paşa’nın yardım ve desteğini alarak, Dârüssaâde Ağası Mehmet Ağa, Bâbüssaâde Ağası Gazanfer Ağa, Siyavuş Paşa ve Hoca Sâdeddin Efendi ile de yakın ilişki içerisinde olmuştur.

Belgelerden edinilen bilgiler sanata düşkünlüğü ile bilinen III. Murad’ın kendisine her türlü desteği vermiş olduğunu, yapılacak çalışmalarda gereken masraflardan hiçbir şekilde kaçınmadığını ortaya koyar.  Nitekim, III. Murad dönemine ait minyatürlü yazmaların hemen hemen tamamında Nakkaş Osman ve ekibinin resmettiği minyatürlerin yer almış olması, padişahın ona ve sanatına vermiş olduğu kıymeti gözler önüne serer.

Nakkaş Osman’ın ne denli usta bir sanatçı olduğu, kendi döneminde kaleme alınan eserlerde ve dönemin belgelerinde de dile getirilmiş bir gerçektir. Seyyid Lokman Kıyâfetü’l-İnsâniyye fî Şemâili’l-Osmâniyye’nin TSMK, H. 1563 ve İÜK, T. 6087’de yer alan her iki nüshasında kendisinden övgü ile bahsederken, Şehnâme-i Selim’de (TSMK, H. 3595) kendisinin ne denli usta bir sanatçı olduğunu HünernâmeII’de ise onun zamanın en iyi nakkaşı olduğunu belirtir. Sûrnâme-i Hümâyûn’un (TSMK, H. 1344) “vasf-ı nakkaş ve sıfat-ı o” başlıklı bölümünde de eserin İntizâmî mahlaslı müellifi Osman’ın nakkaşlıktaki ustalığından övgü ile bahsetmiş, Gelibolulu Mustafa Âli, Menâkıb-ı Hünerverân’da onu “pek anlayışlı tasvirci üstad” şeklindeki bir ibare ile tanımlamıştır.

Hayatına dair sınırlı bilgi bulunan nakkaşın adına 1597’den sonraki belgelerde rastlanılmamış olup, ölüm tarihi bilinmemektedir.

Öğretisi

Minyatür Tarihindeki Yeri ve Özgün Katkıları

Nakkaş Osman yapmış olduğu çalışmalarla Osmanlı minyatürlerini yabancı etkilerden arındırarak XVI. yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı klâsik minyatür üslubunun tesisinde önemli rol oynamıştır. Eserin metnine, olayın geçtiği yer ve mekâna sadık kalarak yapmış olduğu minyatürler bu bağlamda derin bir gözlem yeteneğinin yansıması olarak kendi dönemini belgeleyen bir nitelik taşır. Bir kompozisyon ustası olan Osman’ın minyatürlerinde sade bir anlatım dili dikkati çeker. Minyatürlerinin zemininde kullandığı pastel renkler bu sadeliğin bir yansımasıdır. Zeminin aksine figürlerde canlı renkleri tercih ettiği görülür. Bu durum izleyicinin bakışlarını mekândan ziyade olayın kendisine yönlendirmeyi amaçlayan bir harekettir. Minyatürlerinde ufuk hattını yukarıya çekerek kullanan nakkaş, açık alanda gerçekleşen sahnelerin tasvirinde pastel tonlarda renklendirilmiş, çoğu zaman tepelerden müteşekkil, üzerinde yoğun doğa unsurları yerine küçük ot kümelerinin bulunduğu sade bir zemini tercih etmiştir. Açık alanda gerçekleştirilen sahnelerde figürlerin kimi zaman bu tepelerin ardına yerleştirildiği fark edilir. Kalabalık figürlü kompozisyonlarda ise mekânın kimi zaman üst üste istiflenmiş tepeler ile bölümlere ayrıldığı ve figürlerin bu tepeler vasıtası ile gruplar halinde sahneye yerleştirildiği görülür. Bu kurguda figürler arasında bir paravan misali yükselen tepeler sahip oldukları işlevle tiyatro sahnelerindeki dekorları anımsatır. Osman bahsi edilen sahnelerde mekânın derinliğini üst üste yerleştirdiği bu tepeler vasıtası ile tesis etmeye çalışmıştır.

