Hayatı
1869 yılında Tokat/Turhal’ın Kat köyünde doğan Mustafa Sabri Efendi ilk öğrenimine doğduğu yerde başladı. Burada islamî ilimlerde icazet alan Mustafa Sabri Efendi ardından Mehmet Emin Efendi’den ders almak üzere Kayseriye gitti. Bir süre sonra İstanbul’a giderek çeşitli hocalardan ders aldı. Burada çeşitli medrese ve camilerde müderrislik yaptı. II. Abdülhamid’in huzur derslerine en genç üye sıfatıyla katıldı. Silistre gibi bazı yerlerde müftülük görevinde bulundu. Bir süre Beyânülhak isimli derginin başyazarlığını yaptı. II. Meşrutiyet ilan edilince Tokat Mebusu olarak Meclis-i Meb‘ûsan’a girdi. Dönemin bir çok Müslüman alimi gibi o da önce İttihat ve Terakki Partisine ilgi duymuş daha sonra bu partiye muhalefet etmiştir. Aynı zamanda Hürriyet ve itilâf teşkilatının kurucuları arasında yer alan Mustafa Sabri Efendi, İttihât ve Tarakki partisinden baskıları üzerine Mısır’a gitti. Bazı tutuklanma ve sürgün hayatından sonra tekrar milletvekili seçildi ve Damat Ferit Paşa hükümetinde şeyhülislamlık görevini üstlendi. Teâli İslâm cemiyetinde dönemin meşhur müslüman alimleri İskilipli Atıf Hoca ve said Nursi ile bir müddet birlikte çalıştı. Anadolu’daki milli mücadeleye karşı tedbirlerin alınmasına ilişkin teklifi kabul edilmeyince görevinden istifa etti. Cumhuriyet ilan edildiğinde tutuklanacaklar listesinde yer alan Mustafa Sabri Efendi Mısır’a geçtiyse de burada Mustafa Kemal ve hükümetine muhafet ettiği gerekçesiyle halkın tepkisiyle karşılaştı. Bunun üzerine önce Mekke’ye gitti ancak tekrar Mısır’a dönmek zorunda kaldıysa da aynı tepkilerle karşılaşmıştır. Bunun üzerine önce Romanya’ya ya sonra ise Yunanistan’a gitmek zorunda kaldı. Daha sonra Ankara hükümetinin teşebbüsleriyle burada da huzur bulamayınca Şeyhülislamlık döneminden tanıdığı dostlarının aracılığıyla yeniden Mısır’a gitti. Zorunlu seyahatlerden yorulan Mustafa Sabri Efendi ömrünün sonuna kadar burada yaşadı ve 1954 yılında Kahire’de öldü.
Öğretisi
Mustafa Sabrî Efendi’nin temel sorunu kendi zamanındaki batılılaşma eğilimlerinin yarattığı tahribatlardır. Bu tahribatlar onun ilgisinin Kelam ve fıkıh üzerinde yoğunlaşmasına sebep olmuştur. Bu yüzden Mustafa Sabri Efendi akidevî meseleleri yeniden yorumlayarak ispatlamaya çalışmıştır. Ateist fırkalara karşı Tanrı’nın varlığının aklen ispatlanabilir olduğunu düşünen eelığı ı ını hud. ispatlamaya çalışmıştır. ona lgisinin burada yaşadı ve 1954 yılında Kahire'etti.huııppppMustafa Sabri Efendi gaye ve nizam delillerinin yanında hüdûs ve imkân delillerini de kullanmıştır. Ona göre bu deliller zamanın bilimsel buluşları ve verileri tarafından da desteklenmektedir. Vahdet-i vücûd telakkisi, “varlığı zorunlu olmayan kainatı varlığı zorunlu olan Allah’a nisbetle yok hükmünde kabul etmek” şeklinde anlaşıldığı takdirde benimsenebilir. Ancak Allah-alem, Allah-insan ayırımını ortadan kaldıran şeklinde anlaşıldığında ise kişinin dinden çıkmasına sebep olur (TDİA, c. 31, s. 352). İrade konusunda Eş‘ârî geleneğin bir takipçisi olan Mustafa Sabri Efendi, insanın her yaptığının Allah’ın dilemesinden başka bir şey olmadığını düşünmektedir. Mustafa Sabri Efendi kaza-kader ve nübüvvet gibi temel akidevî konularda da Eş‘ârî geleneği takip etmiştir. Mustafa Sabri Efendi ahlak ve siyasetin kurucu ve kuşatıcı ilkelerinin nübüvvette mündemiç olduğunu düşünerek bu husustaki batılılaşma temayüllerini eleştirmektedir.
Öne Çıkan Eserleri
- Dini Müceddidler (Reformcular) Sebil Yayınevi: İstanbul, 1969.
-
el-Esrarü’l-Hafiyye: verae ilgai’l-hilafeti’l-Osmaniyye. Takdim ve Dirase Mustafa Hilmi. 2. bs. İskenderiye: Dârü’d- Dave, 1981.
-
Hilafet-i muazzama-i İslamiye : Hilafet ve Kemalizm. Der. ve Haz. Sadık Albayrak. İstanbul: Araştırma Yayınları, 1992.
-
Hilafetin İlgasının Arka Planı. Trc. Oktay Yılmaz. İstanbul: İnsan Yayınları, 1996.
-
en-Nâkir ‘alâ münkiri’n-ni‘me mine’d-dîn ve’l-hilâfe ve’l-ümme. Beyrut, 1924.
-
Mevkıfü'l-akl ve'l-ilm ve'l-âlem. Beyrut: Dâru İhyai't-Türasi'l-Arabi, 1981.
Kaynak: İslam Düşünce Atlası
Dijital Yapım: MÜSİDER ve TV5 Televizyonu