Hayatı

Bağdat asıllı olduğu, fakat XVI. yüzyılda Tebriz’de yetiştiği düşünülen Hasan Müzehhib şair ve tezhib sanatkârıdır.  Babası Kıvâmüddîn Bağdâdî’dir. Sâdıkî Bey Kitabdâr Mecmaü’l-Havâs adlı eserinde, babasının iyi karakterinin oğluna sirayet etmediğinden, sanatkârın manevi zaafları ve korkusuzca giriştiği bazı işler, dolayısıyla da kendisine ve çevresine verdiği zararların aslında niyetinin kötülüğünden değil, yaratılış itibariyle sahip olduğu kötü mizacından kaynaklandığını söyler. Örneğin, II. Şah İsmail’in (ö. 1577) mührünü taklit etmek gibi tehlikeli bir işe kalkışmış, fakat şansı yaver gittiği için bu işten ceza almadan sıyrılmıştır. Yine Tebriz’de evine misafir olduğu Kasım Bey Sahhâf adlı bir gencin Çerkes cariyesi ile gayr-ı meşru ilişki yaşamış, meselenin üstü açılıp rezil olunca da ölüm korkusu nedeniyle cariyeyi satın alarak kendisiyle evlenmiştir. Bu evlilik sonucunda ise güzel huylu bir evlat sahibi olmuştur. Sâdıkî’nin Bağdat’ı ziyaret ederek Kıvâmüddîn Bağdâdî ile bizzat görüşmüş olması, anekdot mahiyetindeki bu bilgilerin güvenirliğini arttıran önemli bir nüanstır. Yazarın Kıvâmüddîn Bağdâdî’ye atfen aktardıklarına bakılırsa, Hasan Müzehhib’in yaptıklarından babası da muzdariptir. Onun damdan fırlattığı taşın başına isabet etmesiyle ölümden dönen Kıvâmüddîn Bağdâdî, oğlunu katledecek kimsenin dünya ve ahiret sorumluluğunu kendi üzerine aldığını gösteren belge hazırlamış, hatta bunun için Bağdat asilzadelerinden ve ahaliden imza toplamıştır.

Hem Kadı Ahmed Kummî’nin Gülistan-i Hüner’inde, hem de İskender Bey Türkman’ın Târîh-i Âlemârâ-yı Abbâsî adlı eserinde sanatkârdan övgü ile bahsedilir. Gelibolulu’ya göre de, I. Tahmasb (ö.1576) döneminde Safevî saray nakkaşhânesinin başında bulunan Hasan Müzehhib; Siyâvuş Bey Gürcî, Muhammed Ali Tebrizî ve Muhib Ali Tebrizî gibi sanatkârların hocasıdır. İskender Bey Türkman söz konusu öğrencilerin isimlerini vermemekle birlikte, Hasan Müzehhib’in tezhip konusunda eşsiz bir sanatkâr olduğunu, yaptığı tezyinatın diğer sanat erbabını aciz bıraktığını ve Mevlâna Yârî’nin üslubunu devam ettirerek zirveye taşıdığını zikretmektedir. Aynı şekilde, I. Tahmasb’ın hayatının sonlarına doğru kendisine kızıp elinin kesilmesine hükmettiği, fakat Ebû Abdullah el-Hüseyin âsitânesinin kubbe bezemelerini yapıp tövbekâr olduğu için bu cezadan kurtulduğu anlatılmaktadır. Hasan Müzehhib’in yaşam ve sanat yoluna çeşitli yönlerden ışık tutan bu kaynaklardaki ortak kanaat, onun usta bir sanatkâr olduğu yönündedir.

Ünlü Safevî hattatlarından Şah Mahmûd Nîsâbûrî’nin (ö.1564) istinsah ettiği Kur’an-ı Kerim nüshasına, 1562 yılında yaptığı tezhipler ustalığını gösterdiği önemli bir eserdir.  Eser günümüzde TSMK EH.25 numarada muhafaza edilmektedir.

Kaynak: İslam Düşünce Atlası
Dijital Yapım: MÜSİDER ve TV5 Televizyonu