Minyatürlerinde mimari öğelerin çoğunlukla geometrik desenlerle tezyin edildiği dikkati çeker. Tezyini anlayış figürlerin kıyafetlerinde, otağ, sayeban, halı gibi kimi unsurların tasvirlerinde de benimsenmiştir. Bu desenlerin kendi döneminin tezyini anlayışını yansıttığı görülür.

Resmettiği tören sahneleri devrin gücünü yansıtmakla birlikte törenin resmiyetini de izleyiciye yansıtır. Onun av, savaş ve çeşitli saray törenlerini tasvir için kullandığı şemalar kendinden sonraki Osmanlı nakkaşlarına örnek teşkil etmiştir.

Osman’ın üslubunun en belirgin yanını özenli bir dokunuşla tasvir ettiği figürleri ortaya koyar. Özellikle sultan ve vezir gibi önemli şahsiyetleri kişisel özelliklerinin müşahede edildiği bir portre ile resmetmiştir. İfadeli çehreye sahip figürleri sahip oldukları el ve kol jestleri ile birbirleri ile iletişim halindedir.

Nakkaş Osman’ın araştırmacı yönü ve portreciliğe verdiği önem Kıyâfetü’l-İnsâniyye fî Şemâili’l-Osmâniyye (TSMK. H. 1563) adlı eser için yapmış olduğu padişah portrelerinde doruk noktasına erişir. Seyyid Lokman ile birlikte hazırladıkları bu yazma Osmanlı minyatür sanatında Padişah Portre Dizileri geleneğini başlatmış olması itibari ile oldukça önemlidir. Padişahların tahta denk düşen Bursa kemerli bir niş altında resmedildiği bu minyatürler sahip oldukları kozmik kurgu ile katmanlı bir anlatım dili içerirler. Nakkaş Osman’ın yalın bir kurgu ile başarmış olduğu bu derinlikli anlatım kendisinin tasarım konusundaki dahiyane yeteneğini ortaya koyar. Onun doğu ve batı resim geleneklerini harmanlayarak tesis ettiği portre kalıpları 18. Yüzyılın ikinci yarısına değin padişah portrelerinde örnek alınan bir şema olmuştur.

Surnâme-i Humâyun’u resimlemek için kullandığı metot onun kendi döneminin çok ötesinde, vizyoner bir sanatçı olduğunu bir kez daha gözler önüne serer. Eser için tasarlamış olduğu minyatürlerde kullandığıortak mekân kurgusu,art arda gelen sahneler arasında kesintisiz bir ritim tesis ederek sinematografik bir anlatı oluşturur.

Eserleri

Kânûnî’nin saltanatının 1520-1555 yılları arasını konu edinen, Fethullah Arif Çelebi’nin (ö. 1562) kaleme aldığı, 1558 tarihli Süleymannâme (TSMK, H. 1517) içerisindeki bir kısım minyatürler, üslup açısından Nakkaş Osman’ın minyatürlerine benziyor olmaları gerekçesi ile kimi araştırmacılar tarafından onun ilk minyatür çalışmaları olarak değerlendirilmiştir. Ancak bu konuda ortak bir görüş söz konusu değildir. Zira bazı araştırmacılar bu üslup benzerliğini Nakkaş Osman’ın Süleymannâme minyatürlerinin yapımında çalışan baş nakkaş tarafından yetiştirilmiş olabileceği ihtimali ile açıklamışlardır.

