Hayatı
İbnü’l-Fuvâtî tarafından verilmiş olup, daha sonraki kaynaklarca kabul ve tekrar edilen bilgiye göre, Zilkade 643/Mart 1245’te, muhtemelen Bağdat’ta doğdu. Hayatının ilk dönemlerine ait herhangi bir bilgi yoktur. İlhanlı hükümdarı Hülâgû (ö. 663/1265) 4 Safer 656/10 Şubat 1258 tarihinde Bağdad'a girdiğinde İbnü’l-Havvâm henüz on üç yaşındaydı. İlk eğitimini muhtemelen Bağdat’ta tamamladı. Daha sonra Nasîrüddîn et-Tûsî'den aklî ilimleri tahsil etti. Ancak bu tahsilin nerede ve nasıl olduğu hakkında kaynaklarda bilgi yoktur. İsim zincirinde verilen; feylosof, hakîm, hâsib, tabîb, edîb ve mütekellim gibi ünvanlardan kendisinin felsefe, matematik, tıb, edebiyat, kelâm ve fıkıh sahalarında iyi bir tahsil gördüğü ve ün yaptığı anlaşılmaktadır.
Aklî ve naklî ilimlerde zamanının tanınmış simalarından olan İbnü’l-Havvâm, Bağdat’ta, Dârü’z-Zeheb'te Şâfiî fıkhı okuttu, bu müessesenin tıb riyasetini üstlendi ve ribat şeyhliği makamına geldi. Bu tedris faaliyeti esnasında Tabîb el-İzz el-İrbilî gibi bir çok öğrenci yetiştirdi. Dönemin İlhanlı veziri, Şemsuddîn Muhammed b. Muhammed el-Cüveynî'nin oğlu Harun ve amcası Alâuddîn Atâ Melik b. Muhammed'in çocuklarının eğitim ve öğretimini yürüttü. Kendisinden rivayet edildiğine göre, Alâuddîn Atâ Melik çocuklarına hisâb öğretmesini istediğinde, ona "(4×4) kaç eder" diye sormuş, o da normal cevab vermenin yakışık almayacağını düşünerek 1/2(32), 1/3(48), 1/5(80) şeklinde cevab vermiş, bunun üzerine Atâ Melik'in övgü ve itimadını kazanmıştır. Daha sonra İsfehân'a giderek, Şemsuddîn el-Cüveynî'nin oğlu Bahâuddîn Muhammed (ö. 678/1279)'in hizmetine girdi ve orada onun adına ithafen, el-Fevâidü’l-Bahâiyye fi’l- Kavâidi’l-Hisâbiyye adlı eserini Şaban 675/Ocak 1276 ayında, yani Hülagü Han'ın oğlu Abaka Han (ö. 680/1282)'ın saltanatı esnasında telif etti. İbnü’l-Havvâm'ın daha sonra Muharrem 715/Nisan 1315’te Sultaniye Medresesi'nde tedris faaliyetini üstlendiği görülmektedir. Bu tedris faaliyeti esnasında Kemâluddîn el-Fârisî gibi birçok öğrenci yetiştirdi.
Klasik kaynaklarda, ahlâk sahibi, hoşgörülü, adil ve bilgili bir insan olarak tavsif edilen İbnü’l-Havvâm, İlhanlı devletinin ileri gelenleri ile kurduğu özel ilişkiler neticesinde varlıklı bir insan olmuş ve bu imkanlarını hayır işlerinde kullanmıştır. Dârü’z-Zeheb vakfının mütevelliliğini üstlenmiş, binasının imarı, gelirlerinin düzenlenmesi ve yönetiminin ıslahı için çalışmıştır. Ayrıca buraya birçok değerli kitap bağışlamış ve öğrencilere burs sağlamıştır. Diğer taraftan bir Dâr inşa ettirmiş, buraya bir imam, on yetim ve işlerini düzenleyecek bir müeddib tayin ederek vakfetmiştir. Klasik kaynaklar, ayrıca, çeşitli güzel kokular ve macunlar kullanması ve gül mevsiminde evinin çatı ve duvarlarını güllerle döşemesi gibi garib adetlerini de kaydetmektedir.
