Hayatı

Şam yakınlarındaki Kareşiye’de doğmuştur. Doğum tarihi hakkında yeterli bilgi yoktur. Ancak ömrünün seksene yaklaştığına dair bilgiden hareketle yaklaşık olarak hicrî 608 senesi civarında doğduğu tahmin edilebilir. Şam’da Nûreddin Zengî tarafından inşa edilmiş bulunan Bîmâristânü’n-Nûrî’de tıp tahsil etmiştir. Ancak asıl tıp eğitimini, kendi adına Dahvâriyye isimli bir medrese kurmuş bulunan Mühezzibüddin ed-Dahvâr’dan almıştır. İbnü’n-Nefîs daha sonra Mısır’a gitmiş ve bir taraftan öğrenci yetiştirirken diğer taraftan da Memlük Sultanı I. Baybars’ın özel hekimliğini yapmıştır.

Safedî, el-Vâfî bi’l-vefeyât’ında onun meclisinin sürekli olarak devlet yöneticilerinin ve meşhur tabiplerin uğrak yeri olduğunu söyler. Eser kaleme alırken yüzünü duvara doğru döndüğünü, hâfızasından seri bir şekilde yazdığını ve kaleminin ucu kırıldığında açmakla vakit kaybetmeksizin derhal kalem değiştirdiğini de aktarır. 

21 Zilkade 687 (17 Aralık 1288) tarihinde ölen İbnü’n-Nefîs, evini ve kütüphanesini, Sultan Kalavun tarafından 1284 senesinde inşa edilmiş olan Bîmâristânü’l-Mansûrî’ye bağışlamıştır.

Öğretisi

Tıp

İbnü’n-Nefîs’in en meşhur tarafı onun tabipliğidir. Günümüz tıp literatüründe pulmoner dolaşım denilen ve kısaca kirli kanın kalbin sağ kısmından akciğerlere giderek oksijenle temizlenmesi ve daha sonra tekrar kalbin sol kısmına dönüşünden ibaret olan küçük kan dolaşımını ilk defa o keşfetmiştir. İbnü’n-Nefîs bu keşfini ilk olarak İbn Sînâ’nın el-Kânûn fi’t-tıb isimli tıp eserine yazmış olduğu şerhte zikretmiş ve detaylı gözlem anlatılarıyla bu iddiasını desteklemiştir. Ondan önce Calinus’un ve İbn Sînâ’nın varsayımı, kanın kalbin sağ kısmından sol kısmına aradaki menfezler vasıtasıyla geçtiği şeklindeydi. Ancak o (muhtemelen gerçekleştirdiği teşrihlerden gözlemlediği şekilde) kalbin iki kısmı arasında böylesi bir geçişi mümkün kılacak bir menfez bulunmadığını söylemiş ve aradaki geçişin küçük kan dolaşımıyla gerçekleştiğini ortaya koymuştur. Küçük kan dolaşımının Batı bilim tarihinde ilk defa zikredilişi ise ondan 300 yıl sonra Michael Servetus tarafından 1553’te yazmış olduğu bir kitapta olmuştur. Bu keşfin ilk olarak İbnü’n-Nefîs tarafından yapıldığı iddiası, modern dönemde Mısırlı bir araştırmacının 1924 tarihli doktora teziyle ortaya atılmıştır ve zamanla İbnü’n-Nefîs ile Servetus arasındaki bilgi aktarım kanallarının belirginleşmesiyle bu keşfin dolaylı olarak İbnü’n-Nefîs’ten öğrenildiği açıklık kazanmıştır.

Felsefe

İbnü’n-Nefîs, İbn Tufeyl’in Hayy b. Yakzân isimli felsefî hikâyesine karşılık olarak Fâzıl b. Nâtık ismiyle meşhur olan aynı tarzda bir eser kaleme almış ve bu eserinde filozofların nübüvvet, şeriat ve ahiret anlayışlarına karşı bir reddiye ortaya koymaya çalışmıştır. Hikâyedeki Kâmil isimli kahramanın İslâm’ın bütün şerʻî hükümlerini, peygamberin sîretini ve hattâ peygamberin vefatından sonraki İslâm tarihini aklî kıyaslarla keşfettiğini anlatmış ve böylece hem İslâm akîdesinin akla en uygun akîde olduğunu hem de İslâm tarihinin en makul bir surette cereyan edegeldiği iddiasını ortaya koymaya çalışmıştır.

Öne Çıkan Eserler

  • Şerhu Teşrîhi’l-Kânûn: nşr. Selman Kataye ve Paul Ghalioungui, Kahire, 1988.

  • el-Mûcez fi’t-Tıb: nşr. Abdülkerim el-Azbâvî, Ahmed Ammâr, Kahire 1986.

  • el-Mühezzeb fi’l-Kühli’l-Mücereb: nşr. Zâfir el-Vefâî, Muhammed Revvâs Kalʻâcî, Rabat 1988.

  • Şerhu Fusûli Bukrât: Yûsuf Zeydân, Kahire 1991; Mâhir Abdülkâdir Muhammed Ali, Beyrut 1988.

  • Risâletü’l-Aʻzâ: Yûsuf Zeydân, Kahire 1991.

  • eş-Şâmil fi’s-Sınâʻatı’t-Tıbbiyye.

  • Şerhu’l-Kânûn.

  • el-Muhtâr min Agziye: nşr. Yûsuf Zeydân, Kahire 1992.

  • Buğyetu’t-Tâlibîn ve Nüzhetü’l-Mütetabbibîn.

  • Şerhu Ebîzîmyâ li-Bukrât.

  • Şerhu Tabîʻati’l-İnsân li-Bukrât.

  • Şerhu Takdimeti’l-Maʻrife.

  • Şerhu Mesâili Huneyn.

  • er-Risâletü’l-Kâmiliyye fi’s-Sîreti’n-Nebeviyye (Fâzıl b. Nâtıķ): nşr. Abdülmün‘im Muhammed Ömer, Kahire 1985.

  • el-Muhtasar fî ʻİlmi Usûli’l-Hadîsi’n-Nebevî: Yûsuf Zeydân, Kahire 1991.

  • el-Vüreykât fi’l-Mantık.

Kaynak: İslam Düşünce Atlası
Dijital Yapım: MÜSİDER ve TV5 Televizyonu