Bir grup araştırmacı 1560-65 tarihli Tercüme-i Şahnâme (TSMK, H. 1522) ve Sa’dî’nin Gülistan (WFGA, F. 1949.2) adlı eserinin 1565 tarihli nüshası içerisinde yer alan tasvirlerin Nakkaş Osman’ın ilk minyatür çalışmaları olduğunu belirtir. Bir diğer grup ise üslup açısından Nakkaş Osman’ın minyatürlerine benziyor olmalarını gerekçe göstererek 1569 tarihli Nüzhetü Esrâri’l-Ahbâr der-Sefer-i Sigetvar’daki (TSMK, H. 1339) tasvirlerin Nakkaş Osman’ın ilk minyatür çalışmaları olduğunu öne sürmüştür. Ancak eser içerisinde minyatürlerinin kim tarafından yapıldığına dair bir ibare yer almaz.  Zigetvar Seferi, Kânûnî Sultan Süleyman’ın ölümü ve II. Selim’in tahta çıkışını konu edinen bu yazmanın metni Osmanlı bürokratı ve yazarı Ahmed Ferudun Paşa (ö. 1582) tarafından kaleme alınmış olup 20 minyatür içerir.

Nakkaş Osman’a ait minyatürlerin içerisinde yer aldığı düşünülen bir diğer eser Seyyid Lokman’ın kaleme aldığı 1579 tarihli Tarih-i Sultan Süleyman’dır (Zafernâme) (DCBL, T. 413). Kânûnî’nin saltanatının 1559-1566 yılları arasındaki olayları konu edinen yazmada Nakkaş Osman ve Nakkaş Ali’nin üslubunda resmedilmiş 25 minyatür yer alır.

Nakkaş Osman’ın adının resmettiği eser içerisinde yer aldığı ilk çalışma 1579 civarına tarihlendirilen Kıyâfetü’l-İnsâniyye fî Şemâili’l-Osmâniyye’dir. Seyyid Lokman tarafından kaleme alınan eserinTSMK, H. 1563 ve İÜK, T. 6087 envanter numaralı ilk iki nüshasında Nakkaş Osman’dan övgü ile bahsedilir. Osman Gazi’den III. Murad’a kadar olan 12 Osmanlı padişahının görünüş ve özelliklerinin anlatıldığı metne padişaha sunulan TSMK, H. 1563’teki nüshada Nakkaş Osman’ın yapmış olduğu 12 padişah portresi eşlik eder. Osman’ın bu eser için tasarladığı portre kalıpları sonraki dönemlerde yapılan padişah portreleri için sıklıkla başvurulan bir şema olmuştur. Padişahların Bursa kemerli bir niş içerisinde resmedildiği bu portrelerde mekânın aynı zamanda Türk kozmolojisinde evreni sembolize eden bir yurt tipi çadırını andırıyor olduğu fark edilir. Padişahların iki kemer açıklığının tam ortasında, yeri ve göğü birleştiren bir direk misali resmedildiği bu kozmik kurgu Nakkaş Osman’ın dahiyane tasarım gücünü gözler önüne serer.

1580 civarına tarihlenen Kırk Vezir Hikâyesi (İÜK, T. 7415) Nakkaş Osman üslubunda resmedilmiş 12 minyatür içermesi ile araştırmacılar tarafından sanatçının geç dönem çalışmaları arasında değerlendirilmiştir.

Nakkaş Osman’ın Seyyid Lokman tarafından kaleme alınıp 1581 yılında III. Murad’a sunulan Şehnâme-i Selim’in (TSMK, H. 3595) minyatürlerinde de görev aldığı bilinmektedir. Zira10 Sefer 089/17 Mart 1581 tarihli bir Başbakanlık Arşivi belgesinde (Ruus 238) Nakkaş Osman’ın ve Nakkaş Ali’nin adı Şehnâme-i Selim’i (TSMK, H. 3595) resmeden nakkaşlar arasında yer alır. II. Selim’in cülûsundan ölümüne kadar ki olayların anlatıldığı eserde Nakkaş Osman ve kayınbiraderi Nakkaş Ali tarafından yapılmış 47 minyatür yer alır.

