Hayatı
Mustafa es-Sibâî Suriye’nin Humus şehrinde 1915’te doğmuştur. Asırlardır ilimle iştigal eden bir aileye mensuptur. İlk hocası babası Hüsnü Sibâî’dir. Hazırlığın ve ilköğrenimin ardından orta öğrenimi 1930 yılında Humus’ta tamamlayan Mustafa es-Sibâî, babasıyla birlikte, küçük yaştan itibaren bölgede tesis edilen ilim meclislerine iştirak etmiştir. Hutbeler, sohbetler ve muhtelif organizasyonlarla halkı Fransız işgaline karşı bilinçlendirici faaliyetlere yönelmiştir. Sürgün ve tutuklamalara rağmen, bölgenin işgalden kurtulması yönündeki çabalarına kararlılıkla devam etmiştir. 1931’de Fransız sömürgesi aleyhine yayınladığı bildiri gerekçesiyle, 1932’de de Fransız manda yönetimini eleştirdiği gerekçesiyle tutuklanmıştır.
1933 yılında Ezher Üniversitesi’ne başlamış, Fıkıh ve Usûlü’d-dîn bölümlerini bitirmiştir. Kahire’de Hasan el-Bennâ ile tanışmış, onun görüşlerinden etkilenmiştir. 1934’te İngiltere karşıtı gösterilere katıldığı için hapse atılmıştır. 1940’ta Reşid Ali Kilânî’nin İngilizlere karşı çıkardığı isyanı destekleme suçundan Kahire’de İngilizler tarafından tutuklanmış ve Filistin’de bulunan Sarfad toplama kampına gönderilmiştir. Filistin’den Humus’a dönen Sibâî, Fransız karşıtı olduğu iddiasıyla toplam iki buçuk yıl hapiste tutulmuştur. Hapis yıllarında gördüğü işkenceler, sağlığını bozmuştur.
Hapisten çıktıktan sonra, 1943 yılından itibaren ortaöğretim kurumlarında İslâm dini ve Arapça dersleri vermiş, dini eğitim veren ortaöğretim kurumlarının açılması ve yaygınlaşmasına öncülük etmiştir. 1945 yılında Şam’da el-Ma’hedü’l-Arabî (Arapça Enstitüsü)’nü kurmuş ve bu enstitünün müdürlüğünü yapmıştır.
1946 yılında, bölgedeki benzer nitelikli muhtelif cemiyetleri bir araya getirerek Suriye İhvân-ı Müslimîn hareketini başlatmıştır. Filistin meselesine özel önem göstermiş, Filistin’in ikiye bölünmesine karşı çıkmış, bunun için ülke genelinde toplantılar yapmış ve 1948 yılında Kudüs’teki çatışmalara bizzat katılmıştır. 1947-1949 yılları arasında, günlük neşredilen el-Menâr gazetesini çıkarmıştır. 1949’da darbeler sonrası İhvân-ı Müslimin üzerindeki baskılar artınca başka organizasyonlar bir araya getirilerek el-Cebhetü’l-İştirâkiyyetü’l-İslâmiyye kurulmuş ve başkanlığına Mustafa es-Sıbâî getirilmiştir. Siyasî arenadan geri durmamış, 1949-1954 yılları arasında Şam milletvekili olarak parlamentoda görev yapmıştır.
Aynı üniversitede doktoraya başlayan Sibâî, 1950 yılında “İslâm Hukukunda Sünnetin Yeri ve Önemi” konulu teziyle fıkıh ve fıkıh usulü alanlarında doktor olmuş, aynı yıl Şam’da Dımaşk Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde öğretim üyesi olarak göreve başlamıştır.
Suriye’nin 1950 tarihli ilk anayasasının taslağını hazırlayan dokuz kişilik komisyonda yer almış, İslâmî kimliğe vurgu yapılması ve İslâm hukukunun yasama kaynağı olarak kabul edilmesinde etkin rol almıştır. 1951 yılında Pakistan’da toplanan Dünya İslâm Konferansında Suriye delegasyonunun başkanı olarak bulunmuştur.
1952 yılında, darbe sonrasında, Suriye’de Müslüman Kardeşler hareketinin bütün faaliyetleri durdurulmuş, Sibâî, üniversitedeki görevine son verildikten sonra, bir süre hapsedilmiş ve ardından sınır dışı edilmiştir. Sürgünde Lübnan’a yerleşen Sibâî, orada bir gençlik hareketi başlatmıştır. 1954’te Lübnan’da düzenlenen Uluslararası İslâm-Hıristiyan Konferansı’nda Suriye heyetinin başında yer almıştır. 1955’te tekrar faaliyetlerine başlayan Müslüman Kardeşler teşkilatının liderliğini 1957 yılına kadar Mustafa es-Sibâî sürdürmüştür. 1957’de kısmî felç geçirince liderliği İsâm el-Attâr’a bırakmıştır.