Öne Çıkan Eserleri
-
Nakzu re’yi’n-nâsihîn ve ibtâlü temessükihim bi-âyâti’l-Ķur’ân: Klasik ve modern kaynaklarda adı geçmeyen eserin bir nüshasının Şükrî Faysal adlı bir ilim adamının özel kütüphanesinde bulunduğunu yalnız Ziriklî kaydetmektedir.
-
Risâletü’l-firâse: Tasavvufî bir çalışma olup kaynaklarda yine adından söz edilmeyen eser Hüseyin Ali Mahfûz tarafından on altı sayfa olarak yayımlanmıştır (Tahran 1954).
-
Makâle fî ilmi’l-ahlâk: Felsefî ahlâk alanında yazılmış olan bu eser de kaynaklarda yer almamıştır. Tesbit edilebilen tek nüshası Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi’nde kayıtlıdır (III. Ahmed, nr. 1361/8).
-
Mukaddime fi’t-tıb (Kitâbü’t-Tezkireti’s-Sa’diyye fi’l-kavânîni’t-tıbbiyye, el-Külliyye): Eseri ilk defa Safedî, daha sonra da Brockelmann, Ahmed Îsâ ve Ziriklî kaydetmiştir (Süleymaniye Ktp., Lâleli, nr. 1625; Musul, nr. 33, 152/6).
-
Fusûl alâ fehmi’l-makâleti’l-âşira min Kitâbi Uklîdis: Fuat Sezgin tarafından Risâle fî fehmi’l-Makâleti’l-âşira el-müte’allika min Kitâbi Uklîdis, D. A. King ve Ramazan Şeşen tarafından Şerhu’l-Makâleti’l-âşira min Kitâbi’l-Uklîdis olarak verilen eserin ismi, Süleymaniye Kütüphanesi’ndeki nüshalarında (Fâtih, nr. 3401/6; Cârullah Efendi, nr. 2060/9) yukarıda kaydedildiği şekilde olup Öklid’in Elementler’inin irrasyonel sayıların geometrik incelemesine dair X. makalesi için yapılmış bir açıklamadır.
-
er-Risâletü’ş-şemsiyye fi’l-kavâ’idi’l-hisâbiyye: Klasik kaynaklarda adı geçmeyen bu eserden ilk defa Brockelmann söz etmiş ve Paris Bibliothèque Nationale’de (nr. 2470) bir nüshasının kayıtlı bulunduğunu belirtmiştir. el-Fevâidü’l-Bahâiyye’nin farklı bir versiyonu ve ondan daha muhtasar olan bu eserin bir nüshası da Kastamonu İl Halk Kütüphanesi’ndedir (nr. 2506/1).
-
el-Fevâidü’l-Bahâiyye fi’l-kavâ’idi’l-hisâbiyye: İbnü’l-Havvâm’ın klasik kaynaklarda zikredilen tek eseridir. İlk defa Safedî’nin el-Kavâ’idü’l-Bahâiyye fi’l-hisâb şeklinde sözünü ettiği eserin dünya kütüphanelerinde yirmi beşten fazla nüshası mevcuttur (meselâ bk. Süleymaniye Ktp., Lâleli, nr. 2715/1, vr. 1b-62b; Hasan Hüsnü Paşa, nr. 1292/2). er-Risâletü’l-Bahâiyye adıyla tanınan eser, Bahâeddin Âmilî’nin aynı adla da anılan Hulâsatü’l-hisâb’ı ile zaman zaman karıştırılmıştır.
Kaynak: İslam Düşünce Atlası
Dijital Yapım: MÜSİDER ve TV5 Televizyonu