Osman, Seyyid Lokman tarafından kaleme alınıp 1581 tarihinde tamamlanan bir diğer eser olan Şehinşehnâme I’in (İÜK, F. 1404) resmedilmesinde de görev almıştır. Sultan III. Murad’ın tahta çıktığı 1574 yılından saltanatının 1580 yılına kadar ki olayların konu edildiği yazmada, Nakkaş Osman ve ekibi tarafından resmedildiği düşünülen, onun üslubunu yansıtan 58 minyatür yer alır. III. Murad döneminin 1582-1588 yılları arasındaki olayları konu edinen Seyyid Lokman tarafından kaleme alınmış 1597- 98 yıllarına tarihlendirilen Şehinşehnâme II’de (TSMK, B. 200) de Nakkaş Osman’ın üslubunda yapılmış 95 minyatür yer alır. Ancak kimi araştırmacılar bu minyatürlerde görülen Nakkaş Osman üslubuna karşın eserde direkt olarak Nakkaş Osman tarafından yapılmış bir çalışmanın olmadığını belirtir.

Onun minyatürlerinin yer aldığı bir başka eser Suûdî’nin (Seyyid Muhammed bin Emir Hasan ö.  1591) Arapça bir astroloji kitabını bazı eklemelerle Türkçe’ye çevirdiği 1582 tarihli Matali’ü’s-sa’âde ve Yenabi’u’s-siyâde (PBNF, Turc 242) nüshasında yer alır.

Seyyid Lokman tarafından kaleme alınmış Zübdetü’tTevârîh (TİEM, 1973)’in 1583 tarihli III. Murad için yapılan nüshasında yer alan minyatürler de Nakkaş Osman tarafından resmedildiği belgelerce teyit edilen çalışmalar arasında yer alır. ZiraZübdetü’t Tevarih’e ait 991/1583 tarihli Başbakanlık Arşivi belgesinde (Ruus 242) Nakkaş Osman’ın adı bu eseri resmeden nakkaşlar arasında yer alır. Peygamberler ve İslâm tarihinin anlatıldığı yazmada 40 minyatür yer alır.

Nakkaş Osman’ın Seyyid Lokman ile birlikte çalıştığı bir diğer eser ise 1584 tarihli HünernâmeI’dir (TSMK, H. 1523). 19 Zilhicce 989/Aralık 1581 tarihli Başbakanlık Arşivi belgesinde (Ruus 231) ve 1582 yılında yapılan masrafları gösteren Topkapı Sarayı Arşivi’nde bulunan belgede (TSM. Arşivi, D. 10759) kendisinin ismi Hünernâme I’i resmeden nakkaşlar arasında yer alır. Osman Gazi’den Yavuz Sultan Selim’e kadarki Osmanlı padişahlarının hünerlerinin anlatıldığı yazmada 45 minyatür yer alır. Osman’ın sernakkaş olarak görev aldığı bu çalışmada TSM. Arşivi, D. 10759’de verilen bilgiye göre 19 minyatürü bizzat kendisi resmetmiştir.

Birinci ciltten 4 sene sonra hazırlanan Hünernâme II’de (TSMK, H. 1524) de Nakkaş Osman’ın çalıştığı bilinmektedir. Zira bugün Başbakanlık Arşivi’nde bulunan Hünername II için Seyyid Lokman tarafından yazılan 15 Ocak 1588 tarihli bir arzda (Ruus 250) Nakkaş Osman’ın adının zikredilmiş olması, 28 Temmuz 1589 tarihli bir başka Başbakanlık Arşivi belgesinde (Ruus 252) de Osman’ın bu çalışma için üç akçe terakki almış olduğunun belirtilmiş olması bu gerçeği teyit eder. 1588 yılında tamamlanıp 1589 yılında III. Murad’a sunulan eser Kânûnî Sultan Süleyman’ın cülûsundan ölümüne kadarki olayların anlatıldığı 13’ü çift sayfa halinde 52 minyatür içerir.

Nakkaş Osman’ın sernakkaş olarak çalışmış olduğu bir başka eser, Osmanlılarda sûrname türü eserlerin yazımını başlatmış olan Sûrnâme-i Hümâyun’dur (TSMK, H. 1587). İntizâmî mahlasını kullanan müellif eserin, bu çalışmanın hazırlanışına dair bilgi verdiği “Vasf-ı nakkaş ve sıfat-ı o” başlıklı bölümünde yazma içerisinde yer alan minyatürlerin Nakkaş Osman ve ekibi tarafından yapılmış olduğunu belirtir. 1588 yılında tamamlanan çalışma Sultan III. Murad’ın 1582 yılında şehzâdesi Mehmed için tertip ettiği 52 gün süren sünnet şenliklerini konu alır. İçerisinde çift sayfa halinde tertip edilmiş her biri birer belge niteliği taşıyan 250 tasvir bulunur. Bu minyatürlerde tekrarlı mekân kullanılmak sureti ile tesis edilen sinematografik dil Osmanlı minyatürlerinde özel bir yere sahiptir.