Sibâî’nin yoğun çabaları neticesinde 1955 yılında, Dımaşk Üniversitesi’nde Külliyetü’ş-Şerîa (Şeriat Fakültesi) kurulmuş ve kendisi de belli bir süre kurucu dekan olarak görev yapmıştır. Sibâî, 1955-1958 yılları arasında haftalık eş-Şihâb ve aylık el-Müslimûn dergilerini çıkarmıştır.
1956 yılında, kurul başkanı olarak İslâm Fıkıh Ansiklopedisi (Mevsûatü’l-Fıkhi’l-İslâmî)’nin hazırlık çalışmalarına başlamıştır. Aynı yıl içerisinde Sibâî’ye yönelik suikast girişimi olmuş ve son anda kurtulmuştur.
Ömrünün son sekiz yılını ağır hastalıklarla geçirmiş, buna rağmen ilmî çalışmalarını aksatmamış, aksine eserlerinin önemli bir kısmını bu dönemde telif etmiştir. Sabır, dürüstlük, vefa, cesaret ve hoşgörüyle geçen 49 yıllık hayatın ardından 1964 yılında Şam’da vefat etmiştir.
Öğretisi
Mustafa es-Sibâî’nin hassaten vurguladığı husus, Müslümanların kaybettikleri özgüveni yeniden elde etmeleri gerektiğidir. Bunun yolu da Müslüman bireylerin kendi değerlerine olan güven ve itimatlarının sarsılmaz boyutlara ulaşmasıdır. Ona göre bunun için şarkiyatçıların İslâm üzerinde oluşturmaya çalıştıkları şüphelerin kesin bir şekilde ortadan kaldırılması zorunluluktur.
Sünnetin dindeki yeri ve İslâm-sosyalizm ilişkisi ekseninde yoğun çalışmalar yapan Sibâî, Ahmed Emin’in Fecru’l-İslâm ve Muhammed Ebû Reyye’nin Edvâ ale’s-sünneti’l-Muhammediyye isimli eserlerinde sünnete dair yaptıkları değerlendirmeleri ayrıntılı bir şekilde ele alarak tenkit etmiştir. Ona göre bazı Müslüman ilim adamları bilgisizlikten, oryantalist yöntemlere kanmalarından, şöhret arzularından dolayı sünnete dair yanlış değerlendirmeler ortaya koymuşlar, bunu yaparken de düşünce özgürlüğü iddiasıyla şarkiyatçıların arkasında sığınmışlardır.
Sibâî mülkiyet hakkı, sosyal güvenlik ve sosyal adalet gibi konular üzerinde durmuş, sosyal güvenlik ve adalet ekseninde bir düşünc biçimi olarak değerlendirdiği sosyalizmi insan tabiatından kaynaklanan olağan bir sistem ve bütün peygamberlerin tebliğinde vazgeçilmez mesaj olarak görmüştür. Batılı sosyalizm yaklaşımdan farklı biçimde, İslâm sosyalizmi kavramını ortaya atmıştır. Kendi tanımlaması içerisinde sosyalizmin amacı, toplum aleyhine sermayenin tek elde birikimini engellemek, devletin iktisadi faaliyetleri denetlemesini, kamu yararı gereğince bazen mülkiyet sınırlaması getirmesini temin etmek ve sosyal dayanışmayı tesis etmektir. Ona göre İslâm sosyalizmi, İslâm akidesinin bir parçasıdır.
Öne Çıkan Eserleri
-
es-Sünne ve Mekânetühâ fi’t-Teşrîʿi’l-İslâmî: Kahire 1960, 1961, 1966; Beyrut 1976, 1978, 1985; İslâm Hukukunda Sünnet, çev. Edip Gönenç, İstanbul 1981; İslâm Hukukunda Sünnet, çev. Kamil Tunç, İstanbul 1996.
-
İştirâkiyyetü’l-İslâm: Dımaşk 1959, 1960; Kahire 1960; İslâm Sosyalizmi, çev. A. Niyazioğlu, İstanbul 1974, 1976.
-
Min Revâʾiʿ Hadâretinâ: Beyrut 1968.
-
el-İstişrâk ve’l-Müsteşrikûn mâ Lehüm ve mâ ʿAleyhim: Kuveyt 1968; Beyrut-Dımaşk 1979.
-
Hâzâ hüve’l-İslâm: Beyrut 1979.
Kaynak: İslam Düşünce Atlası
Dijital Yapım: MÜSİDER ve TV5 Televizyonu