Hayatı
Doğum tarihi tam olarak bilinmeyen İsmâil Ankaravî, XVI. yüzyılın ikinci yarısında Ankara’da doğdu. Biyografisine yer veren kaynaklarda İmam Ahmed Efendi ve Sâliha Hatun’un oğlu olmasına, ailesinden kalan mirasla ticarete atılması fakat bu teşebbüsünde başarı gösterememesine, ardından da ilim tahsiline yönelmesi ve bu maksatla 1000/1591-92’de Mısır’a gitmesine ilişkin genel bilgiler dışında gerek aile ortamı gerekse eğitimi hakkında detaylı malumat yoktur. Bununla beraber eserlerine yansıttığı ilmî birikiminden hareketle kendisinin medrese eğitimi aldığı, Arapça ve Farsça’yı iyi derecede bildiği, edebî-dînî-felsefî meselelere vâkıf olduğu kolaylıkla görülmektedir. Kaynaklar -muhtemelen Ankaralı olması dolayısıyla- İsmâil Ankaravî’nin tasavvufa dönük ilgisini Bayrâmîlik ile başlatmışlardır. Mevlevîlik ile irtibatı ise Kâhire yıllarına gitmektedir. Yedi yıl kaldığı Kâhire’den Ankara’ya Mesnevîhan icazeti alarak dönen (1007/1598-99) İsmâil Ankaravî, burada Mesnevî okutmaya başladı. Ancak büyük ihtimalle dile getirdiği görüşleri sebebiyle oluşan muhafeletin baskısı ve gözündeki rahatsızlık kendisini Ankara’yı terketmeye zorladı, bunun üzerine Konya’ya gitti ve I. Bostan Çelebi’ye intisap etti (1015/1606). Konya’da Mesnevî şerhinin hazırlayıcı metinleri olarak niteleyebileceğimiz Simâtü’l-mûkinîn ve Câmiu’l-âyât isimli eserlerini kaleme aldı. Sırrî Abdi Dede’nin postnişînlikten ayrılması üzerine I. Bostan Çelebi tarafından Galata Mevlevîhâne’sine postnişîn olarak atandı (1019/1610). Vefat ettiği 1041/1631 tarihine kadar bu görevini sürdürdü. Türbesi Galata Mevlevîhânesi’ndedir.
Öğretisi
Dönemi göz önünde bulundurulduğunda İsmâil Ankaravî, genel itibariyle Osmanlı tasavvufunda özel olarak da Mevlevîlik tarihinde etkili isimlerden biridir. Etkisi büyük oranda Galata Mevlevîhânesi postnişînliği zamanındaki faaliyetleri ve tasavvuf başta olmak üzere belagat, tefsir, hadis ve felsefeye dair telif ettiği eserleri üzerinden olmuştur. Tasavvuf karşıtı bir hareket olan Kadızâdeliler ile aktif bir şekilde mücadele etmiş, bu çerçevede Kadızâdelilerin semâ ve devrân gibi tarikat pratiklerine dönük olumsuz propagandalarına cevap teşkil edecek Hüccetü’s-semâ gibi bazı metinler kaleme almıştır. Tasavvuf üzerinden hararetli tartışmaların yapıldığı bir dönemde, Ankaravî literatürde daha çok nazarî yönleri ile öne çıkan İbnü’l-Arabî ve İbn Farız gibi sûfîlerin eserlerine şerh yazmak sûretiyle, teorik tasavvufun konularını dönemi için erişilebilir kılmıştır. Bununla beraber İsmâil Ankaravî’nin tasavvuf literatüründe “Hazret-i Şârih” ünvanıyla anılması Mesnevî şerhi dolayısıyla olmuştur. Mesnevî şerhinde Ankaravî Mevlevî kültürü ile Ekberî geleneği oldukça başarılı bir şekilde buluşturmuş, böylelikle Mesnevî zengin bir içerik eşliğinde Osmanlı tasavvuf muhîtlerinde okunur hâle gelmiştir. Fakat Ankaravî’nin altı cilt olarak bilinen Mesnevî’ye bir cilt ilave ederek bu cildi de şerhe konu kılması ilgili literatürde günümüze kadar süregelen yedinci cilt tartışmalarına yol açmıştır.
Öne Çıkan Eserleri
-
Mecmûatü’l-Letâif ve Ma’mûretü’l-Maârif: Matbaa-i Âmire, İstanbul 1289/1872.
-
Minhâcü’l-Fukarâ: haz. Safi Arpaguş, Vefa Yayınları, İstanbul 2008.
-
Makâsıdü’l-aliyye fî Şerhi’t-Taiyye: Osmanlı Tasavvuf Düşüncesi -İbnü’l-Fârız’ın Kasîde-i Tâiyye’si ve Şerhi- haz. Mehmet Demirci, Vefa Yayınları, İstanbul 2008.
-
Zübdetü’l-Fuhûs fî Nakşi’l-Fusûs Nakşü’l-Fusûs Şerhi: Metin Matbaası, İstanbul 1328/1911; Nakşe’l-Fusûs Şerhi, haz. İlhan Kutluer, Ribat Yayınları, İstanbul 1981.
-
Îzâhu’l-Hikem (Heyâkilu’n-nûr Şerhi): Veli Saylam, "Ankaravî İsmail Rusûhî ve Îzâhu’l-hikem Adlı Eser" Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi, İstanbul 1990.
-
Fütûhât-ı Ayniyye: Ahmed Kâmil Matbaası, İstanbul 1328; Dört Kitabın Mânası: Fâtiha Sûresi, haz. Semih Ceyhan, Hayykitap, İstanbul 2014.
-
Şerh-i Ahâdîs-i Erbaîn: Hadislerle Tasavvuf ve Mevlevî Erkânı, haz. Semih Ceyhan, Dârulhadis, İstanbul 2001.
Kaynak: İslam Düşünce Atlası
Dijital Yapım: MÜSİDER ve TV5 Televizyonu