Nakkaş Osman’ın yapımında yer aldığı düşünülen son çalışma 1594-95 yıllarına tarihlendirilen 6 ciltten müteşekkil olan Siyer-i Nebi’dir (1., 2., 6. ciltler TSMK, H. 1221, H. 1222, H. 1223; 3. cilt NYPL, Spencer Coll., Turk, ms. 3; 4. Cilt DCBL, T. 419). Hz. Muhammed’in hayatının konu edildiği yazma Erzurumlu Darîr tarafından kaleme alınmış olup 5. cildi kayıptır. Günümüze esere ait 814 adet minyatür ulaşmış, bu tasvirlerin Nakkaş Osman tarafından yapılmış olduğunu belirten bir belgeye rastlanılamamıştır. Araştırmacılar bu minyatürlerin bir kısmının üslup olarak Nakkaş

Osman’ın çalışmalarına benziyor olmalarını gerekçe göstererek yazmanın hazırlanmasında görev alan nakkaşlar arasında Osman’ın da yer almış olabileceğini belirtirler.

1580 tarihli bir Yusuf u Züleyha (DCBL, T. 428) nüshasında ve Rumûzî tarafından kaleme alınan 1594 yılına tarihlenen Tarîh-i Feth-i Yemen (İÜK, T. 6045) adlı çalışmanın minyatürlerinde de Nakkaş Osman’ın üslubu dikkati çeker. Ancak bu minyatürlerin Nakkaş Osman tarafından yapıldığına dair bir bilgi mevcut değildir.

Nakkaş Osman’ın minyatür dışında duvar ressamlığında da usta olduğu ve bu alanda çalışmalar yaptığı bilinmektedir. Nitekim Surnâme-i Hümayun’un “vasf-ı nakkaş ve sıfat-ı o” başlıklı bölümünde Seyyid Lokman, Nakkaş Osman’ın duvar resmi ve mürekkeple resim yapmada renkli resim kadar usta olduğu bilgisini verir. 13 Rabiulevvel 1000/29 Aralık 1591 ve H. 1001/M. 1592 tarihli Topkapı Sarayı Kaptan Köşkü (Yalı Köşkü) ve Kule Köşkü inşaat masraflarını gösteren belgelerde (Müdevver 750) de ismi köşkün duvar resimlerini yapan diğer 14 nakkaşlarla birlikte yer alır.

Öne Çıkan Eserleri

  • Nüzhet-i Esrâru’l-Ahbâr der-Sefer-i Sigetvar: TSMK, H. 1339.

  • Tarih-i Sultan Süleyman’dır (Zafernâme): DCBL, T. 413.

  • Kıyâfetü’l-İnsâniyye fî Şemâili’l-Osmâniyye: TSMK, H. 1563.

  • Kırk Vezir Hikâyesi: İÜK, T. 7415.

  • Şehnâme-i Selim: TSMK, H. 3595.

  • Şehinşehnâme I: İÜK, F. 1404.

  • Şehinşehnâme II: TSMK, B. 200.

  • Matali’ü’s-Sa’âde ve Yenabi’u’s-Siyâde: PBNF, Turc 242.

  • Zübdetü’t-Tevârîh: TİEM, 1973.

  • Hünernâme I: TSMK, H. 1523.

  • Hünernâme II: TSMK, H. 1524.

  • Sûrnâme-i Hümâyun: TSMK, H. 1587.

  • Siyer-i Nebi: TSMK, H. 1221, H. 1222, H. 1223; NYPL, Spencer Coll., Turk, ms. 3; DCBL, T. 419.

Kaynak: İslam Düşünce Atlası
Dijital Yapım: MÜSİDER ve TV5 Televizyonu